Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ilişkide iki taraf bulunduğunu, konut satış sözleşmesinin kredi veren tarafından finanse edildiği ve kredi verenin satıcının hizmetlerinden yararlandığı hallerde bağlı kredi ilişkisi bulunduğunun kabul edileceğini, tüketici ile banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinde belirli mal veya hizmetin adının açıkça anılması durumunda da ekonomik birlik ve bağlı kredi bulunduğunun kabul edileceğini, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı Garanti Koza'ya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu (YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, adi yazılı satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığının müvekkili tarafından bilinmediğini, davacının kötüniyetli olduğunu, dava konusu taşınmazın...

Dilekçenin tamamına itiraz ettiklerini, açılan dava haksız olduğunu, reddi gerektiğini, tapu kaydı, muris ile davacılar arasında yapılan adi yazılı belge ve dava dilekçesinden anlaşılacağı üzere, söz konusu adi yazılı şekilde düzenlenmiş olan evrakın düzenleme tarihinde, dava konusu taşınmaz, tapulu bir taşınmaz olduğunu. Bu nedenle taşınmazın aynına dair sözleşme ve eklerinin, tapu müdürlüğünde yapılması gerekir....

Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Gayrimenkul satımına ilişkin BK.m213-217 hükümleri tapulu taşınmazlara ilişkindir....

    Örnek olarak bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi cezai şarta bağlanacak ise bu cezai şartında noterde resen düzenlenen senette gösterilmesi gerekir ( Oğuzman-Öz, Borçlar Hukuku, Vedat kitap, 2010 sh 902). Somut olayda taraflar arasında tanzim edilen davanın dayanağını teşkil eden adi yazılı şekilde düzenlenmiş cezai şartı birlikte içeren taşınmaz satış vaadi sözleşmesi geçersiz ise de taahhüt edilen yer dışında, yola cephesi olmayan başka bir parselin tapudan devri yapılmakla artık sözleşmenin bu kısmının geçersiz olduğunu söylemek dürüstlük kuralına aykırı düştüğü kabul edilmektedir....

      Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

        Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile satış sözleşmesinin ve tapu kaydının iptaline, ödenen 7.500,00 TL'nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile taşınmaz bedelinin ve cezai şart alacağının tahsili isteğine ilişkindir. Mahkemece, Medeni Kanun 706., Borçlar Kanunu 213. ve Noterlik Kanunu 60. maddeleri gereğince taşınmazların satışının resmi şekilde yapılması gerektiği, taraflar arasında yapılan devre mülk sözleşmesinin haricen düzenlendiği ve geçersiz olduğu saptaması yapılarak sonuca gidilmiştir. Gerçekten de, taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerlilikleri, resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlı olup, eldeki davada dosyaya sunulan ve taraflarca altı imzalanmış "Hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin adi yazılı şekilde yapıldığı ve geçersiz olduğu anlaşılmaktadır....

          kaydına tesis ve tescil edilen ipoteğin huzurdaki davaya konu taşınmazın adi yazılı şekilde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinden önce gerçekleştiğini, adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince müvekkili banka lehine tesis ve tescil edilen ipoteğin fekkine karar verilemeyeceğini, müvekkili banka lehine tesis ve tescil edilen ipoteğin, taşınmazın satışının taahhüt edilmesinden önce veya sonra tesis edilmesinin, ipotek hakkı açısından etkisi bulunmadığını, ipoteğin tesisi anında taşınmazın davacı tarafından kullanıldığına dair delil bulunmadığı gibi, taşınmazın 3.kişi tarafından kullanılıyor olmasının, taşınmazın haricen devredildiğini göstermeyeceğini, davacı, taşınmazı haricen devralmış ise, satış vaadi sözleşmesini tapu siciline işletmesi gerektiğini, şayet, şerh ettirmiş olsaydı dava konusu ihtilafın yaşanmamış olacağını, davanın açılmasına davacının kendi ihmalinin sebebiyet verdiğini, MK 3.madde gereği, kendisinden beklenen özeni göstermeyen kişinin iyi niyet...

          Davalı vekili savunmasında, taşınmaz satış sözleşmesinin davacı ile, müvekkili olan davalının yetkilisi olduğu dava dışı ... arasında yapıldığını, sözleşmede davalının şirket yetkilisi olarak imzasının bulunduğunu, davacının dava dışı şirkete 28.000 Euro satış bedelini peşin olarak ödediğini, bu nedenle de husumetin davalıya yöneltilemeyeceğini beyan ederek, davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalının ödeme olgusunu ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, harici taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı olarak verilenlerin iadesi talebine ilişkindir. Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı için TMK'nun 706, TBK'nun 237. (BK.'nun 213), Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir....

            Noterliği’nin 15.10.2021 tarihli 29822 yevmiye numaralı Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesinin 7. maddesi ile işbu sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde 18.12.2020 tarihli Ön Ödemeli Konut Satış Sözleşmesinin uygulanacağı kararlaştırıldığını, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde teslimde yaşanacak gecikmelerde davalı şirketin ödemesi gereken gecikme tazminatına ilişkin yeni bir belirleme yapılmadığından bu husus ile ilgili atıf yapılan adi yazılı ön ödemeli konut satış sözleşmesine başvurmak gerektiğini, müvekkiline devri için vade belirlenmediğinden Kartal 17....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.5.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde cezai şartın tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.3.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 07.03.1996 günlü adi yazılı satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle açılmış, davacı vekili 13.03.2007 günlü yargılama oturumunda tescil talebinin reddedilmesi halinde sözleşmede yazılı miktarın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsilini istemiştir. Mahkemece dava reddedilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Gerçekten 07.3.1996 günlü “satış senedidir” başlıklı adi yazılı sözleşme tapulu taşınmazın satışına ilişkindir....

              UYAP Entegrasyonu