Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLER: Tapu kaydı, Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, Gayrimenkul ön satış sözleşmesi, Ödeme planı, Dekontlar, Sigorta poliçesi, Kira sözleşmesi, Delil listesi, sunulan ve toplanan deliller, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Asıl dava, ihtiyati tedbir talepli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, birleşen dava ise taşınmaz üzerindeki tüm haciz şerhlerinin kaldırılması istemine ilişkindir....

    Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, ve diğer belgelerin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında yapılan adi ortaklık ilişkisinden ve bu ortaklığa dayalı olarak dava dışı kişilerle davacı arasında yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğu, takibe konu bononun da bu sözleşmelerin teminatı olarak verildiği, buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın doğrudan bonoya dayandırılmadığı, tarafların 6102 sayılı TTK 12 maddesi kapsamında kalan tacir olmadığı ve adi ortaklık sözleşmesinden ve taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da mutlak ticari dava sayılmadığından açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varılmış ve davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle (HMK 114/1-c, 115/2) usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ....

      Mahkemece, resmi satış sözleşmesi öncesinde davalının savunduğu ödemelerin yapıldığı hususunun dekontlarla sabit olduğu, adi yazılı protokollerin resmi satış akdini ortadan kaldıracak nitelikte olmadığı görüş ve kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında yapılan taşınmaz satış sözleşmesine ilişkin resmi senette yazılı satış bedelinin gerçek satış tutarını yansıtmadığı her iki tarafında kabulündedir. Bunun yanında davalı bir takım ödeme dekontları sunmuş ve taşınmazı gerçekte 2.265.000,00 TL’ ye aldığını savunmuştur....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.03.2007 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.12.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 1175 ada 102 parsel numaralı taşınmazda bulunan 3 numaralı bağımsız bölümü 24.05.2009 tarihinde düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını, bedelini ödediğini, kullanımında olduğunu belirterek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı, satış vaadi sözleşmesine konu binanın kaçak ve ruhsatsız olduğunu, kat mülkiyeti ya da kat irtifakı bulunmadığından sözleşmenin geçerli olmadığını, davanın reddini savunmuştur....

          hukuken geçersiz adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesine istinaden müvekkilinin iyi niyetli 3. kişi aleyhinde yerel mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmesinin usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu, ayrıca, HMK.nun 390/3. maddesinde belirtilen "yaklaşık ispat" şartı gerçekleşmediğinden verilen ihtiyati tedbir kararının bu yönden de hatalı olduğunu, müvekkilinin verilen ihtiyati tedbir kararı yüzünden mağdur olduğunu, açılan davanın müvekkilini sadece tapu iptali ve tescil talebi yönünden ilgilendirdiğini, buna karşılık, adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesinin hukuken geçersiz olması ve bu nedenle ayni hak doğurmaması nedeniyle müvekkiline karşı ileri sürülememesi, buna karşılık "kişisel hak" mahiyetindeki "yapılan ödemelerin iadesi" talebinin sadece (adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesindeki satıcı) T12'e karşı ileri sürülebildiğinden bu yöndeki kişisel hak yönünden de müvekkili hakkında ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını, 4721 sayılı T.M.K.nun 1023. md.nin "Tapu kütüğündeki...

          Somut olayda sözleşme gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapılmakla birlikte, davacının, davalı yüklenicinin sözleşmeye uygun olarak edimini ifa ettiği, davaya konu dairenin yapılıp teslim edildiği iddiasında bulunduğu görülmektedir. 24.04.1978 tarihli ve 3/4 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararına göre, tapuda arsa niteliğinde kayıtlı olmasına rağmen ileride kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulduğunda bir paya bağlanacak bağımsız bölümün ayrı bir taşınmaz niteliği kazanmadan önce satış veya temlik işlemine konu yapılması halinde mahkemece temlik işleminin tarafına geçirilmesi gereken payın bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak ileride kat irtifakına esas teşkil edecek arsa payı olarak belirlenmesi, dava konusu yapılması halinde davacı 3. kişiye ancak bu payın tescil edilmesi olanaklıdır. 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 E.-1988/2 K. sayılı YİBK gereğince, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi nedeni ile tapu kaydının verilmiş olması veya...

          Noterliği'nin 12.06.2008 tarih ve 7918 yevmiye nolu Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davası açıldığı, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 03.02.2015 tarih ve 2013/194 Esas, 2015/25 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne " ... ili ... ilçesi ... Köyü, 1937 parseldeki 1/3 paya ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline" karar verildiği, kararın 07.05.2015 tarihinde kesinleştiği, 21.12.2016 tarihinde taşınmazların davacı-3.kişi adına tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır. Tapu Kanunu'nun 26. maddesi ve TMK'nun 1009. maddesi uyarınca kişisel hak mahiyetinde olan satış vaadi sözleşmesine dayalı hak, tapu kaydına işlenmekle ayni etkinlik ve aleniyet kazanır. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi lehine satış vadedilen şahıs adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamaz....

            Mahkemece, dava tarihine kadar kat irtifakına geçilmediği ve resmi olarak taşınmaz satışı yapılmadığı, adi ortaklık sözleşmesinin niteliği gereği tasfiye gerçekleşmeksizin yapılan masrafların karşılığının, kar ve zararın istenilemeyeceği, bunun aksini düzenleyen adi ortaklık sözleşmesinin tarafların payları ve kar zararın bölüşülmesi, hakedişler başlıklı düzenlemenin 1. maddesi ile gelirlerin paylaşma zamanının ve paylaşma biçiminin düzenlendiği, dava tarihine kadar satış yapılmadığından bu kapsamda sözleşme uyarınca giderler karşılığı taksimi yapılacak gelir bulunmadığı, tasfiyesiz zararda istenemeyeceği, adi ortaklık sözleşmesinin tapu siciline kaydı için tapu maliklerine karşı yöneltilen bir dava bulunması gerektiği, bu davanın tarafının davalı olmadığı gerekçesiyle davacının davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir....

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı T6 vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İDM kararına konu uyuşmazlığın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerince görülmesi gerektiğini, husumet yaygınlaştırılmadan, taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğunu, müvekkili banka Garanti Koza arasında ticari kredi ilişkisi bulunduğunu, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipotekleri fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, davacı ile müvekkili banka arasında bağlı kredi ilişkisi bulunmadığını, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı Garanti Koza'ya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu (YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, adi yazılı satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığının müvekkili tarafından bilinmediğini, davacının kötüniyetli olduğunu...

              DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE; Dava; -----Adi Ortaklığı ile davacı -----arasında akdedilen----. Noterliği 13/11/2020 Tarih ve -----Yevmiye numaralı Düzenlenme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi'nin ilgili tapu kütüğüne şerh ve tescil edilmesi talepli tespit davasıdır....

                UYAP Entegrasyonu