"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutu Şerhi Konulması -İpoteğin Terkini Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, mülkiyeti eşine ait olan taşınmaza aile konutu şerhi konulması ve aile konutu olduğu açıklanan taşınmaz üzerine davalı banka tarafından davacı eşin rızası alınmadan (TMK md. 194) konulan ipoteğin kaldırılması istemi ile dava açmış, davasını ...'na yöneltmiştir. Mahkemece 09.07.2010 tarihinde verilen karar ile davacının ipoteğin kaldırılmasına ilişkin istemi reddedilmiş, taşınmaza aile konutu şerhi konulmasına ilişkin talebi ise kabul edilmiştir. Hüküm, davacı tarafından ipoteğin kaldırılması talebinin reddi, davalı banka tarafından ise aile konutu şerhi konulmasına ilişkin talebin kabulü yönünden temyiz edilmiştir....
Karar sayılı ilamı ile ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği, ... bu nedenle mahkememiz dava dosyasının konusuz kaldığı, konusuz kalan davada, yargılama giderlerinden hangi tarafın sorumlu olacağına dair tüm dosya kapsamına göre yapılan inceleme ve değerlendirmede, davalı lehine ipoteğin tesis edildiği tarihte davaya konu taşınmazın tapu kaydında, taşınmazın aile konutu olduğuna dair herhangi bir şerh bulunmadığı, davacı tarafça davalı banka ile yapılan sözleşme kapsamında, üzerinde ipotek tesis edilen konutun, aile konutu olduğuna dair herhangi bir beyanda bulunmadığı, somut olayda davacı bizzat ipoteği tesis ettiren olup ipoteğin tesis tarihinde tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmadığı, davacının ipoteği tesis ettirip sonrasında da tapu kayıtlarında aile konutu şerhi bulunmayan taşınmaz üzerindeki ipoteğin aile konutu hukuki sebebine dayanarak kaldırılmasını talep etmesi MK madde 2’de düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmayıp hakkın kötüye kullanılmasını oluşturduğu, bu nedenlerle...
olduğu aile konutu üzerindeki haklarını sınırlayıcı bu işleme muvafakatinin bulunmadığını, ipoteğin bir kredi sözleşmesine istinaden verildiğini, davalı T5'ın Tapu Sicil Müdürlüğünce düzenlenen resmi senetteki adresinin de ipoteğin tesis edildiği bağımsız bölüm adresi olduğunu, bahse konu taşınmazda aile konutu şerhi bulunmamasına rağmen davalı banka eksperler vasıtasıyla kıymet takdiri yaptırırken bu taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığını gördüklerini, buna rağmen davalı bankanın eşin rızasını almadığını, davalı bankanın bahse konu aile konutu üzerinde ipotek işlemini tesis ederken basiretli tacir gibi davranmadığını, bankanın iyi niyete aykırı yaklaşımı nedeniyle, hiçbir geliri ve adına kayıtlı mal varlığı bulunmayan müvekkilinin aile konutundan da mahrum kalma tehlikesinin olduğunu, bu hususun aile birliğini zedelediğini belirterek adli yardım taleplerinin kabulüne, dava konusu taşınmaza tedbir konulmasına, aile konutu şerhi konulmasına, ipoteğin fekkine karar verilmesini talep...
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; taşınmazın vasfının tapu kaydına arsa olarak gözüktüğü hususu da nazara alınarak, dava konusu taşınmazda usulünce keşif yapılıp, ipotek tesis tarihinde ve halen tarafların aile konutu olarak kullandıkları bağımsız bölümün belirlenmesi, uzman bilirkişilerden "Aile konutu" olarak kullanılan bölümün kroki ve harita üzerinde işaretlenmesinin istenmesi, aile konutu olarak kullanılan bu bölümün değerinin belirlenip, bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tamamına yönelik olarak ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Hukuk Genel Kurulu'nun 2013/2- 2056 Esas, 2015/1201 Karar ve 15.04.2015 günlü kararında da açıklandığı üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile "aile konutu şerhi konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu nedenle, aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVALILAR : DAVA TÜRÜ :İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı ile davalılardan ...'ın karardan önce verilen ve 02.11.2010 tarihinde kesinleşen Ankara 3. Aile Mahkemesinin 2009/726 esas, 2010/459 karar sayılı boşanma ilamıyla boşanmış oldukları anlaşılmaktadır. Evlilik birliği boşanma hükmüyle sona erdiğinden; varlığı evliliğin devam etmesine bağlı olan aile konutu özelliği Türk Medeni Kanununun 194. maddesindeki koruma kapsamından çıkmıştır. Bu nedenle, taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ve buna bağlı olarak taşınmaz üzerindeki ipoteğin ve satış işlemlerinin iptali talebiyle açılan davanın konusu kalmamıştır....
açmış olduğu iş bu dava ile, söz konusu taşınmazın kendisinin haberi ve rızası olmaksızın ipotek verildiğini ve dolayısıyla ipoteğin fekki gerektiğini ileri sürdüğünü, davacı eş Selime Arılık'ın ise bu imkanını her nedense taşınmaz bankanın ipotek edildikten yıllar sonra kullanarak taşınmaz üzerine "aile konutu şerhi" koydurduğunu, bu herşeyden önce açıkça hakkın kötüye kullanılması olduğunu, ayrıca böyle bir uygulamanın kabulü karşısında, " aile konutu şerhi" iyiniyetli dahi olsa 3.kişilerin taşınmaz üzerindeki ayni hak kazanımlarının geçersizliğini sağlayacak, bu şerhin konulmamış olması halinde ise, iyiniyetli 3.kişilerin ayni hak kazanımlarının geçersizliğinin ileri sürülemeyeceğini, taşınmazın tapu kaydında "aile konutu" şerhi olmadığına göre, eşin rızası alınmadan kurulan ipoteğin geçerli olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, yani muvafakatname alınmamış olsa dahi, ipotekte eş rızası sadece kaydında aile konutu şerhi bulunan taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edilirken aranacak bir...
No:7/2 adresindeki gayrimenkulünün aile konutu olarak 15 yılı aşkın süredir kullandığını, taşınmaz üzerine davalı T3 lehine 03/05/2012 tarih ve 7040 yevmiye numarasıyla ipotek tesis ettirdiğini, davalı banka bu ipotek nedeniyle müvekkilinden herhangi bir eş rızası veya muvafakati talep etmediğini, Türk Medeni Kanunu'nun 194/1 maddesinde; Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu nedenle eş rızası olmaksızın aile konutu üzerinde işlem tesis edilemez, tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır....
Buna göre, eşlerden biri diğer eşin "açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında maddi vakıaları mahkeme huzuruna getirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise hakime ait bir görevdir. Dava dilekçesinde davacı, üzerinde ipotek tesis edilen taşınmazlardan 1284 nolu parsel üzerinde aile konutu bulunduğunu iddia ederek hem bu parsel hem de ...nolu parsel üzerindeki ipoteklerin fekkini talep ve dava etmiştir....
Bankası lehine davalı eş tarafından ipotek tesis ettirildiğini, aile konutu üzerine ipotek tesisi yapılırken diğer eşin rızasının alınması gerekirken rıza alınmadan ipotek tesis edildiğini, davalının banka aile konutu olan taşınmazın değerinin tespiti esnasında taşınmazın aile konutu olduğunu gördüğünü, ayrıca taşınmaz üzerine Kayseri 3. Aile Mahkemesi'nin 2011/122 Esas - 2011/1121 Karar Sayılı dosyası üzerinden verilen kararla Aile Konutu şerhi konulduğunu, bu nedenle kötü niyetli olunduğunu, aile konutu üzerine eşin rızası alınmadan tesis edilmiş bulunan ipoteğin kaldırılması için dava açma gereğinin doğduğunu, dava konusu Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Kanlıyurt Mahallesi.2570 Ada, 1 parsel de kayıtlı 8. Kat. 29. Bağımsız Bölüm tapu kaydı üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına, yargılama giderleri ücretini davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....