Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

. - K A R A R - Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin davalı banka ile imzaladığı 04.10.2010 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden davalı bankanın müvekkillerinin murisine 07.10.2010 tarihli ve 1 yıl süreli hayat poliçesi yaptığını, aynı poliçenin 2011 yılında da yapıldığını, 2012 yılında ise yazılı olarak hayat poliçesi yapılmasa da davalının murisin hesabından 06.09.2012 tarihinde 2012 yılına ait hayat sigortası yenileme sözleşmesi adı altında 1.279 TL tahsilat yaptığını, bu durumda hayat sigortası poliçesinin yenilenmiş sayılması gerektiğini, murisin 25.09.2012 tarihinde vefat etmesi üzerine davalı bankaya başvuralarak murisin mevcut kredi borcunun hesaplanıp sigorta bedelinden düşülmesi ve artan paranın iadesini talep ettiklerini, davalı bankanın ise olumsuz cevap verdiğini ileri sürerek, murisin kredi hesabı sebebiyle müvekkillerinin davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile hayat poliçesindeki bedelin kredi borcundan yüksek olması halinde belirsiz alacak davası niteliğinde...

    Dosya içerisinde bulunan hayat sigortası başvuru formunda murisin sağlığı ile ilgili sorulara hayır cevabı verdiği ve imzası ile bunu tevsik ettiği anlaşılmıştır. Davalı taraf, davacılar murisinin poliçe tanziminden önce mevcut olan şeker hastalığını bildirmeyip sözleşmenin kurulması sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı kaldığı savunmasında bulunmuştur. Murisin 03.01.2019 tarihli ölüm belgesinin incelenmesinde üst kısmında hekim tarafından "ani kalp krizi/ Doğal Ölüm" yazdığı anlaşılmaktadır. Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 6102 sayılı TTK'nın 1435, 1439 ve 1440. maddeleri, yargıtayın yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. Hatta anılan bu düzenleme, Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi ile sözleşme hükmü halini almıştır....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: DAVA; hayat sigortasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır. Dosyanın incelemesinde; davacıların murisi ile dava dışı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. arasında düzenlenen tüketici kredisi sözleşmesinin teminatı olarak davalı sigorta şirketi ile muris arasında hayat sigortası poliçesi düzenlendiği, murisin vefatı üzerine davacıların kredi borcunun hayat sigortasından karşılanması ve bakiye kısmın kendilerine ödenmesini talep ettikleri, ilk derece mahkemesince daini mürtehin bankanın muvafakatının olmaması nedeniyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği, karara karşı davacılar vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık davacıların aktif dava ehliyetlerinin olup olmadığı noktasındadır. Sigorta poliçesine göre dava dışı T.C....

      in 08/03/2011 tarihinde öldüğü, ... ile davalı banka arasında yapılan kredi sözleşmesi incelendiğinde, kredi borçlusuna hayat sigortası yaptırılacağına dair bir hüküm olmadığı gibi yapılan hayat sigortasının süresinin dolumundan itibaren davalı banka tarafından kendiliğinden yenileneceğine dair de bir hüküm bulunmadığı, esasen kredi veren bankaların rizikonun gerçekleşmesi halinde kendi alacaklarını garanti altına almak üzere kredi borçlusunun hayatını sigorta şirketlerine sigorta ettirmekte oldukları, bunun ise yasal mevzuat çerçevesinde zorunlu bir uygulama olmayıp kredi veren bankanın tasarrufunda olduğu, davacıların murisi ...'in hayat sigortası bitiş tarihi olan 25/12/2010 tarihinden sonra ölmesi nedeniyle ölüm tarihi itibariyle murisin hayat sigortasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili, temyiz etmiştir....

        CEVAP :Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine verilen cevap dilekçesinde özetle; Davacıların "Murisleri hayat sigortası yapılması talebinde bulunmasına rağmen hayat sigortası yapılmadığını" iddia etmiş iseler de bu iddianın kesinlikle doğru olmadığını, konut kredilerinde hayat sigortası yapılması zorunluluğu olmadığını, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un Sigorta Yaptırılmasına ilişkin 29....

        Davalı ile temlik eden banka arasında 27.02.2015 tarihli tüketici kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının 6.550 TL tutarında tüketici kredisi kullandığı, Medlife Emeklilik ve Hayat Sigorta A.Ş. tarafından 27.02.2005 tarihli 27.02.2016 bitiş tarihli “Ödemem güvende KMH hayat sigortası poliçesi“ 19.12.2013 başlangıç-19.12.2015 bitiş tarihli “uzun süreli aylık azalan teminatlı hayat sigortası poliçesi" 02.01.2014 başlangıç 02.01.2016 bitiş tarihli “uzun süreli sabit teminatlı hayat sigortası“ poliçelerine düzenlendiği, bu poliçelerden 02.01.2014 başlangıç tarihli “uzun süreli sabit teminatlı hayat sigortası“ poliçesinde hastalık sonucu sakatlığın teminat altına alındığı, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir hastalık sonucunda tam ve daimi olarak malik olması halinde sigorta poliçesinde belirtilen hastalık sonucu tam ve daimi malûliyet tazminatı tutarının ödeneceği belirtilmiş ise de, davalının hastalığının poliçede belirtilen özürlülük ölçütü sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki hayat sigortasından kaynaklanan alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... Finans Emeklilik ve Hayat A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili; davacıların murisi ...'ün davalı bankadan çektiği konut kredisi nedeniyle davalı sigorta şirketi ile uzun süreli kredi grup hayat sigortası yaptırdığını ve ...'...

          DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : KARAR NO : HAKİM : KATİP : DAVACILAR : VEKİLİ : DAVALI : VEKİLİ : DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 09/04/2022 KARAR TARİHİ : 17/07/2023 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin murisi olan ..... ’ nın .....tarihinde davalı bankadan .....TL esnaf kefalet ( işletme ) kredisi kullandığını, kullanılan kredi kapsamında murise hayat sigortası yapıldığını, ödemeler düzenli olarak yapılırken .....’nın .....tarihinde vefat ettiğini, Vefat sonrası kalan borcun hayat sigortası teminatı kapsamında kapatılması gerekirken borcun haksız yere mirasçılardan talep edildiğini, Banka ile mirasçı müvekkillerin yaptığı görüşmelerde davalı banka yanıtının olumsuz olduğu ve ödeme yapılmaması...

            KARAR Davacılar, 17.04.2007 tarihinde ölen mirasbırakanları tarafından davalı bankadan kullanılan 08.07.2005 tarihli tüketici kredisi nedeniyle hayat sigortası yapıldığı ve kredi sözleşmesinde sürenin sona ermesini müteakip devam eden yıllar için de hayat sigortası yapılacağı veya müşteri tarafından hayat sigortası yaptırılacağı hususunun açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, davalılarca yenileme yapılmadığı gibi, mirasbırakana herhangi bir bildirimde de bulunulmaksızın hayat sigortasının yerine ferdi kaza sigortası yaptırıldığını, davalı bankanın hakuka aykırı ve özensiz bu davranışı nedeniyle mağdur edildiklerini ileri sürerek; 10.000,00 TL'nin mirasbırakanın ölümü tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişler, ıslah ile talep miktarını 140.309,48 TL'ye artırmışlardır....

              HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Dairemizin 2023/284 E-2023/370 K sayılı kararıyla "davacılar murisi müteveffa Üzeyir Karakoç'un vefatından önce İş Bankası Yahyalı Şubesi'nden (konut) tüketici kredisi kullandığı, kredi kullanımı sırasında davalı tarafından müteveffa için hayat sigortası yapıldığı, uyuşmazlığın tüketici kredisi için yapılan hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklı alacak talebine ilişkin olduğu anlaşıldığına göre, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir....

              UYAP Entegrasyonu