Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz (TBK m. 285/3). Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır. Bu açıklamalar nedeniyle, devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir....

    Oysa müvekkilin Bircan Terzi ile yaptığı işlem bağışlama işlimedir. TBK 285. Maddesine de bu husus düzenlenmiştir. Maddeye göre" Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlar arası sonuç doğurmak üzere, mal varlığının bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Henüz edinilmemiş olan bir haktan feragat etmek veya bir mirası reddetmek, bağışlama değildir. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz." Müvekkillim ile Bağışlama yapan Bircan Terzi kanuni şartlara uygun olarak hareket etmişlerdir. Karşıyaka Tapu Müdürlüğünde taşınmaz bağış işlemini gerçekleştirmişlerdir. Söz konusu işlem TBK nın bağışlama işlemi için aradığı şartlara haizdir. Yapılan işlemin bağışlama işlemi olmadığını ispat davacıya düşmektedir. Yerel Mahkemece görülen davada yapılan işlemin bağışlama olmayıp satış işlemi olduğunu davacı taraf ispat edememiştir....

    Kanun koyucu İİK’nın 278/3. maddesinde belirtilen bazı tasarrufları bağışlama niteliğinde kabul etmiş ve bu konuda aksi ispat edilmeyen kesin bir karine ortaya koymuştur. Eldeki uyuşmazlıkta da Özel Dairece davaya konu edilen tasarrufun 278. maddenin 3. fıkrasının 1. bendi uyarınca bağışlama hükmünde olduğu kabul edilerek bozma kararı verilmiş, kararın niteliği gereği diğer maddeler incelenmemiştir. Bu durumda uyuşmazlığın çözümü için İİK’nın 278/III-1. maddesinin somut olay bakımından uygulanıp uygulanamayacağı değerlendirilerek sonuca varılmalıdır. 16. İcra ve İflas Kanunu’nun 278/3. maddesinin 1. bendinde neseben ve sıhren üçüncü dereceye kadar ( bu derece dahil) hısımlar arasında yapılacak tasarruflar bağışlama niteliğinde sayılmıştır....

      Bağışlamanın yukarıda açıklanan öğeleri gözetildiğinde, bir eşin diğer eşe ait bir malvarlığına yaptığı her katkının ya da kazandırmanın bağışlama olmayacağı kabul edilmektedir. (Gümüş, M. Alper: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'na göre Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. 1, 3. B., İstanbul 2013, s. 205; Zeytin, Zafer:Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, 2.B., Ankara 2008, s. 144). Tasfiyeye konu taşınmazın kooperatif üyeliği yoluyla edinilmesi halinde, kooperatife yapılan ödemelerden ve bu ödemelerin isabet ettiği dönemlerden hareketle, mal rejiminin tasfiyesi ile eşlerin alacak miktarları belirlenir....

        Bu açıklamalara göre; davanın taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davası olduğu, bu davaların mutlak yahut nisbi ticari dava niteliğinde olmadığı, davacının tacir olmadığı, uyuşmazlığın tarafların ticari faaliyeti ile ilgili olmadığı, uyuşmazlığın temelinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak tapu iptal ve tescil isteminde bulunduğu, TTK'nın 4/1. maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili ticari dava kapsamında bulunmayan taşınmaz satış vaadinden kaynaklanan davada, uyuşmazlığın Gebze 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülüp sonuçlandırılması gerektiğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2017/8597 E - 2017/7139 K sayılı ilamı) HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Gebze 6....

          Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir. Genel olarak, bağışlamanın yukarıda açıklanan öğeleri gözetildiğinde, bir eşin diğer eşe ait bir malvarlığına yaptığı her katkının ya da kazandırmanın bağışlama olmayacağı kabul edilmektedir (Gümüş, M.Alper: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'na göre Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C.1, 3.B, ... 2013, s.205; Zeytin, Zafer: Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, 2.B, ... 2008, s.144). Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Aile üyelerinin birlikte yararlanmaları ya da geleceğe yönelik yatırım yapmak amacıyla birlikte malvarlığı edinmeleri, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır....

            Bedelin ödenmesi halinde 163 metrekarelik arsa tahsisinin yapılarak tapusunun verileceğinin bildirildiğini, taksitleri öderken bu kez 10.10.2007 tarihli yazı ile arsanın Toki Başkanlığına inşaat yapılması için verildiğinin bildirildiğini, bu şekilde tek taraflı olarak satış vaadinden döndüğünü ileri sürerek, 163 metrekarelik taşınmazın tapusunun adına verilmesine, mümkün olmazsa arsanın rayiç değerinin tesbit edilerek fazla hakları saklı kalarak, 10.000 TL.nin faizi ile ödetilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

              - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin yetkili satıcısı olduğunu, aldığı mal karşılığı 19.220.00 YTL toplam tutarlı üç adet çek verdiğini, teslim edilen maldan 4 adet motorsikletin ayıplı olduğunun teslimden bir gün sonra anlaşılması üzerine ayıbın ihbar edildiğini, ayıbın giderilmesi vaadinden sonuç alınamadığını, davalının yedek parça ve servis hizmet edimini de yerine getirmediğini belirterek sözleşmenin feshine, 10 adet motorsikletin davalıya iadesine, çeklerden dolayı 11.090 YTL borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yetkili mahkemenin müvekkili şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olduğu ve faaliyette bulunduğu yer olan İzmir Mahkemeleri olduğunu bildirerek yetki itirazında bulunduğu gibi, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, kaldı ki ayıplı mal teslimi de olmadığını, akdin feshini gerektirir hal de bulunmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

                Davacının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı, taşınmaz devrinin tarafına yapılmadığı açık oulp davalılarca İzale-i Şuyu davası açılmakla satış vaadinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyecekleri anlaşılmaktadır. Öyle olunca davacı taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelini isteyebilir. Taşınmazın İzale-i Şuyu davası sonucunda satışa çıkarılması davacının rayiç bedel istemisine engel değildir. Mahkemece mahallinde keşif yapılarak bilirkişi marifetiyle taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinin tespit edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 15.60 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 24.1.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Noterliği'nin 29.08.1988 tarih ve 2729 yevmiye numaralı zilyetliğin devri ve bağışlama senediyle devredildiğini açıklayarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece dayanak senedin nizalı taşınmaza uyduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, senedin uygulandığına ilişkin bilgi ve keşif tutanağına yansıtılmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, mahallinde HMK'nun 288. maddesi gereğince yeniden keşif icrasıyla yerel bilirkişi ve tarafların delil listelerinde bildirdikleri tanıkların HMK'nun 243. maddesi uyarınca usule uygun şekilde davet edilerek dinlenilmesi, davacı tarafın dayandığı bağışlama senedinin sınırları ve miktarı itibariyle nizalı taşınmaza uygulanması, dayanak senedin uyuşmazlık konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı hususunun keşfen belirlenmesi, dayanak senedin sınırları itibariyle nizalı taşınmaza ait olduğunun saptanması halinde miktarı üzerinde durulması ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesidir....

                    UYAP Entegrasyonu