Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eski 818 sayılı BK zamanında Yargıtay’ımızın yerleşik uygulaması, adi ortaklığın haklı sebeplerle feshi davası açılmışsa, mahkemenin ortaklığın feshine karar vermesi halinde, tasfiyenin de bizzat mahkeme veya denetiminde bir tasfiye memuru aracılığıyla yapılması yönündeydi; “adi ortaklığın mahkemece bizzat tasfiyesinin yaptırılması gerekir.”16 Kanaatimce yeni TBK md 644/II ve IV üncü fıkraları karşısında, ki bu hükümler eski BK’da yoktur, adi ortaklığın tasfiyesi işlerinin mahkemelerce veya mahkemelerin denetiminde atayacakları bir tasfiye memuru aracılığıyla yapılması uygulamasına son verilmesi doğru olacaktır. Ancak Yargıtay aynı ve bir çok başka kararında, “Adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için öncelikle adi ortaklığın malvarlığının tespiti gerekir. Bu malvarlığı tespit edildikten sonra az yukarıda izah edilen şekilde tarafların anlaşamamaları üzerine fesih ve tasfiyenin mahkemece yapılması gerekir....

    Asliye Ticaret Mahkemesince; uyuşmazlığın şirket ortaklığı ilişkisi içinde çözülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de; davada tacir olmayan taraflar arasında adi ortaklığın tasfiyesine ve tasfiyeye konu malların tapu iptal tescil ve tahsiline yönelik bir uyuşmazlık söz konusu olduğunu ve TBK 520. Maddesi kapsamında kalan bu uyuşmazlıkta mahkemenin görevli olmayıp, asliye hukuk mahkemesi görevlidir gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vererek, olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle merci tayini için yargı yerinin belirlenmesi amacıyla dosya dairemize gönderilmiştir. Dava, adi ortaklığın hükmen tasviyesi ile daha önce düzenlenmiş olan sözleşme hükümlerinin uygulanması istemine ilişkindir. Bilindiği üzere hangi davaların ticari dava olduğu 6102 sayılı TTK'nın 4. Maddesinde sayılmış olup, adi ortaklığın tasfiyesi 4. Madde gereğince ticari dava niteliğini taşımamaktadır, kaldı ki adi ortaklığın tasfiyesi 6098 sayılı TBK'nın 620. Maddesinde düzenlenmiştir....

    Asliye Ticaret Mahkemesince; uyuşmazlığın şirket ortaklığı ilişkisi içinde çözülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de; davada tacir olmayan taraflar arasında adi ortaklığın tasfiyesine ve tasfiyeye konu malların tapu iptal tescil ve tahsiline yönelik bir uyuşmazlık söz konusu olduğunu ve TBK 520. Maddesi kapsamında kalan bu uyuşmazlıkta mahkemenin görevli olmayıp, asliye hukuk mahkemesi görevlidir gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vererek, olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle merci tayini için yargı yerinin belirlenmesi amacıyla dosya dairemize gönderilmiştir. Dava, adi ortaklığın hükmen tasviyesi ile daha önce düzenlenmiş olan sözleşme hükümlerinin uygulanması istemine ilişkindir. Bilindiği üzere hangi davaların ticari dava olduğu 6102 sayılı TTK'nın 4. Maddesinde sayılmış olup, adi ortaklığın tasfiyesi 4. Madde gereğince ticari dava niteliğini taşımamaktadır, kaldı ki adi ortaklığın tasfiyesi 6098 sayılı TBK'nın 620. Maddesinde düzenlenmiştir....

      Davacı ile davalı arasında adi ortaklık kurulduğu ve bunun tasfiye edilmediği tarafların kabulündedir.Davacının bu davadaki istek kalemleri nazara alındığında adi ortaklığın fesih ve tasfiye talebini de içerdiği kabul edilmelidir. Hal böyle olunca taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkinin B.K nun 520 vd maddeleri gereğince tasfiyesini gerektirir. BK'nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütun mal varlıgının belirlenip ortakların birbirleri ıle alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre 2012/10504-16775 yapılması asıldır. Böyle bir hükmun bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK'nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir....

        Mahkemece, adi ortaklığın feshi, tasfiyesi ve katılım alacağının var olup olmadığı hususunun yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat kuralı kapsamında ihtiyati tedbir koşullarının bu aşamada gerçekleşmediği, asıl talep yönünden geçici koruma verilemeyeceği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir....

        Ancak bu durumda açılan davada davalı olarak gösterilen diğer adi ortak dava konusu alacakta esasa ilişkin davalı veya borçlu sıfatını taşımamakta olup sadece taraf teşkilinin sağlanmasına yönelik taraf olarak bulunacaktır. İşbu davada ... - ... Adi Ortaklığı, ortaklarından ... ... A.Ş. tarafından alt yüklenicilik sözleşmesi kapsamındaki alacağa ilişkin başlatılan icra takibinde adi ortaklığın diğer ortağı olan davalının icra takibine muvafakat vermemesi sebebiyle, adi ortaklığın taraf sıfatını teminen borçlu olarak yer almıştır. Bu şekliyle takibe konu alt yüklenicilik sözleşmesine yönelik alacak iddiasında borçlu sıfatı ile yer almadığı, bu takipten dolayı adi ortaklığın ortağının davalı takip alacaklısına borçlu olamayacağı, borcunun bulunmadığı anlaşılmakla davacının menfi tespit davasının kabulü ile davanın dayanağı takip dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir....

          ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2020/743 Esas KARAR NO :2022/118 DAVA:Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) DAVA TARİHİ:15/12/2020 KARAR TARİHİ:11/02/2022 Mahkememizde görülmekte olan adi ortaklığın tasfiyesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde; davalı ile müvekkili arasında ... Otel işletmesine dair adi ortaklık hakkındaki ortaklık payı ve gelirleri üzerindeki alacak hakları saklı kalmak üzere anılan ortaklığın giderilmesine, feshine sona erdirilmesine ve tasfiyesine karar verilerek ortaklığa ...'ın kayyım olarak atanmasını talep ederek öncelikle adi ortaklığı yöneten davalının davanın açıldığını öğrenir öğrenmez şirketin malvarlığının içini boşaltabileceğinden tüm yetkilerinin tensip ara kararı ile sona erdirilmesini ve dava süresince İhtiyati Tedbir olarak kayyım olarak ...'...

            Bu açık kararlaştırma gereğince taraflar arasında Borçlar Kanununun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir adi ortaklık ilişkisinin meydana geldiğinin kabulü gerekir. Ortaklığa konu cihazların bulunduğu yerlerden sökülerek satılmak istenilmiş olmakla davacı, bu dava ile de ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istemiş olup, mahkemece ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, tasfiyenin de bizzat yaptırılması gereklidir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK. nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu taktirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır....

              Taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu ve tedbir talep edilen taşınmazların adi ortaklık malı olduğu iddia edildiğine göre ve açıklandığı üzere devam eden adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının yargılama ve tasfiyesi sürecinde, adi ortaklığın malvarlığının korunması yönünden tedbir alınmasının adi ortaklığın menfaatine olacağı kanaatiyle, verilen red kararının usul ve hukuka aykırı olduğu anlaşılmıştır....

              Dairece verilen 12.11.2013 tarihli ve 2013/14847 E., 2013/15812 K. sayılı ilamla;"...Taraflar arasında BK 520 ve devamı maddeleri (TBK 620.mad. vd) gereğince adi ortaklık kurulduğu, dava konusu taşınmazın da adi ortaklık konusu olduğu, ortaklığın fiilen sona erdiği anlaşılmaktadır. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ait bir taşınmazdaki payının bedelinin istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshi ve tasfiye istemini de kapsar.Uyuşmazlık için maddi ve hukuki vaka bu şekilde değerlendirildiğinde inceleme bu yönde yapılmalıdır......

                UYAP Entegrasyonu