Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bundan dolayı dönme cezasının, asıl borcun alacaklı lehine ifasını teminat altına almak gibi bir işlevinin bulunmadığı, aksine onu zayıflatıcı rol oynadığı söylenebilir. Gerçekten, “borcumu ifa etmekten vazgeçersem 1.000TL ödeyeceğim” ifadesinde yerini bulan dönme cezasında asıl borcun ifasının teminat altına alınması suretiyle alacaklının hukukî durumunun güçlendirilmesi değil, aksine dönme cezasını ödemek ve sözleşmeden dönmek (veya sözleşmeyi feshetmek) suretiyle borçlunun durumunun iyileştirilmesi söz konusudur (Kocaağa, s. 145-154). Cezai şarta ilişkin hükümler emredici nitelikte değildir. Taraflar bunların aksini kararlaştırabilirler. Borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi dışında kalan diğer borca aykırılık hâlleri için ifaya eklenen ceza koşulu kararlaştırabilecekleri gibi; bu iki ihlâl durumu için seçimlik ceza koşulu da kararlaştırabilirler....

    , davacının hukuki ve mali sonuçlarına katlanarak sözleşmeden dönme iradesini ortaya koymuş olması karşısında sözleşmeden dönmenin sonuçlarına göre yorum yapılması gerektiği, davalının sözleşmeden dönme yönündeki davacı iradesine karşı, karşı dava veya takas/mahsup yönünde bir talepte bulunmadığı, alıcı temerrüdü yönündeki talebin dava niteliğinde bulunmadığı, davacının satın almaktan vazgeçtiği konut için ödediği bedeli talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalının icra takibine itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir....

      Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde taraflardan birinin sözleşmeden dönme iradesinin karşı tarafça kabul edilmesi, başka bir anlatımla dönme iradelerinin birleşmesi veya mahkemeye açılacak fesih davası üzerine mahkemece sözleşmeden dönmeye hükmedilmesi gerekir. Somut olayda sözleşmeden neden göstererek dönmek isteyen yüklenicinin mahkeme kararına ihtiyacı vardır. Zira arsa sahipleri dönme iradesine karşı GK ./... s.2 15.H.D. 2008/752 2008/3518 çıkmışlardır. Bu durumda yüklenicinin feshe ilişkin tek taraflı irade beyanı sonuç doğurmaz. Davacı yüklenici bu davada “parseller üzerinde yapılan inşaat bedeli, ruhsat, harç, plan ve proje masrafları”nı istediğinden aynı zamanda mahkemeden sözleşmeden dönmeyi de talep etmiş sayılır. Bu durumda ise sözleşmeden dönmek isteyen davacı yüklenicinin haklı olup olmadığının saptanması gerekir....

        Bilindiği üzere; bağıştan dönme (rücu), bağışlayanın tek yanlı ve bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece BK.'nun 241. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini, haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de aynı Kanun'un 244/3. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının ve yerine getirilme zamanının tam olarak tesbiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir....

          Ayrıca yasalarda sözleşmenin feshinin bazı koşullara bağlı tutulduğu istisnalar dışında, sözleşmeden dönme (fesih), mahkeme kararına gerek olmaksızın ileri sürülebilen, karşı tarafın kabulüne bağlı olmayan, karşı tarafa ulaşmakla sonuç doğuran, karşı tarafa ulaştıktan sonra tek taraflı geri alınması mümkün bulunmayan bozucu yenilik doğuran tek taraflı irade beyanıdır. Genel kural bu olsa da kat karşılığı inşaat sözleşmesi, kira sözleşmesi, iş sözleşmesi gibi bazı sözleşmeler yönünden yasalarda öngörülen sınırlayıcı kurallardan doğan istisnalar da mevcuttur. Nakit bedel karşılığı eser sözleşmeleri yönünden ise sınırlayıcı istisnai bir kural bulunmadığından mahkeme kararına gerek olmaksızın tek taraflı irade beyanı ile sözleşmeden dönme mümkündür....

            Mahkemece, uyuşmazlığın katkı payı alacağı davası niteliğinde olmadığı ve Borçlar Kanununun 23,24,240-245 maddeleri uyarınca tasarrufun iptali niteliğinde bulunduğu, bağıştan dönme koşullarının gerçekleşmediği görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş ise de, bu değerlendirmeye katılmak mümkün bulunmamaktadır. Davacı vekili, davaya konu taşınmaz ve aracın vekil edeninin katkısı ile alındığını ileri sürerek iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedelin alınmasını istemiştir. Borçlar Kanununun anılan maddeleri gereğince uyuşmazlık konusu....plakalı araç 07.12.1999 tarihinde davacı ... adına trafikte kayıtlı iken 02.03.2004 tarihinde davalı eşi ...’a devredilmiştir. 27340 ada 2 parsel üzerinde bulunan 40 nolu bağımsız bölümün ise 12.04.2001 tarihinde 3.kişiden satın alındığı belirlenmiştir. Bağıştan rücu (bağıştan dönme) ile ilgili olarak açılan herhangi bir dava ve istek söz konusu değildir....

              dönme cezasının hesaplanmasını talep ettiklerini, davacı tarafça dava dilekçesinde zararının ödenen paranın ödeme tarihindeki alım gücü ile ifanın imkansız olduğu tarihteki alım gücü arasındaki farkı zarar olarak talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının dava kapsamındaki taleplerinin esastan reddine, iş bu talebin kabul edilmemesi halinde ise davalı müvekkili şirket lehine dönme cezası hesaplanmasına, davacı tarafın sözleşmeden dönmesi halinde sözleşme masraflarına dönen tarafın katlanacağı hususlarının göz önüne alınmasına, sayın mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin değişen şartlara uyarlanmasına, tüm yargılama masraf ve vekâlet ücretlerinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir....

              Davacı sözleşmeden dönme hakkını kullanmak istemektedir. Bilindiği gibi alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Ne var ki bilirkişilerce onarımının ekonomik olmadığı, tamir edilmesinin mümkün olmadığı tespit edildiğinden sözleşmeden dönme istemi yerinde görülmüş, talep gibi ---- makine bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş, her ne kadar ihtarname tebliğ tarihinden itibaren faiz talep edilmiş ise de; aynı anda ifa kuralı gereği ürünlerin teslimi ile faiz işlemesine karar verilmiş, Mahkememizce tespit edilebilen delil tespiti giderleri de davacının dava dilekçesindeki talebi doğrultusunda yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda özetle; bahsi geçen ayıpların kullanım hatası veya elektrik tesisatı ile ilgili sorunlarla ilgili olmadığının değerlendirildiği, davacı alıcının seçimlik hakkını sözleşmeden dönme yönünde kullandığı, taraflar arasında ürün satımına ilişkin düzenlenen fatura ve proforma içeriğine göre ise ürünün 60.000 TL karşılığında satılmış olduğu anlaşıldığından bu miktar üzerinden davacının sözleşmeden dönme talebinin kabulüne karar verildiği, dosya kapsamına celp edilen taraflar arasında yapıldığı ileri sürülen yazışmaların incelenmesinde davalı taraf yetkililerinin davacı hekime yönelik olarak hakaret içerikli somut bir fiil isnadında bulunmadığı, konuşmaların davacının kişilik haklarına zarar vermeye elverişli olmadığı 6098 Sayılı Kanunu'nun 58.maddesinde belirtilen şartların oluşmadığı gerekçesiyle de manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir....

                durumunun doğduğunu, üretimin durması nedeniyle sözleşmenin uyarlanmasının da mümkün olmadığını belirterek, sözleşmeden dönme taleplerinin kabulü ile 12.960-Euro tutarlı teminat mektubu karşılığı davalıya ödenen 58.777,49 TL'nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu