Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir Taraflar arasındaki ihtilaf adi ortaklığın tasfiyesine ilişkindir. Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda bozma ilamına uyularak ortaklığın feshine ve tasfiyesine karar verilmiş olup ortaklığın aktifi belirlenirken ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/4 değişik iş dosyası esas alınmıştır. Oysa davacı 8.12.2004 tarihli duruşmada adi ortaklığa konu edilip tasfiye hesabında gösterilen ... vitrinli buzdolabı ile sanayi tüpünün adi ortaklığın aktifine dahil olmadığı kabul etmiştir. Bu durumda söz konusu bu iki kalem mal adi ortaklığın tasfiye hesabında gözetilmemelidir. Açıklanan nedenlerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

    Davalı kar Alacağı 865.837,74-TL, bu durumda davacının adi Ortaklıktan toplam alacağının 5.993,926,22-TL davalının adi ortaklıktan alacağının ise sağladığı parasal kaynağın geri ödemesi 654.097,42-TL,3.463.350,96-TL karın %25 i olan kar payının 865.837,74-TL davalı alacağının 1.519.935,16-TL olarak hesaplanan, davalının adi ortaklıktan alacağının söz konusu olduğunu ancak adi ortaklığın malvarlığını oluşturan, bitmiş dairlerin satış bedelleri ve davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunan satılmamış iki dairenin tutarlarının zaten davalı nezdinde olduğunu, bildirmişlerdir....

      Davalı, adi ortaklığa sermayesiz katıldıklarını, davacıya işletmeden doğan ödemelerin yapıldığını, davacının fiilen ortaklığı sona erdirdiğini, davacının ... . gittiğini, eşinin adına olan işyerinde çalıştığını belirterek davanın reddini istemiştir . Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin fesih ve tasfiyesi ile adi ortaklıktan kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir....

        Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davaya konu uyuşmazlığın adi ortaklıktan kaynaklanan alacak iddiasına ilişkin olduğu, davacının Türk Ticaret Kanunu tanımına uygun tacir olmadığı,davanın Türk Ticaret Kanunundaki mutlak ticari davalardan da olmadığı görülmüştür.Ancak taraflar arasında 4857 sayılı yasa hükümleri uyarınca işçi-işveren ilişkisinden kaynaklı uyuşmazlığın bulunmadığı da açıktır.Bu itibarla görevli mahkemenin genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi olmasına rağmen, mahkemece İş Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle verilen görevsizlik kararı usul ve hukuka uygun bulunmamıştır. O halde , davacının istinaf talebinin kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmek üzere HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir....

          Ticaret Toptan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri” adı altında adi ortaklık kurulduğu ve 11.5.2005 tarihine kadar devam eden ortaklığın, bu tarih itibariyle sona erdirildiği, taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Davacılar, adi ortaklığın sona ermesinden sonra gerek muris gerekse onun ölümünden sonra kendileri tarafından ödenen ortaklık borçlarının, davalıdan hissesi oranında tahsili için eldeki davayı açmışlardır. Davalı ise, ortaklıktan kaynaklanan tüm vergi borçlarını ödediğini, davacılara karşı borçlu olmadığını, kaldı ki ortaklığın kalan malvarlığının davacıların murisi olan diğer ortak tarafından üçüncü kişilere devredildiğini, ancak hissesine düşen miktarın ödenmediğini, bu nedenle kendisinin ortaklıktan alacaklı olduğunu belirtmiş, birleştirilen dava ile de söz konusu bu alacağının tahsilini talep etmiştir....

            Tarafların beyanları, sözleşme kapsamı ve mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, taraflar arasında , BK’nun 520 ve devamı maddelerde yer alan şekilde bir adi ortaklık kurulduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, aradaki ihtilafında BK 520 vd. maddeleri uyarınca çözülmesi gerekir. Yine tarafların iddia ve savunmalarından ve dosya kapsamından eldeki dava ile adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin de istenildiğinin kabulü zorunludur. Bu nedenle, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin de BK. 538. maddesi uyarınca yapılması gerekir. Anılan yasa hükmünde belirtildiği üzere; tasfiye, bütün hesapların görülüp otaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması, yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

              Az yukarıda yapılan genel açıklamalar, yasa maddeleri, dava dilekçesi ve ekinde sunulan delille birlikte davacının talebi değerlendirildiğinde; eldeki davanın, adi ortaklıktan kaynaklanan; ortaklığa giriş için ödenen bedel ve sonrasında alınmayan kar payları ile yapılan masraflar ile cezai şart nedeniyle bir miktar alacak istemine ilişkin olduğu, davalının malvarlığının bizatihi uyuşmazlık konusu olmadığı, HMK'nun 389/1. maddesinin yasal koşulları bulunmadığı dikkate alınarak ihtiyati tedbirin yasaca aranan koşullarının mevcut bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine..." dair karar verilmiştir.İş bu ara kararını davacı vekili süresinde istinaf etmiştir....

                Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, Kemer İcra Müdürlüğü'nün 2011/1207 Esas sayılı takip dosyasındaki davalının itirazının kısmen iptali ile, takibin 120.000,00 TL asıl alacak, 2.700,00 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz yürütülmesine;asıl alacak likit olduğundan asıl alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; adi ortaklıktan kaynaklı alacağa yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Adi ortaklık sözleşmesi; geçerlilik şekli olarak, herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca, adi ortaklık ilişkisinde; bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar....

                  ortaklıktan kaynaklı alacağın tahsiline ilişkin dava açtığı, taraflar arasında adi ortaklığın bulunup bulunmadığı hususunun araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, bu nedenle davalı Şuayip Karagöz'ün davacıya borcunun bulunup bulunmadığı hususunun araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken ve davacının dava dilekçesinde netice ve talebinin adi ortaklığın tasfiyesi ve diğer davalı Suayip Karagöz'den alacağın tahsiline ilişkin belirsiz alacak dava olduğu, bu yönde araştırma yapılıp delillerin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgıya düşülerek davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, verilen kararın dava değeri miktarı gözönüne alınarak kesin olarak verildiği belirtilmiş ise de, davacının adi ortaklığın tasfiyesi ve belirsiz alacak davası açmış olması nedeniyle verilen kararın kesin olmadığı, bu karara karşı da istinaf kanun yolunun açık olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf talebinin kabulü ile mahkemenin...

                  Bu nedenle tarafların birbirlerine karşı adi ortaklıktan doğan sorumlulukları ve talep hakları mevcut olup, davacı bu davada, davalının adi ortaklık sözleşmesine aykırı davrandığını ileri sürerek sözleşmenin feshini talep ettiğine göre bu talebinin ortaklığın feshiyle birlikte tasfiyesini de kapsadığının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, tasfiyenin de bizzat mahkemece yaptırılması gereklidir. Ortaklığın feshi ile tasfiyesi ayrı hukuki işlemlerdir. BK’nun 538.maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Hemen belirtmek gerekir ki ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin öncelikle bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır....

                    UYAP Entegrasyonu