Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, asıl davada; arsa sahiplerinin kesinleşen ilama dayalı alacaklarının, üçüncü kişiye sattıkları yükleniciye ait olan bağımsız bölümün bedelinden mahsubu ile bakiyesinin arsa sahiplerinden tahsiline, diğer taleplerin reddine, birleşen davada; 7.259,00 TL kira tazminatının yükleniciden tahsiline dair verilen karar, asıl davada davalılar vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 06.12.2012 tarihli bozma ilamıyla; "arsa sahiplerinin son bağımsız bölüm satışından elde edilen bedelden, ilama bağlı alacaklarının tahsili sonrası kalan bedelin yüklenici tarafından tahsil edilmesi nazara alınıp, davacı yüklenicinin alacakları da belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi" gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacı yüklenicinin asıl davada dava tarihi itibariyle davalılardan 69.793,66 TL alacaklı olduğu, davalıların dava tarihinden sonra yükleniciye toplam 72.868,10 TL ödeme yaptıkları, böylelikle asıl davanın taşınmaz bedelinden kaynaklı...

    Dosyadaki delillerden davacı tarafından 1991 yılında davalının duyurusu üzerine konut sahibi olmak amacıyla davalı hesabına 2.500.000 TL para yatırdığı, davalının çıkardığı yönerge ve broşürde gösterilen konut 2008/3609-10869 dağıtımına ilişkin tahsisi sıra ve puanlarının yetersiz kalması ve böylece sıralarının gelmiş olmaması nedeniyle kendilerine konut tahsis edilemediği, bu icap ve kabule göre de taraflar arasındaki uyuşmazlığın taşınmaz satışından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre geçersiz taşınmaz satımına ilişkin sözleşmelerde denkleştirici adalet ilkesi uygulanarak davacının ödediği paranın ulaşacağı alım gücünün iadesi gerekir ise de; yargılama sırasında yürürlüğe giren 5543 sayılı kanun ile bu konuda özel düzenleme yapılmıştır....

      , gerek kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin, gerekse taşınmaz mülkiyetinin devri borcunu içeren diğer tüm sözleşmelerin ortak noktasının, yasa gereği bu sözleşmelerin resmi şekilde yapılmasının zorunluluğu olduğu, aksi halde, tapuda kayıtlı taşınmazın haricen satımına ve noterde düzenleme biçiminde yapılmamış olan taşınmaz satış vaadine ilişkin sözleşmelerin de geçersiz olduğu, taşınmaz satış vaadi sözleşmelerindeki amacın, ileride bir taşınmazın satış işleminin yapılması olduğu, bu nedenle, taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri ileride yapılacak taşınmaz satış sözleşmesinin esaslı unsurlarını ihtiva etmesi gerektiği ve ön görülen geçerlilik şekil şartına uygun düzenlenmesi gerektiği sabit olmakla taraflar arasında gerçekleştiği iddia edilen sözlü akdin resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğu ve talebin sebepsiz zenginleşme niteliğinde olduğu, uyuşmazlığın taraflar arasındaki geçersiz sözleşmeden kaynaklandığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/3- 990 Esas-2017/954 Karar sayılı...

      Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 30.03.2010 gün ve 2008/176-2010/141 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık taşınmaz satışından kaynaklanan alacak istemine ilişkin bulunduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 23.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        A.Ş. ile davalı ... arasındaki davadan dolayı Cumayeri Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 15.09.2010 gün ve 2007/164-2010/135 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık taşınmaz satışından kaynaklanan alacak istemine ilşikin olduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 20.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 30.12.2011 gün ve 2011/290-2011/605 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taşınmaz satışından kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 13.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            bedelde indirim seçimlik hakkının kullanılması sonucu taşınmaz bedelinde indirim miktarı olarak HMK md 107 kapsamında tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda arttırmak üzere 20.000,00 TL'nin ticari avans faizi ile tahsiline, ayıplı mal satışından kaynaklı maddi zararların tazmini için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL maddi tazminatın ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/09/2020 NUMARASI : 2019/143 ESAS, 2020/155 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (Sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı) KARAR : Mersin 10.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 03/09/2020 tarih ve 2019/143 Esas, 2020/155 Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, vekaletsiz iş görme ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davasıdır....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık geçersiz araç satışından kaynaklandığından ve eldeki davaya genel mahkemece bakıldığından kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 26.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              'ın maliki olduğu taşınmaz üzerine haciz konulduğunu ve bu şekilde sattığı taşınmaz üzerindeki haczin kalktığını, buna göre davalının taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılması sebebiyle sadece 110.000,00 TL ödendiğini, tapu devrinin geçekleşmesinden sonra davalının bankadan çektiği kredi üzerinde 55.000,00 TL haciz gözüktüğünden kendisine 55.000,00 TL ödendiğini, böylece davalının evi gerçek değerinin altında bir bedelle satın aldığını ve davalının haksız olarak zenginleştiğini ileri sürerek; 55.000,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, satışın resmi senetle yapıldığını, resmi senette taşınmazın 115.000,00 TL'ye satıldığının belirtildiğini, 165.000,00 TL'ye satılmasının mümkün olmadığını, bankadan kredi çekebilmek ve tescil işlemlerinin yapılması için kayın validesinin adına kayıtlı taşınmaz üzerine haciz konulduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir....

                UYAP Entegrasyonu