Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının ve davalıların oluşturduğu adi --------- yıllarına ait ------- getirtilmiş, yine davacı ile adi ortaklığın ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Belirlenen inceleme gününde davalı tarafça adi ortaklığa ait ticari defter ve dayanakları sunulmamış, ibrazdan kaçınılmıştır....

    Davacının ve davalıların oluşturduğu adi --------- yıllarına ait ------- getirtilmiş, yine davacı ile adi ortaklığın ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Belirlenen inceleme gününde davalı tarafça adi ortaklığa ait ticari defter ve dayanakları sunulmamış, ibrazdan kaçınılmıştır....

      Davacının ve davalıların oluşturduğu adi --------- yıllarına ait ------- getirtilmiş, yine davacı ile adi ortaklığın ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Belirlenen inceleme gününde davalı tarafça adi ortaklığa ait ticari defter ve dayanakları sunulmamış, ibrazdan kaçınılmıştır....

        ortaklığın ticari defterleri de incelenmiş ve adi ortaklığın ticari defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulmadığı görülmüştür.Davacı tarafın ve adi ortaklığın ticari defterlerinde takibe konu açık hesap ilişkisine ilişkin faturaların bulunduğu ve adi ortalık ticari defterlerine göre davacının asıl alacak iddiasının yerinde olduğu görülmüştür.Nitekim davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer alan kayıtların ,usulüne uygun tutulmamış olsa bile adi ortaklık kayıtlarıyla uyuştuğu ve bu nedenle davacı kayıtlarının dvacı lehine delil olarak değerlendirilebileceği anlaşılmıştır....

          Somut olayda, davacı vekilinin, tarafların bir araya gelerek, hayvancılık yapmak amacıyla, sermaye koymak suretiyle "..." isimli adi ortaklık kurdukları, gelinen süreçte, adi ortaklığın devam etmesinin imkansız hale geldiğini ileri sürerek adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemiyle dava açtığı, anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından; feshi ve tasfiye istemine konu işletmenin ve tarafların faaliyetinin esnaf kapsamını aştığı ve ticari işletme olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle dava konusu işletme “ticari işletme” niteliğinde olup, ortakları da tacir sıfatına haizdir. Bu durumda, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunan uyuşmazlık, TTK'nın 4/1. maddesi uyarınca ticari dava niteliğinde olduğundan ihtilafın, asliye ticaret mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 17/05/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

            Bu ihtimale göre de yönetim kuruluna verilen rüçhan hakkını kısıtlama yetkisinin haklı nedene dayandığı kabul edilemez. Davalı şirketin ... Şirketi ile birleştirilmesi amaçlanıyor ise bunun TTK'nın birleşme hükümlerine ve nisaplarına uygun kararla sağlanması gerekir. Sermaye artışı ve bir kısım ortakların rüçhan hakkının sınırlandırılması, amaçlanan birleşme konusunda kanunu dolanma niteliğindedir. Sonuç olarak kayıtlı sermaye istemini benimseyen davalı şirkette esas sözleşme değişikliği ile yönetim kuruluna verilen ortakların rüçhan hakkını kısıtlama yetkisinin TTK 461/2 maddesi gereğince haklı bir nedene dayandığı ispatlanamadığından davanın kabulüne davalı şirketin 26/01/2021 tarihli olağanüstü genel kurulunun esas sözleşmenin 6.maddesinin değiştirilmesine ilişkin 2.nolu kararının iptaline karar vermek gerekmiştir....

              Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, adi ortaklığın tüzel kişiliğe sahip bulunmamasına, adi ortaklık sözleşmesinde aksine bir hüküm yer almadığı sürece, idareci ortağın yapacağı işlemlerin diğer ortakları da bağlayıcı nitelikte olmasına, adi ortaklıkta idareci ortağın statüsünün, Borçlar Kanunu'nun 449. maddesinde düzenlenen ticari mümessile benzer bir nitelik taşımasına, aynı Kanunun 450.maddesi uyarınca, ticari mümessilin kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisine sahip olmasına (Ticari mümessil kavramı hakkında: Hukuk Genel Kurulu'nun 19.04.2006 gün ve 006/19-165 E-213 K; 05.11.2008 gün ve 2008/15-651 E-654 K.sayılı kararları); dolayısıyla, adi ortaklıkta idareci ortağın kambiyo senedi düzenleyebilmesi için bu konuda ayrı ve özel bir yetkiye sahip kılınmasının gerekmemesine; somut olayda, takibe konu kambiyo senedini (çek) düzenleyen M...... O...... D....'...

                ın temsil edeceği, kar ve zararın yarı yarıya paylaşılacağının kararlaştırıldığı, ortaklığın 15.11.2003 tarihine kadar devam ettiği ve tarafların 15.11.2003 tarihinde vergi dairesine müştereken verdikleri dilekçe ile ortaklığın resmi olarak kapanışını yaptıkları hususu ihtilafsızdır. Her ne kadar taraflar 15.11.2003 tarihli dilekçe ile ortaklığın resmi kapanışını yapmış iseler de, kendi aralarında ortaklığın tasfiyesini yapmadıkları hususuda sabittir. Davacı eldeki davada, kar payı istediği için davacının bu talebinin aynı zamanda tasfiyeyide kapsadığının kabulü zorunludur. Taraflar kendi aralarında daha önce tasfiye yapmadıkları içinde bu bağlamda tasfiyenin BK.nun 538 ve devamı maddeleri uyarınca mahkemece yapılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....

                  Asıl davada davacı tarafça adi ortaklığın tasfiyesinin talep edildiği, birleşen Antalya 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/295 Esas, 2021/586 Karar sayılı dava dosyasında ise, davalı birleşen dosya davacısı tarafından adi ortaklığın davacı tarafından haklı nedenle fesih ve tasfiyesine karar verilmesinin talep edildiği, yukarıda belirtilen fesih iradesinin uyuşmasıyla adi ortaklığın ... tarihinde feshedildiğinin tespitine karar vermek gerekmiştir....

                    Mahkemece; adi ortaklıkta fesih ve tasfiye istenilmeden ortağın ayın olarak veya nakden ödediği sermaye payını diğer ortakdan isteyemeyeceği, davacıya göre adi ortaklığın zarar etmekte olduğu, dolayısıyla zarar eden ve devam eden bir adi ortaklık bulunduğu ve davacının talebinde fesih ve tasfiye olmadığından dava dilekçesindeki talebe fesih ve tasfiye talebi kendiliğinden eklenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Kural olarak adi ortaklıkta; ortaklardan biri sermaye payı taahhüdünden doğan borcunu ifa etmezse, diğer tüm ortaklar veya onlar adına ortaklık yönetimi ya da ortaklardan birisi de açacağı bir dava ile temerrüde düşen ortağın borcunun ifasını talep edebilir. Ancak, bir ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortağa karşı böyle bir ifa davası açması için kendisine düşen sermaye borcunu ifa etmiş olması ya da ifasını önermiş olması gereklidir....

                      UYAP Entegrasyonu