Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Sözleşmeye Dayalı - Sebepsiz Zenginleşmeden Kaynaklanan Alacak istemine ilişkindir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 01/09/2022 tarihinden itibaren geçerli 1047 sayılı İş Bölümü Kararı gereği, 6. Hukuk Dairesi iş bölümünün 14. maddesinde: "6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ikinci kısmında yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmeler ile özel kanunlara göre yapılıp diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar," 15. maddesinde de: "Kararı veren mahkemenin sıfatına, nitelendirmesine ve sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, geçersiz sözleşmeden kaynaklanan (sebepsiz zenginleşmeden) (TBK m. 77 ila 82) davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar," şeklindeki düzenlemeler yer almıştır. Bu düzenlemeler karşısında istinaf talebini inceleme görevi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'ne aittir....

Mahkemece 08/07/2021 tarihinde; dosya arasına alınan Kadınhanı Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2019/106 esas 2020/120 karar sayılı dosyasının yapılan incelenmesinde; davacının T1 davalının T4 olduğu, davanın boşanma davası olduğu, davanın 29/05/2019 tarihinde açıldığı, 06/10/2020 tarihinde tarafların boşanmalarına karar verildiği, kararın 17/06/2021 tarihinde kesinleştiği, mehir senedinden kaynaklanan alacak davası ile mehri müeccel bedelinin ise 16/12/2019 tarihinde talep edildiği anlaşılmıştır....

Mahkemece, davacının satış vaadinden kaynaklanan hakkını akidine karşı ileri sürebileceği, davalı ile davacı arasında satış vaadi sözleşmesi bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Somut uyuşmazlıkta, 09.03.1995 tarihli 1134 yevmiye numaralı ... Noterliğince düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile davalı ... tarafından dava dışı...'a Tezekli Köyü 2 parsel sayılı taşınmazın 2087 m2 yere ilişkin bölümünün satışının vaadedildiği ve yine dava dışı... tarafından da ... Noterliğinin 05.02.2008 tarihli 896 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi ile kendisine satışı vaadedilen 2087 m2 yerin sadece 1100 m2 yere ilişkin bölümünün davacı ...'a satışının vaat edildiği konusunda bir uyuşmazlık yoktur....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı vekili; çekişmeli 1162 ada 12 sayılı imar parselinin imar uygulaması öncesi davalı ... adına 3412/919000 pay olarak kayıtlı iken, noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri ve temlik sözleşmesi gereğince 200/3412 payının davacıya devir ve teslim edildiğini, davacının 1990 yılından itibaren ev inşaa ederek kullandığı bu taşınmazın ...Belediyesinin 28.04.2004 tarih ve 5566 sayılı Encümen Kararıyla imar uygulamasına tabi tutulmuş ve imar parselleri oluşturulmuş ise de anılan uygulamanın idari yargı yerinde iptal edildiğini ve derecattan geçmek suretiyle kesinleştiğini, böylece imar parsellerinin dayanaksız kalarak yolsuz tescil halini aldığını, davacının, davalı ... aleyhine açtığı satış vaadinden kaynaklanan...

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.04.2003 gününde verilen dilekçe ile satış vaadinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalılar...ve ... ile bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı vekili; 527-531-533-534-535-536-537-538 ve 539 sayılı parsellerde paydaş olan davalı ...'a miras bırakanı Ahmet'ten intikal edecek tüm payların, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden tapularının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir....

        İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının gerekçesinin yasaya ve bilimsel değerlendirmeden uzak gerçek delillere dayanmadığını, davanın bağıştan dönme kaynaklı alacak davası olarak açıldığını ancak bağışlamanın koşullarının oluşmadığını, TBK'nın 295.maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığını, ülkemizin gelenek ve yaşam koşullarına göre,, anne ve babanın çocuklarına yaptıkları hediyelerin, karşılık gözetmeden verilen ahlaki bir görev olduğunu, TBK'nın 78/2.maddesinde ahlaki bir ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklanan zenginleşmenin geri istenemeyeceğini, bağışlamanın tek yanlı bir işlem olmadığını, bağışlayanla bağışlanan arasında kurulan iki tarafın icap ve kabulü ile tamamlanan bir sözleşme olduğunu, bağışlayanın da bağışlama niyetinin varlığı, karine olarak kabul edilemeyeceğini, ispat edilmesinin zorunlu olduğunu, varsayımla delil bile sunulmadan şartlı bağış olarak kabul edilerek yasal olmayan...

        Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden(TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir....

          Bağışlama, bağışlayanın bir karşılık (ivaz) almaksızın bağışlananın malvarlığında bir artış sağlamak amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermeyi üstlenmesi (taahhüt) ya da vermesi yoluyla bu iki kişi arasında yapılan sözleşmedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi bağışlama, hukukî işlemlerin bir çeşidi olan sözleşme mahiyetindedir. Bu sözleşmede, yalnızca bağışlayan bağışlanana belirli bir değeri verdiğinden ya da vermeyi üstlendiğinden ve bağışlanan karşılık bir değer vermeyi üstlenmediğinden, bu tek tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Tek tarafa borç yükleyen bu sözleşme, kendisine değer kazandıran kişiyi (bağışlananı) teberru yoluyla zenginleştirme amacını gütmektedir....

            Davacıların, çekişmenin esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Kısaca bir tanımlama yapmak gerekirse, bağışlama; hayattakiler arasında teberru amacıyla yapılmış kazandırıcı bir işlemdir. Bağışlama aktinde, bir tarafın mal varlığında azalma, buna karşılık diğer tarafın ise mal varlığında ise bir çoğalma meydana gelir. Bağışlamanın konusunu, temliki mümkün olan herhangi bir şey veya hak teşkil edebilir. Dava dilekçesi incelendiğinde; davacıların, davalıya dört ayrı nedenle bağışlama yaptıklarını iddia ettikleri görülmektedir. Bunlardan ilki, 28.09.1998 tarihinde İnterbank Bakırköy şubesinden davalının hesabına havale edilen 1.007.893,- ABD Doları, ikincisi elden verildiği iddia edilen 302.000,- ABD Doları, üçüncüsü, bazı şirket hisse senetlerinin bağışı, dördüncüsü ise 307 parseldeki 9 ve 10 numaralı, 1382 ada 73 parseldeki 12 ve 13 numaralı bağımsız bölümler bağışıdır....

              Dava, boşanma protokolündeki vaatten kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;somut olayda, davanın temelinin boşanma protokolündeki bağış vaadinden kaynaklandığı, bu durumda uyuşmazlığın 4721 sayılı TMK'nun 2. Kitabında yer aldığı ve Aile Mahkemelerinin görev alanına girdiği, görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her hal ve derecesinde mahkemece resen gözetilmek gerektiği, mahkemece yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 m.si gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

              UYAP Entegrasyonu