Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 706.maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 237.maddesi ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 26.maddesi ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 89.maddesi uyarınca tapuya kayıtlı bir taşınmazın devrinin geçerli olması için sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi zorunludur. Tapulu taşınmazın devrini amaçlayan sözleşme haricen düzenlenmiş ise, resmi şekil şartına uygun olmadığından mülkiyetin nakli sonucunu doğurmaz. Somut olayın incelenmesinde; her ne kadar taraflar arasındaki taşınmaz satış sözleşmesi adi yazılı şekilde yapılmış ise de; davalının davayı kabul beyanı karşısında davacının tapu iptal ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan taşınmazın tapu kaydına harici satım sözleşmesinden bir gün sonra 02.08.2012 tarihinde ......
Vaad alacaklısı olan kişi aleyhine icra takibine girişilmiş, adi yazılı sözleşmede verildiği bildirilen 1.150.000.000 Tl. lik senedin icra yoluyla tahsili talep edilmiştir. Davada öncelikle, satışa ilişkin taraf iradelerinin, başka bir anlatımla, 8.9.1995 günlü sözleşmedeki satış iradesinin fesada uğrayıp uğramadığı yönü üzerinde durulması gerekecektir. 8.9.1995 günlü noterde resen düzenlenen satış vaadi sözleşmesinde, taraf iradelerinin taşınmaz mal satışında birleştiği kuşkusuzdur. Bundan sonra da sözleşmenin iptalini gerektiren bir neden ileri sürülmediğinden, tarafların satış iradelerini korudukları kabul edilmelidir. Taraflarca her ne kadar noterde düzenlenen sözleşmeden sonra, adi yazılı sözleşme ile bedelin 3.150.000.000 Tl. olduğu kabul edilmiş ise de, bu durum sözleşmedeki satış iradesini etkilemeyen ilk akdi ortadan kaldırmayan sözleşmenin mütemmim şartlarındandır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ, HUKUKİ KABUL VE GEREKÇE Dava, adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesiyle öngörülen cezai şartın tahsili istemine ilişkindir. 6098 sayılı Kanun'un 237 nci maddesine göre taşınmaz satış sözleşmesinin geçerli olabilmesi için resmi şekilde düzenlenmesi şart olup anılan Hüküm, bir geçerlilik şartıdır. Bu maddede öngörülen şekle uyulmadan yapılan sözleşmeler hüküm doğurmaz. Bu nedenle tapulu taşınmazların harici satış yoluyla devri mümkün değildir. Dolayısıyla düzenlenme anında resmi şekilde yapılmamış olan bir sözleşme geçerli kabul edilemez. Davaya konu uyuşmazlığa neden olan ve her ikisi de 11.03.2016 tarihinde akdedilen taşınmaz satış sözleşmeleri, resmi şekilde yapılmadıkları için geçerli kabul edilemez. Belirtilen sözleşmelere konu taşınmazların daha sonra tapuda resmi şekilde devirlerinin tamamlanmış olması da geçersiz olan bu satış sözleşmelerine geçerlilik kazandırmaz....
Davalı Hasan Lafçı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki savunmalarını tekrarla, 'Ceren Yapı İnşaat Daire Satış Sözleşmesi''nin adı ve içeriğinden anlaşılacağı üzere bir taşınmaz satış vaadi olduğunu, iş bu sözleşmenin adi yazılı olarak düzenlenmiş olup bir bağlayıcılığı olmayan geçersiz bir sözleşme olduğunu, taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan bütün sözleşmelerin geçerliliği resmi şekilde yapılmasına bağlı olduğunu, resmi şekilde yapılmayan gayrimenkul satış sözleşmeleri geçersiz olup taraflar arasında hiçbir bağlayıcılıkları olmadığını, Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi de ileride taşınmaz mülkiyetinin tapuda devrini yapmayı taahhüt eden bir ön sözleşme olduğunu, taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin de resmi senet şeklinde düzenlenmesi ve noter huzurunda iki tarafça imzalanması suretiyle geçerlilik kazanacağını, sözleşmenin şekil şartı kamu düzeni ile ilgili olup noter tarafından düzenleme şeklinde yapılması zorunlu olduğunu, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin noter...
Davalı T3 Cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu davanın reddi gerektiğini, dava hukuki yarar yokluğundan reddedilmeyecek ise davacı tarafça eksik nispi harcın ikmali gerektiğini, dava konusu taşınmaz üzerine müvekkili şirket lehine, diğer davalı Garanti Koza ile müvekkili şirket arasında imzalanmış finansal kiralama sözleşmelerinin teminatını teşkil etmek üzere ve tapu kaydına güvenilerek ipotek tesis edildiğini, resmi şekil şartına aykırı şekilde adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, resmi şekil şartına aykırı şekilde adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının ipoteğe yönelik haksız taleplerini oluşturan olay ile müvekkili şirket arasında herhangi bir kredi ilişkisi ve illiyet bağı bulunmadığını, haksız ve hukuki mesnedi bulunmayan davanın ipotek haklarına yönelik aleyhe talepler yönünden reddini, davacının dava dilekçesi ve eklerine...
Katından bir adet daire verilmesi karşılığında davacı ile müteahhitin anlaştığını, daha sonra 06/05/2017 tarihli adi yazılı sözleşme marifetiyle de 4. kattaki daire yerine 13. kattan bir daire verileceğinin kararlaştırıldığını, müteahhit ile adi yazılı sözleşme marifetiyle müteahhitin alacağın temlik alan davacı arasındaki ihtilafın eser sözleşmesinden doğduğunu, davanın genel görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek dava konusu Mersin ili, Mezitli ilçesi, Mezitli Mahallesi, 619 ada 1 parsel 26 bağımsız bölüm numaralı taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasını davalı T4 adına olan Mersin ili, Mezitli ilçesi, Meztili Mahallesi, 619 ada 1 parsel 26 bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı T1 adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir....
kabul edileceğini, davanın müvekkile ihbarının kanuna aykırı olduğunu, davanın ihbarı müvekkilini hiçbir şekilde davanın tarafı yapmayacağını, iş bu yargılama neticesinde müvekkili aleyhine hüküm kurulamayacağını, arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, husumetin tüm takyidat lehtarlarına yaygınlaştırılması gerektiğini, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacı adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı Garanti Kozaya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme genel kurulu(YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunmadığını, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığı müvekkili tarafından...
Bu kapsamda,Vakıflar Bankası'nın 13.01.2011 tarihli karşılık yazısında, davacı yanın dayandığı adi yazılı belgede taşınmazın satış bedeli olarak davalıya verildiği belirtilen 8.000 TL tutarındaki 8621908 nolu çekin tahsil edilmediği bildirildiğine ve davacı yanca 8.000 TL'nin satış bedeli olarak davalıya ödendiği ispat edilemediğine göre, davacı vekillinin aşağıda belirtilen husus dışında yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle hükmün bu bölümlerinin açıklanan nedenlerle ONANMASINA, Davacı vekilinin diger temyiz itirazlarına gelince; davacı yanın dayandığı ve yukarıda belirtilen 25.11.2000 tarihli adi yazılı belgede, açıkça bir miktar satış bedelinin davacı tarafından nakit olarak davalıya ödendiği açıklaması vardır. Davalı vekili, anılan adi yazılı belgedeki davalıya ait olduğu iddia edilen imzayı inkar etmemiştir....
Dava konusu adi yazılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin imza/ akit tarihinin bulunmadığı anlaşılmakta ise de ,sözleşmede yazılı teslim tarihi dahi davalının tapuda edinme tarihinden önce olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan adi yazılı şekildeki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde davalı tarafından davacıya satışı vaat edilen taşınmaz davalının tapu sicilinde kendi adına kayıtlı bir taşınmaz olmadığı, davalının dava dışı arsa sahibi kişiyle usulüne uygun şekilde noterde düzenleme şeklinde yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile yapacağı inşaat nedeniyle kendine düşecek bağımsız bölümlerden biri olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı tarafından davacıya gayrimenkul satış vaadinde bulunulmamakta ancak davalının sahip olduğu devir ve tescil etme hakkı bir şahsi hak olarak davacıya devredilmektedir. Böyle bir devir sözleşmesi şekil şartına bağlı olmadığından taraflar arasındaki yazılı sözleşme geçerlidir....
Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davacının davalı yapsatçı şirketten adi yazılı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ve inşaat yapım sözleşmesi ile dava konusu 15 nolu bağımsız bölümü KDV dahil 1.100.000,00 TL bedelle satın aldığı, satış bedelini ödediği, taşınmazın davalı adına tapuda kayıtlı olduğu, davalı yapsatçının tapuyu devretmediği, davalının maliki olduğu satışa konu taşınmazın tapu kaydında haciz şerhleri ile ipotek şerhinin bulunduğu, davacının dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile her türlü ipotek ve takyidattan ari şekilde tapuya tescilini talep ettiği, mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde çok sayıda haciz şerhi ve ipotek tesisi bulunduğu ve taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapu siciline şerh edilmediği göz önüne alındığında davacının taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı taşınmazın mülkiyetini isteme hakkını üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceği, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapu siciline şerh...