İcra Müdürlüğünün 2020/9452 Esas sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın geçici olarak kaldırılmasına, asıl alacağın %20 si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asıl alacağın %10 oranında tazminatın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına karar verilmiştir....
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde temyiz (kesinlik) sınırının tespitinde alacağın tamamı gözetilmesi; tamamı dava edilen bir alacağın kısmen kabulünde ise temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde kabul ve reddedilen miktarların esas alınması HUMK'nun 427. maddesi hükmü gereğidir. Somut olayda, davacı Kurumca toplam 17.473,85 TL yersiz ödenen aylıkların tahsili talep edildiği, Mahkemece verilen karar ile 16.895,35 TL nin kabul edilip, geri kalan kısmı reddedilmiş olmakla, mahkemece reddedilen kısmın yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması olanaksızdır....
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı vekili İcra Mahkemesi'ne, ... tarihli hesaplamada alacağın eksik hesaplandığı iddiası ile başvurmuştur. Mahkemece bilirkişi aracılığıyla yaptırılan hesaplamada, alacağın eksik değil, fazla hesaplandığı belirlenmiştir. Bu durumda, alacaklının iddiası yerinde olmadığından, şikayetin reddine karar verilmekle yetinilmesi gerekir. Mahkemece şikayetin reddine karar verilmiş ise de, devamında şikayetçi alacaklının aleyhine sonuç doğuracak şekilde ''... 3. İcra Müdürlüğü'nün 2009/......
Uygulamada, hatalı intibak ve hatalı terfi gibi şart tasarrufun yanlış yapılması (veya sonradan geri alınması) halinde, daha önce bu şart tasarrufa dayanılarak memura yapılan fazla ödemenin idare hukuku ilkelerine göre geri istenebileceği ve geri isteme süresinin 60 gün olduğu, ancak şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin ise Borçlar Kanununun haksız iktisap kuralları çerçevesinde geri istenebileceği (HGK.5.12.1984 tarih 1987/9997 sayılı kararı) kabul edilegelmektedir. O halde, hatalı ödemenin genel hükümlere göre haksız iktisap kuralları çerçevesinde geri istenip istenemeyeceği tartışılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru değildir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında hiçbir hukuki ilişkinin oladığını, davacının iddialarını ispatlaması gerektiğini zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, davacı ile miras yüzünden husumet bulunduğunu bu nedenle eldeki davanın açıldığını, alacağın likti olmadığı müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, müvekkiline yapılan iftiralar nedeniyle savcılık tarafından da takipsizlik verildiğini savunarak, davanın reddini, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "Dava, tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Bu davada alacağın varlığını ve takip tarihinden 6 hafta önce TBK.m.392 gereği ödüncün geri istendiğini ispat yükü davacı taraftadır....
Sözleşmenin 14.4.maddesi uyarınca ödenen hibe bedelinin yasal faizi ile geri ödeneceği düzenlendiğinden, ödeme tarihi olan 18/10/2017 tarihinden, iflas tarihi olan 22/11/2017 tarihine kadar yasal faiz hesap edilerek 1.107.286,00 TL asıl alacak, 9.553,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.116.842,03 TL alacağın iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekili, 5488 sayılı Kanun'un 23.maddesi gereği gecikme zammı uygulanması gerektiğini ileri sürmekte ise de; 5488 sayılı Tarım Kanunu'nun "Haksız Ödemelerin Geri Alınması Ve Hak Mahrumiyeti" başlıklı 23.maddesinde; "Haksız yere yapılan destekleme ödemeleri, ödeme tarihinden itibaren 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranları dikkate alınarak hesaplanan kanunî faizi ile birlikte anılan Kanun hükümlerine göre geri alınır....
Bunlardan birisi olan, “davanın geri alınması”nda davacı hakkından feragat etmemekte, ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutarak, şimdilik davayı takip etmeyerek, geri almaktadır. Davanın geri alınması ile, dava baştan itibaren açılmamış sayılır ve sonuçları ortadan kalkar. Davanın geri alınabilmesinin koşulları 6100 sayılı HMK’nın 123. maddesinde belirtilmiştir. Anılan madde uyarınca, davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir. Davalının açık rızası dışında, davayı geri alma yasağı bulunmaktadır. Davalının açık muvafakatinin bulunması halinde ise, davanın esası hakkında bir karar verilmez. Davacının davasını geri alması ve davalının da bu geri almaya açık muvafakat etmesi durumunda mahkemece karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği gerek teoride gerekse Yargıtay uygulamasında kabul edilmiştir....
HÜKÜM: 1-Davanın KABULÜ ile Bursa 12.İcra Müdürlüğünün 2018/... sayılı takip dosyasında davalı-borçlu tarafından yapılan itirazın İPTALİNE, Takibin asıl alacağın 3.070,00 TL ve 126,42 TL işlemiş faiz toplam 3.196,42 TL üzerinden devamına, İtirazın alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğu ve alacağın belirlenebilir bulunduğu nazara alınarak davalı borçlunun 3.070,00 TL'nin %20'si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, 2-Başlangıçta harç alınmadığı gözetilerek alınması gereken 218,34 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye Gelir Kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan 711,90- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmekle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 3.196,42 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Taraflar tarafından kullanılmayan artan gider...
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Yalova İcra Müdürlüğü’nün 2020/2322 sayılı dosyasına konu olan bonodaki tüm yazılar ve imzanın müvekkilini T1 ait olmadığını, bunun yanı sıra müvekkilin alacaklı tarafa herhangi bir borcu da bulunmadığını, açıklanan nedenlerle itirazlarının kabulü ile takibin iptaline haksız olan alacaklının asıl alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve yine alacağın %10′ u oranında para cezasına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini, davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; Davanın reddine, asıl alacağın %10'u oranında para cezasının davacı borçludan tahsili ile hazineye gelir kaydına, takip durdurulduğundan asıl alacağın %20'si oranında tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, karar verilmiştir....
-TL alacağının bulunduğu, bu alacağın 2.595.133,50.-TL’sinin ipotek hakkına dayalı olarak rüçhanlı olduğu, geri kalan kısım olan 553.307,59.-TL’nin ise adi konkordatoya tabi olduğu, nisapta bu miktarın dikkate alınması gerektiği” yönünde karar verildiğini, konkordato projesi 31/12/2020 tarihinde, bankaları alacağı açısından 3.148.441,09.-TL alacağının bulunduğu, bu alacağın 2.595.133,50.-TL’sinin ipotek hakkına dayalı olarak rüçhanlı olduğunu, geri kalan kısım olan 553.307,59....