Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının eşi Yılmaz Yarenci'nin genel kredi sözleşmesi ve kredi kartlarına ilişkin sözleşmelerinin incelemesinde herhangi bir hayat sigortası poliçesi düzenlenmediğinin anlaşıldığı, ayrıca bankalar tarafından verilen krediler için hayat sigortasının yapılmasını zorunlu kılan yasal bir düzenleme bulunmadığı gibi 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 5/.... maddesinde yer alan başka bir mal veya hizmetin satın alınmasına bağlı kılamaz hükmü gereğince kredi veren kuruluşların, kredinin verilmesi için hayat sigortasını zorunlu kılmalarını yasaklayan düzenleme bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....

    Tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur. Bu husus, banka tarafından tüketicinin mirasçıları (halefleri) hakkında takip yapabilmesinin veya dava açabilmesinin ön şartıdır. Banka sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabilir. Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi, sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir....

    Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 16.05.2017 tarih ve 2017/198-2017/5526 E-K sayılı; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesinin 14.03.2017 tarih ve 2017/226-2017/208 E-K sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, davanın dayanağı hayat sigorta sözleşmesi olup ticari kredi sözleşmesi değildir. Hayat sigorta sözleşmelerinin niteliği gereği, sigortalı tarafın mesleği ne olursa olsun (tacir, esnaf, işçi, memur vs.) gerçek kişi ve tüketici olması dışında bir seçenek yoktur. Bu nedenle, davacılar miras bırakanı tüketici olup, davalı sigorta şirketi ile arasındaki hayat sigortası sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunulduğunun anlaşılmasına göre, 6502 sayılı yasa kapsamında kalan uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerektiğinin kabulü ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      Davalılar, kredi kullanıldığı sırada yapılan hayat sigortası bulunduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılarca temyiz edilmiştir. 1-Dava, tüketici kredisinden doğan alacak hakkında başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalılar murisi ile davacı banka arasında 4.7.2012 tarihli 60 ay vadeli tüketici kredisi sözleşmesi imzalandığı esnada dava dışı sigorta şirketi nezdinde 1 yıllık hayat sigortası yapılmış, krediyi kullanan tüketici 6.10.2012 tarihinde vefat etmiştir. Davacı, sigorta şirketinin sözleşmenin imzalanmasında sağlık durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğu gerekçesi ile sözleşmeden cayarak sigorta bedelini ödemediğini, bu nedenle mirasçılar hakkında takip başlatıldığını ileri sürmüştür....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen redddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, murisinin davalı bankadan tüketici kredisi kullandığını, davalı sigorta şirketi ile de hayat sigortası sözleşmesi imzaladığını, murisin vefatından sonra kredi borcu için icra takibi yatırdığını ileri sürerek hayat sigortası tazminatının tahsili ile kredi borcunun bulunmadığının tasbitine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemiştir....

          Dosyadaki davalılar murisinin sağlık raporları ve murisin sigorta sözleşmesi düzenlenmeden önce imzalamış olduğu hayat sigortası soru formundan, davalılar murisinin, beyninde kitle bulunması gibi çok ciddi bir rahatsızlığının bulunduğunu bilmesine rağmen hayat sigortası soru formundaki "hiç bir önemli hastalık geçirmediği; , "şimdi tamamen sıhattemi" sorularına yanlış cevap vererek sigorta sözleşmesinin imzalanmasını sağladığı bu yüzden hayat sigortasından faydalanmaması gerektiği, bu nedenlede davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği halde, bu veriler karşısında itibar edilmemesi gereken bilirkişi raporlarına dayanılarak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiğinden dairemiz çoğunluğunun onama kararına katılamıyorum....

            sigortası, ferdi kaza sigortası, işsizlik sigortası vb....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki hayat sigortasından kaynaklanan alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... Finans Emeklilik ve Hayat A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili; davacıların murisi ...'ün davalı bankadan çektiği konut kredisi nedeniyle davalı sigorta şirketi ile uzun süreli kredi grup hayat sigortası yaptırdığını ve ...'...

              Madde a bölümünde açıkça ‘Vekalet ile kredi kullandırılması halinde hayat sigortası yapılmayacaktır.’ hükmünün yer aldığını, vekaletle hayat sigortası yapılamayacağını, vesayetnamenin Medeni Kanunun 462. maddesi uyarınca sigorta yapılmasına ilişkin yetki içermediğini, bu sebeple sigorta işleminin geçersiz kabul edilerek hayat sigortası sertifikası başlangıç tarihi itibariyle iptal edildiğini, prim iade sürecinin başlatıldığını, alınan primin iadesinin sağlandığını, dava konusu olayda TTK 1496....

              KARAR Davacılar, 17.04.2007 tarihinde ölen mirasbırakanları tarafından davalı bankadan kullanılan 08.07.2005 tarihli tüketici kredisi nedeniyle hayat sigortası yapıldığı ve kredi sözleşmesinde sürenin sona ermesini müteakip devam eden yıllar için de hayat sigortası yapılacağı veya müşteri tarafından hayat sigortası yaptırılacağı hususunun açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, davalılarca yenileme yapılmadığı gibi, mirasbırakana herhangi bir bildirimde de bulunulmaksızın hayat sigortasının yerine ferdi kaza sigortası yaptırıldığını, davalı bankanın hakuka aykırı ve özensiz bu davranışı nedeniyle mağdur edildiklerini ileri sürerek; 10.000,00 TL'nin mirasbırakanın ölümü tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişler, ıslah ile talep miktarını 140.309,48 TL'ye artırmışlardır....

                UYAP Entegrasyonu