Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe: Dava, davaya konu-----plakalı aracın ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise gizli ayıp olup olmadığı, aracın kullanılmasına engel teşkil edecek boyutta olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde/usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, bunun sonucunda davacının ürünü ayıpsız misli ile değiştirilebilmesi veya ayıp oranında satış bedelinden indirim yapılmasının mümkün olup olmadığına dair davadır. Mahkememizce dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Dosyada, 08.11.2022 tarihli ön inceleme duruşmasında, davanın mahiyeti, miktarı, HMK 202 ve devamı maddeleri kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde tanık dinlenmesine yer olmadığına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur....

    Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe: Dava, davaya konu-----plakalı aracın ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise gizli ayıp olup olmadığı, aracın kullanılmasına engel teşkil edecek boyutta olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde/usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, bunun sonucunda davacının ürünü ayıpsız misli ile değiştirilebilmesi veya ayıp oranında satış bedelinden indirim yapılmasının mümkün olup olmadığına dair davadır. Mahkememizce dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Dosyada, 08.11.2022 tarihli ön inceleme duruşmasında, davanın mahiyeti, miktarı, HMK 202 ve devamı maddeleri kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde tanık dinlenmesine yer olmadığına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur....

      Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmekle, asıl alacak birleşen dava davalısının ayıp iddiasının tartışıldığı bu hali ile likit ve belirlenebilir alacaktan söz edilemeyeceği anlaşılmakla icra inkar tazminatının reddi ile davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Davalı yapılan imalâtın ayıplı olduğunu, bu nedenle davacıya borç bulunmadığını belirtmiş ayıp iddiasını da tanık beyanı ile kanıtlayacağını açıklamıştır. Yukarıda açıklandığı gibi ayıp ihbarında bulunulduğu iddiasının tanık beyanı ile kanıtlanması mümkün olduğundan mahkemece davalının tanık dinletme talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Diğer taraftan itirazın iptâli davası müddeabihi, takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Bu davanın takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı olarak ele alınması gerekir ve sonucu itibariyle takibin devamına etkili bir davadır. Bu nedenle takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Davada her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır....

          Hukuk Dairesi'nin 23/06/2015 tarihli 2015/2748 Esas-2015/3608 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; davaya konu noksan ve kusurlu işlerin gizli ayıp niteliğinde olduğu kabul edilebiliyorsa, bu durumda sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Yasası'nın 126/4. maddesi yollamasıyla 125. maddesi uyarınca zamanaşımı süresi 10 yıldır. Bu süre eserin teslimi ile başlar. Mahkemece, olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresinin, ayıpların niteliğine yukarıdaki yasal düzenlemelere göre değerlendirilerek dava ve ıslah tarihleri itibariyle zamanaşımının dolmuş olup olmadığınnın tespiti ile karar verilmesi gerekirken açık ayıp-gizli ayıp ayrımı yapılmaksızın zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu kabul edilmek suretiyle hüküm verilmiş olması sebebiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun dairemizce kabulü gerekmiştir....

          Davacı tarafından belirsiz alacak davası açılmış olup, ayıp oranında indirim oranının yargılama sırasında bilirkişi raporu ile belirlenebilir olması nedeniyle mahkememizce de davanın belirsiz alacak davası olduğu kabul edilmiş, belirsiz alacak davalarında miktar yargılama sırasında belirlenerek bedel arttırım dilekçesi sunulsa dahi dava tarihinden itibaren faize hükmetmek gerektiğinden, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 18/12/2019 tarih, 2018/5538 Esas, 2019/12825 Karar sayılı ilamı) Her ne kadar davacı "avans" faize hükmedilmesini talep etmiş ise de; Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere davalı TOKİ Başkanlığı tacir olmadığından yasal faize hükmedilmiştir. (Yargıtay 13....

          Davacı tarafından belirsiz alacak davası açılmış olup, ayıp oranında indirim oranının yargılama sırasında bilirkişi raporu ile belirlenebilir olması nedeniyle mahkememizce de davanın belirsiz alacak davası olduğu kabul edilmiş, belirsiz alacak davalarında miktar yargılama sırasında belirlenerek bedel arttırım dilekçesi sunulsa dahi dava tarihinden itibaren faize hükmetmek gerektiğinden, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir.(Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 18/12/2019 tarih, 2018/5538 Esas,2019/12825 karar sayılı ilamı) Her ne kadar davacı "avans" faize hükmedilmesini talep etmiş ise de; Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere davalı TOKİ Başkanlığı tacir olmadığından yasal faize hükmedilmiştir. (Yargıtay 13....

          Ayıp kavramına daha ayrıntılı bakıldığında; "satılan şeyde satıcının bildirdiği bir nitelikte dürüstlük kuralına göre satılanda bulunması gereken bir niteliğin mevcut olmamasına "ayıp" denir. Kısaca ayıp, bir şeydeki nitelik eksikliğidir. Bir şeyin kullanım amacı bakımından değeri veya ondan beklenen yararlılığı (faydalılığı) oluşturan unsur veya özelliğe nitelik denir. Ayıp objektif nitelikte olabileceği gibi, sübjektif nitelikte de olabilir. Tarafların her ikisi sözleşmede birlikte veya yalnızca satıcı tek taraflı bir bildirimle satılanın niteliğini belirlemişse, satılanda böyle bir niteliğin bulunmaması sübjektif; buna karşılık satılan malda dürüstlük kuralı yada ticarî anlayış icabı bulunması gereken nitelikler mevcut değilse, ayıp objektif bir nitelik taşımaktadır (Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Prof. Dr. Fikret Eren, Yetkin Yayınları, Ankara, 2019, 7. Baskı, s:104)....

          Davacı ürünlerin ayıplı olduğunu, davalı da ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını savunmaktadır. Satış sözleşmesi nedeniyle ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulanabilmesi için TTK'nın 23/1-c maddesi ile TBK'nın 223. maddesinde düzenlenen ayıp ihbar sürelerine uyulması lazımdır. Davacı ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin iadesi için ---- tarihli iade faturası düzenlemiştir, davalının bu iade faturasını kendi ticari defterlerine kaydettiğine göre artık iade faturalarına konu mallar yönünden ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulü gerekir....

            Davalı T3kili cevap Dilekçesinde Özetle; Davacının bağımsız bölümü 16.04.2013 tarihinde teslim aldığını, davacının gizli ayıp iddialarını kabul etmediklerini, dava konusu olan ayıbın açık ayıp olduğunu, davacının 16.04.2013 tarihinde dairesini teslim almış ve 26.02.2016 tarihinde bu davayı açmış olduğunu, teslim tarihinden itibaren 3 yıl gibi bir süre geçtiğini, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal ihbar edilmesinin kanunda yer aldığını, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, davacının bu davayı yaklaşık 3 sene sonra açtığını, 6502 Sayılı Yasada 6 ay içinde ortaya çıkan ayıplardan bahsedildiğini, davacının teslim tarihinden sonra daireyi kullanmaya başlamış, 6 ay içinde ayıp ihbarında bulunmamış ve 3 yıl sonra bu davayı açmış olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini talep ettiklerini, BK 222. maddenin de bu yönde olduğunu, yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının...

            UYAP Entegrasyonu