Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasında düzenlenen 19.09.2006 tarihli harici satım sözleşmesi, taşınmazın devrini sağlamayan geçersiz bir sözleşmedir. Geçersiz sözleşmenin bulunması halinde taraflar aldıklarını birbirlerine geri vermek zorundadır. Sebepsiz zenginleşme kurumunun varlık sebebinde ise, haksız değer kaymalarının önlenmesi amaçlanmıştır. Davada, geçersiz satış sözleşmesi gereğince TBK.nun 77-82.(BK.nun 61-66) maddelerinde yer alan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre alacak talep edilmektedir. Somut olayda, davacılar dava dilekçesinde, 37.000...satış bedelinin dava tarihindeki Türk parası karşılığı değerinin davalılardan tahsilini talep etmiş olmasına rağmen mahkemece; 37.000...satış bedelinin dava tarihindeki Türk Parası karşılığının belirlenerek buna göre hüküm kurulması gerekirken, HMK'nun 26.maddesinde belirtilen taleple bağlılık ilkesine aykırı olacak şekilde, dava dilekçesinde gösterilen harca esas miktara hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde taşınmaz satışından kaynaklanan 15.000-TL.alacağın tahsili isteğine ilişkindir.Mahkemece yapılan yargılama neticesinde tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, alacak isteğinin kabulüne karar verilmiş, kararı davalı alacak isteğine hasren temyiz etmiştir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 3.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 21.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      . - K A R A R - Davacılar vekili dava dışı borçluya ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde davalıların hacizlerinin yasal süre içinde satış istenmemesi nedeniyle düştüğünü, beş yıllık tahsil zamanaşımı süresinin dolduğunu, ... ve ... Vergi Dairesi alacaklarının aynı alacak olduğunu, ... Başkanlığı’nın başka bir tüzel kişilikten alacaklı bulunduğunu ve borçlu şirketçe yasal sermaye artırımı zorunluluğuna uyulmadığından şirketin infisah ettiğini, bu itibarla üçüncü kişi yararına verdiği teminatın geçersiz olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İcra Mahkemesi’nce yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporlarına göre, davacı yanın alacağının adi alacak olduğu, davalı alacaklarının öncelikli bulunduğu ve zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı şirketler vekilince temyiz edilmiştir....

        Şirket payının devir tarihi ile 20 nolu bağımsız bölümün satın alındığı tarih dikkate alındığında, şirket payı satışından elde edilen gelirin bu taşınmazın alınmasında kullanıldığının kabulü hayatın olağan akışına uygun bulunmaktadır. Mahkemece, şirket payının boşanma tarihinden 3 yıl önce satılması nedeniyle paranın evlilik içerisinde harcandığı, 20 nolu bağımsız bölüm kaydının da henüz davalı adına intikal etmediği görüşünden hareketle 20 nolu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamaktadır. Dikmen Vadisi'ndeki 49 nolu bölüme gelince, bu taşınmaz 25.04.2005 tarihinde ......

          "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın, mesken niteliğindeki taşınmaz satışından kaynaklanan alacak istemine ilişkin bulunmasına, tarafların tacir olmamasına göre kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 31.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Davalı savunmasında davacının taşınmazın satışından haberdar olduğunu ve yeni malik ile bayilik akdi imzaladığını, diğer yandan resmi şekilde yapılmayan intifa ve ipotek sözleşmelerinin geçersiz olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, intifa sözleşmesinin resmi şekilde yapılması gerektiği, resmi şekilde yapılmayan akdin geçersiz olması nedeniyle cezai şartta talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı yanca temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle intifa hakkı sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığının ve geçersiz akde dayalı olarak cezai şart talep edilemeyeceği gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 750.00....

              Dosyadaki delillerden davacı tarafından 29.9.1991 tarihinde davalının duyurusu üzerine konut sahibi olmak amacıyla davalı hesabına 2.500.000 TL para yatırdığı, davalının çıkardığı yönerge ve broşürde gösterilen konut dağıtımına ilişkin tahsisi sıra ve puanlarının yetersiz kalması ve böylece sıralarının gelmiş olmaması nedeniyle kendilerine konut tahsis edilemediği, bu icap ve kabule göre de taraflar arasındaki uyuşmazlığın taşınmaz satışından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre geçersiz taşınmaz satımına ilişkin sözleşmelerde denkleştirici adalet ilkesi uygulanarak davacının ödediği paranın ulaşacağı alım gücünün iadesi gerekir ise de; yargılama sırasında yürürlüğe giren 5543 sayılı kanun ile bu konuda özel düzenleme yapılmıştır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, vekil olarak tayin edilen davalı tarafça gerçekleştirilen taşınmaz satışından elde edilen ve satım parasının vekil eden davacıya ödenmediği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Mahkemece alacağın temlikinin Borçlar Kanunu'nda düzenlenen, borçlunun rızasına bağlı olmayan, yeni bir alacak-borç ilişkisi yaratmayan, sadece alacağı talep hakkının devredilmesi sonucunu doğuran, sebepten soyut bir hukuki işlem niteliğinde bulunduğu; bunun geçerliliğinin temlik edenle, temlik alan arasında, mutlak surette bir borç-alacak ilişkisinin varlığını gerektirmeyip; karşılıksız olarak da söz konusu olabileceği, sıra cetvelinde birinci sırada yer alan banka alacağının gerçek olup olmadığı konusunda bir iddia bulunmadığından temlikin geçersiz sayılmasının dahi, davacıyı sıra cetvelinde birinci sıraya getirmeye yetmeyeceği; öte yandan bu tür davaların, davacı alacağından daha üstte yer alan bir takip dosyasına konu alacağın, gerçek bir alacak olmayıp, muvazaalı olarak oluşturulmuş bir alacak olduğu iddiasıyla açılmasının mümkün olduğu; bankanın alacağını ...'...

                    Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi de ileride taşınmaz mülkiyetinin tapuda devrini yapmayı taahhüt eden bir ön sözleşmedir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri de resmi senet şeklinde düzenlenmesi ve noter huzurunda iki tarafça imzalanması suretiyle geçerlilik kazanır (BK md. 29, Noterlik K. md. 60/3, md.89). Sözleşmenin şekil şartı kamu düzeni ile ilgili olup noter tarafından düzenleme şeklinde yapılması zorunludur. Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, noter tarafından düzenleme şeklinde değil de onaylama şeklinde yapılırsa geçersiz hale gelir. Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında, davacıya ait Çorum ili Merkez ilçesi Ulukavak Mahallesi 3233 ada 9 parsel C Blok 3....

                    UYAP Entegrasyonu