Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 3. maddesinde yer alan alıcının satış sırasında devir için gerekli tüm vergi resim ve harçları ödemeyi kabul ettiğine dair sözleşme hükümlerinin bir haksız şart mahiyetinde olduğu ve geçerli kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, geçersiz sözleşme hükmü nedeniyle ödenen tapu masrafların tahsiline ilişkin olup, mahkemece, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 3. maddesinde yer alan alıcının satış sırasında devir için gerekli tüm vergi resim ve harçları ödemeyi kabul ettiğine dair sözleşme hükümlerinin haksız şart mahiyetinde olduğu ve geçerli kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Somut olayda, taraflar arasında adi yazılı şekilde yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın 23.07.2013 tarihinde davacıya devredildiği ve tapu masraflarının davacı tarafça ödendiği hususunda ihtilaf yoktur....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Amasya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/273 esas, 2023/80 karar sayılı dava dosyasında verilen asıl dava tapu iptali ve tescil (satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan), alacak (taşınmaz alım-satımı kaynaklı), birleşen dava tapu iptali ve tescil (satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan) talebinin kısmen kabul kısmen reddine karşı, davacı vekili ile davalı Yusuf Tekin vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; asıl dava tapu iptali ve tescil (satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan), alacak (taşınmaz alım-satımı kaynaklı), birleşen dava tapu iptali ve tescil (satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "......

    Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davacının davalı yapsatçı şirketten adi yazılı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ve inşaat yapım sözleşmesi ile dava konusu 15 nolu bağımsız bölümü KDV dahil 1.100.000,00 TL bedelle satın aldığı, satış bedelini ödediği, taşınmazın davalı adına tapuda kayıtlı olduğu, davalı yapsatçının tapuyu devretmediği, davalının maliki olduğu satışa konu taşınmazın tapu kaydında haciz şerhleri ile ipotek şerhinin bulunduğu, davacının dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile her türlü ipotek ve takyidattan ari şekilde tapuya tescilini talep ettiği, mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde çok sayıda haciz şerhi ve ipotek tesisi bulunduğu ve taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapu siciline şerh edilmediği göz önüne alındığında davacının taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı taşınmazın mülkiyetini isteme hakkını üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceği, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapu siciline şerh...

    Satış vaadi sözleşmesinden önce yapıldığı anlaşılan tarihsiz adi yazılı sözleşme ise usulüne uygun yapılmadığından, taşınmaz mülkiyetini nakleden geçerli bir sözleşme değildir. Tarafların daha sonra yaptıkları biçimine uygun satış vaadi sözleşmesi ile belirlenen bedel sözleşmenin şartlarına uygun olarak kararlaştırıp davacı tarafça ödenmiştir. Böylece, resmi sözleşme ile yapılan satışın geçersizliğinin iddia edilmesi halinde iddianın ancak, aynı değerde başka bir yazılı belge ile ispatı gerekeceğinden ve davacıya teklif edilen yeminin davacı tarafından ifa edilmiş olması karşısında, davalı tarafça ispat edilemeyen ilave 4.000 YTL satış bedelinin depo edilmesi için süre verilerek hükümde bu miktarın davalıya ödenmesine karar verilmiş olması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....

      Satış vaadi sözleşmesinden önce yapıldığı anlaşılan tarihsiz adi yazılı sözleşme ise usulüne uygun yapılmadığından, taşınmaz mülkiyetini nakleden geçerli bir sözleşme değildir. Tarafların daha sonra yaptıkları biçimine uygun satış vaadi sözleşmesi ile belirlenen bedel sözleşmenin şartlarına uygun olarak kararlaştırıp davacı tarafça ödenmiştir. Böylece, resmi sözleşme ile yapılan satışın geçersizliğinin iddia edilmesi halinde iddianın ancak, aynı değerde başka bir yazılı belge ile ispatı gerekeceğinden ve davacıya teklif edilen yeminin davacı tarafından ifa edilmiş olması karşısında, davalı tarafça ispat edilemeyen ilave 4.000 YTL satış bedelinin depo edilmesi için süre verilerek hükümde bu miktarın davalıya ödenmesine karar verilmiş olması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.06.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptal, tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.11.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 12.10.1996 günlü adi yazılı düzenlenmiş satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise taşınmaz değerinin ödetilmesi ileri aşamalardaki talep de taşınmaz kaydında mevcut ipotek şerhinin terkini istemlerine ilişkindir.Davalı, savunmada bulunmamıştır.Davaya asli müdahil olarak katılan .Beton A.Ş. dava konusu taşınmazın tapu kaydında lehlerine ipotek bulunduğunu, davanın reddini, kayıttaki ipotek şerhinin devamına karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, dava kabul edilmiştir....

          DELİLLER : Tapu Kaydı, Belediye İmar Dosyası, Satış Sözleşmesi, Yetki Belgesi, Her türlü Delil DOSYADA YER ALAN DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde satış bedelinin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahlisi istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazın tapu kaydı celp edilmiş olup 5 nolu bağımsız bölümün davalı T4 adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine asıl davada 19.08.2014 birleştirilen davada 08.08.2017 günlerinde verilen dilekçeler ile asıl davada önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil, birleştirilen davada satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; asıl davanın aktif husumet yokluğundan reddine, birleştirilen davanın davalı ... yönünden zamanaşımından reddine, diğer davalılar yönünden esastan reddine dair verilen 30/11/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil, bozma sonrası birleştirilen dava satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir....

            açıkça anılması durumunda da ekonomik birlik ve bağlı kredi bulunduğu kabul edileceğini, husumetin tüm takyidat lehtarlarına yaygınlaştırılması gerektiğini, arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, somutlaştırma ve delillerin gösterilmesi yükümü yerine getirilmediğini, eksik nispi harcın ikmali gerektiğini, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacı adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı T3 Kozaya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme genel kurulu(YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, adi yazılı satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığı müvekkili tarafından bilinmediğini, davanın açılmasına müvekkili banka sebebiyet vermediğinden...

            Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

              UYAP Entegrasyonu