Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki adi ortaklıktan kaynaklanan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.12.2017 tarihinde...

    "İçtihat Metni" Davacı ... ile davalı ... aralarındaki adi ortaklıktan kaynaklanan alacak davasına dair ... ...... 1.Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 31.12.2015 günlü ve 2014/519 E., 2015/1159 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 25.12.2017 günlü ve 2016/10767 E-2017/18102 K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir....

      Mahkemenin nitelendirmesi ve temyiz kapsamına göre, uyuşmazlık; adi ortaklıktan kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Yüksek .... Hukuk Dairesi'nin görevi kapsamındadır. Bu durumda, 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda değişiklik yapılması hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 22.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        edildiğini, müvekkilinin ortaklıktan çıktığını, sonrasında ekonomik çıkmaza giren davalının gerçek dışı bir kısım alacaklar ve borçlar oluşturmak istediğini, adi ortaklığı düzenleyen mevzuat gereği müvekkilinin bütün şahsi malvarlığının icra tehdidi alına alındığını, müvekkilinin hiçbir borçtan sorumlu olmadığını, adi ortaklığın da herhangi bir borcu olmadığını, müvekkili adi ortaklıktan çıkarken tarafların birbirlerini ibra ettiklerini, varsa adi ortaklığa ait çeklerden kaynaklanan sorumluğu davalı T4'ın üstlendiğini, adi ortaklığın temsil yetkisinin davalıya ait olduğunu, davalının geriye dönük borçlandırıcı işlemler yapmak suretiyle temsil yetkisini kötüye kullandığını, müvekkilinin haksız olarak icra takiplerine muhatap olduğunu, ayrıca çok sayıda kişinin haksız olarak alacak talep ettiğini, müvekkilinin 10/06/2018 tarihinde adi ortaklıktan çıktığının tespiti ile yargılama süresince temsil yetkisini müvekkilialeyhine kullanan davalı T4ın adi ortaklık adına 10.06.2018 tarihinde hem...

        Davacı, davalının yönetici ortak olduğu işletmeden para almadığını iddia etmiş olup, davacının gerçekten ortaklıktan para aldığına dair davacının imzasını ve kabulünü taşıyan bir belge sunulmamıştır. Az yukarıda belirtildiği gibi, davalı idareci ortak tarafından tutulan ve noter kapanış tasdikine yaptırılmayan ticari defterlere dayanılarak davacının ortaklıktan para aldığının kabulü olanaksızdır. Hal böyle olunca davacının ortaklıktan 4537,84 TL para aldığının yasal delillerle kanıtlanamadığı kabul edilerek hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek yazılı şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir....

          tüm bu hesap ve yöntemler, gerek taraflar arasındaki ortaklık sözleşmesi hükümlerine, gerekse BK’nun adi ortaklığa ilişkin hüküm ve düzenlemelerine aykırı olup, anılan rapora göre adi ortaklığın tasfiyesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ... ve Ortakları Adi Şirketi ile sonradan ortak üyelerin alındığı ......

            KARAR Davacı, davalı ile 9.4.2003 tarihinde adi ortaklık sözleşmesi imzalayarak “... ...-...Zihinsel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi” kurmuş olduklarını, ancak daha sonra ortaya çıkan nedenlerden dolayı davalıya ait olan %50 ortaklık hissesini de 7.11.2003 tarihli sözleşme ile devraldığını, sözleşmede ortaklığın kar ve zararının %50 oranında paylaşılacağının hüküm altına alınmasına rağmen şirkete ilişkin tüm giderlerin kendisi tarafından karşılandığını, oysa ki ortaklık nedeniyle yapmış olduğu toplam 29.205,00 YTL’lik ödeme miktarının %50’si olan 14.602,00 YTL’lik kısmının davalı tarafından ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, anılan miktarın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, 7.11.2003 tarihli devir sözleşmesi ile birlikte ortaklıkla ilgili alacak ve borcunun kalmadığının hüküm altına alındığını, kaldı ki adi ortaklıktan doğan kar payı alacağını da alamadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir....

              nin ihbar edildiği, 18.11.2009 tarihinde açılan davanın konusunun 06.01.2009 tarihli temliknameye dayalı davacının adi ortaklıktan kaynaklanan 1.300.000 TL alacaklı olduğu miktardan şimdilik 30.000 TL'nin davalıdan tahsilinin talep edildiği, mahkemece; 02.03.2012 tarihli kararı ile; davacı şirketin dava dışı .... ile kurdukları ... sözleşmesi gereğince adi ortaklıktan kaynaklanan alacak talebinde adi ortakların birlikte hareket etmesi gerektiği, ortakların payları oranında dava açma yetkilerinin olmadığından husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm 11.09.2012 tarihinde temyiz edilmeden kesinleşmiş, bu dava ise 08.03.2013 tarihinde açılmıştır. Bu durumda, her iki davanın konusu aynı olsada, tarafları (.... yönünden) ve müddeabihi farklı olduğundan kesin hükümden bahsetmek mümkün değildir. Mahkemece; davanın esasına girilerek toplanacak delil durumuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

                TBK m. 642 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasfiye; bütün hesapların görülüp, ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Bu durumda, tasfiye işlemleri gerçekleştirilirken 6098 sayılı TBK’nun 620. vd madde- lerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, tasfiye işlemi TBK’nun 642. madde ve devamı hükümlerine göre gerçekleştirilmelidir. TBK’nun adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin düzenlemeleri arasında tasfiye memuru ile ilgili hükümler dışında önemli bir farklılık bulunmamaktadır....

                  DAVANIN KONUSU : Alacak (Adi Ortaklıktan Kaynaklanan) İSTİNAF KARARININ KARAR TARİHİ : 11/11/2021 YAZIM TARİHİ : Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .... esas ve .......

                    UYAP Entegrasyonu