Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TMK'nun 194, 240, 250, 279 ve 652 maddeleri aile konutuna ilişkin hukuktaki düzenlemeleri içermektedir. Ali Mahkemelerinin görevli olduğu davalar 4787 sayılı kanunun 4 ve 6. Maddeleri ile 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına şiddetin önlenmesine dair kanun hükümleri ile belirlenmiştir. Aile konutuna ilişkin taşınmazlarda diğer eşin muvafakatı alınmaksızın ipoteğin tesis edildiği iddialarına dayalı olarak ipoteğin fekki davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Eldeki davada davacı tarafın iddiası dava konusu taşınmazın aile konutu vakfı olmasına rağmen davacının muvafakatı olmaksızın taşınmaz üzerinde ipotek tesis edilmesi nedeniyle ipotek şerhinin fekki istemine ilişkindir....

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine kamu düzeni yönünden yapılan incelemeye göre, esasa ilişkin diğer yönler incelenmeksizin, HMK'nın 353/1- a/6 maddesi gereğince İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/542 Esas, 2021/623 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, -Davanın yeniden görülmesi için dosyanın İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2- Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde davacıya geri verilmesine, 3- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına, İlişkin, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK'nın 353/1- a ve 362/1- g maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi....

olarak müvekkilinin aile konutuna kavuşmasını engellemek amacıyla çok düşük bedellerle sözde satış işlemi ile dava konusu aile konutunu iktisap ettiğini, T3 ın dava konusu taşınmazları satın alabilecek maddi gücünün bulunmadığını, dava konusu Samsun ili Atakum ilçesi Atakum Mahallesi 2225 ada 8 parselde bulunan B Blok 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarına, hüküm kesinleşinceye kadar taşınmazların üçüncü kişilere devir ve satışını engelleyici teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, dava konusu bölümlerin taşınmazın davalılardan T3 adına olan kaydının iptali ile taşınmazların davalılardan müvekkilinin kocası olan davalı T7 adına tescili ile tapu kayıtlarına aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin, 7 günlük şikayet süresi geçtikten sonra dava açıldığını belirttiğini, halbuki huzurdaki davanın, taşınmazdaki haciz öğrenildikten itibaren 7 günlük süre içerisinde açıldığını, yerel mahkemenin, tapuya aile konutu şerhi konularak hacizden haberdar olunduğunu belirttiğini, tapuya aile konutu şerhini müvekkilinin değil, müvekkilinin eşinin koyduğunu, bu nedenle aile konutu şerhi konulurken hacizden haberdar olunduğunun söylenemeyeceğini, yerel mahkemenin, borçlunun eşi olan davacının aile konutuna dayanarak haczedilmezlik şikayetinde bulunamayacağına hükmettiğini, ancak Anayasa Mahkemesinin kararına göre, borçlunun eşinin de aile konutuna dayanarak haczedilmezlik şikayetinde bulunabileceğini, dava konusu taşınmazın, dava konusu icra takip dosyasının 17.06.2021 tarihli ihalesiyle üçüncü kişiye satıldığını, bu durumda dava açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderleri ve vekalet ücretine...

İcra Müdürlüğünün dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine geçildiğini ve kendilerine icra emri gönderildiğini, davacı tarafından aile konutunun ipotek edilmesine ilişkin muvafakatname alındığını, davacının banka lehine tesis edilen ipotekten sonra aile konutu şerhi koydurduğunu, ipotek tesis edildiği tarihte tapu kaydında aile konu şerhi bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı T6 07/09/2020 tarihli dilekçe ile davayı kabul etmiştir....

TMK’nın 193. maddesi dikkate alındığında kural olarak eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlem yapma serbestisi Türk Medeni Kanunu felsefesi içinde kabul edilmişken, aynı Kanunun 194. maddesi ile bu kurala istisna getirilmiş, aile konutu üzerindeki hakların sınırlandırılması esası kabul edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, konutun aile konutu vasfı bulunduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, emredici niteliktedir....

    Evlilik, davacı eşin ölümü, boşanma yahut iptal kararıyla sona ermiş ise, Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin "Aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer. Davacı eş 5.06.2017 tarihinde ölmüştür. Aile konutuyla ilgili tasarruf işlemine rızası gereken eş öldüğüne göre dava konusuz kalmıştır. Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin rızası gereken eşe sağladığı hak, şahsa bağlı olup, bu eşin ölümü halinde mirasçılarına intikali mümkün değildir. Böyle bir durumda, aile konutuyla ilgili işleme rızası gereken eşin ölümüyle davanın esası konusuz kalır ve işlem yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Bu husus gözetilerek davanın esası hakkında “Karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesine dair karar vermek ve yargılama giderleri ile vekalet ücretini, dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumları dikkate alınarak, tayin ve takdir etmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekir....

      Tarifeler Yönetmeliğinin 6/H Maddesi gereğince Geçiçi Su aboneliği Tesisine" karar verilmesine rağmen; gerekçeli kararda "Davanın Kabulüne, Davacının ...parselde kayıtlı) adresindeki konutuna abonelik giderinin davacı tarafından karşılanmak üzere İmar Kanununun 11.madde hükmü dikkate alınarak geçici elektrik aboneliği tesisine," karar verilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur. Bu durumda; gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlış da olsa, buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak Yargıtay yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. Bu aykırılık kamu düzenine ilişkin olup, diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur (10.4.1992 gün ... sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı). Böylece tefhim edilen kısa karar ile hükmedilen gerekçeli karar arasında çelişki oluşmuştur. Bu hal HUMK'nun 381/2. (HMK'nın 298/2) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir....

        Tarİfeler Yönetmeliğinin 6/H Maddesİ Gereğince Geçici Su aboneliğinin Tesisine " karar verilmesine rağmen ; gerekçeli kararda ".Davanın Kabulüne, Davacının ...parselde kayıtlı ) adresindeki konutuna abonelik giderinin davacı tarafından karşılanmak üzere İmar Kanunun 11 Madde hükmü dikkate alınarak Geçici Elektrik Aboneliğinin Tesisine," karar verilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar çelişki oluşturulmuştur. Bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlış da olsa, buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak Yargıtay yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. Bu aykırılık kamu düzenine ilişkin olup diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur (10.4.1992 gün .... Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı). Böylece tefhim edilen kısa karar ile hükmedilen gerekçeli karar arasında çelişki oluşmuştur. Bu hal HUMK'nun 381/2. (HMK'nın 298/2) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir....

          Davacı dava dilekçesinde, eşinin borcu nedeniyle haczedilen ve tapu kaydında hacizden önce konulmuş olan aile konutu şerhi bulunan taşınmaz üzerindeki haczin meskeniyet iddiasına dayanmak suretiyle kaldırılmasını istemiştir. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun 12/12/2019 tarihli 2016/10454 sayılı kararında, "taşınmazın üzerine konulan hacizden doğrudan etkilenecek başvurucunun aile konutuna ilişkin güvencelerden yararlanarak meskeniyet iddiasıyla dava açabileceği, dolayısıyla mahkemenin dava ehliyetine ilişkin daraltıcı yorumunun Anayasanın 20. ve 41. maddelerindeki güvencelere uygun olmadığı, Anayasanın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine" karar verilmiştir....

          UYAP Entegrasyonu