Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkememizce alınan bilirkişi raporlarında özetle: Adi ortaklık tarafından düzenlenen ... tarihli 10.015-TL bedelli faturanın, ... tarihli 6.435-TL bedelli faturanın ve ... tarihli 13.068,60-TL bedelli faturanın her iki tarafın ticari defterinde kayıtlı olduğu ve bu 3 faturaya göre davalının alacak tutarının 29.518,60-TL olduğu, ancak takibe dayanak senedin ticari defter kayıtlarında gözükmediği, adi ortaklığın hangi ortak tarafından idare edildiğinin tam olarak saptanamadığı, adi ortaklık tarafından düzenlenmiş takibe dayanak senet dahil herhangi bir senet bulunmadığı mütala edilmiştir. Bilirkişi raporları taraflara usulünce tebliğ edilmiştir. Dava, menfi tespit istemine ilişkindir....

    Ortakların sermaye olarak emeklerini de ortaklığa getirmeleri mümkün olup ortaklığın kurulması bakımından sermaye taahhüdünde bulunmak yeterlidir. Ortak, taahhüt ettiği sermaye payını hiç ödemez veya eksik öderse, bu durum ortaklığın tasfiyesinde dikkate alınır(Şener, Oruç Hami: Adi Ortaklık, Ankara 2008, s. 191). Somut olayda, taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacı, dava dilekçesinde adi ortaklığa emeği ile katıldığını belirtmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davacının adi ortaklığa sermaye olarak emeğini getirdiği kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak, davacının mahkemeye sunduğu 24/09/2014 tarihli dilekçesinde, ortaklık borcu bitine kadar kardan pay almayacağını, sadece geçimini sağlamak için davalıların kendisine maaş vereceklerini belirtmiştir....

      Tüm dosya içeriğinden ve mahkemece uyulan bozma kararının gerekçesinden; taraflar arasında bir adi ortaklık ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Taraflar, Orman İşletme Müdürlüğünden aldıkları hakedişlerin paylaşılması konusunda anlaşamamışlar, davacı bu durumu ileri sürerek, davalıya alacak davası açmıştır. Davacının isteminin ortaklığın tasfiyesi aşamasında değerlendirilmesi ve adi ortaklığın son bulduğunun kabulü zorunludur. Somut olayda; taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

        Taraflar arasındaki sözleşme değerlendirildiğinde taraflar arasında BK.nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının talebi adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi olarak değerlendirilip taraf delilleri toplanmalıdır. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır.Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gereklidir....

          İnşaat iş ortaklığı olduğu, davanın ise adi ortaklığın ortaklarından ... İnşaat Asfalt ve Tic....

            Bu durumda mahkemece tarafların anlaşıp anlaşamadığı yönler üzerinde durularak, anlaşamadıkları hallerde BK 538 ve sonraki maddeleri gözetilerek mahkemece ortaklığın bizzat tasfiyesi yoluna gidilmesi gerekmektedir. BK’nun 538.maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK’nun 539.maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gereklidir....

              Yine her ne kadar menfi tespit davası, İİK da özel olarak düzenlenmiş ise de borçlu olmadığı iddiası ile açılan menfi tespit davasında; ödeme borcun sona ermesi, edimin ifa edilmemesi başta olmak üzere pek çok iddia gerek borcun dayanağı olan belgeye ilişkin def’ilerden gerekse kişisel def’ilere ilişkin olabilir. Halbuki icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe dayanak senetteki yazıya ve imzaya itiraz hususu HMK’nın 209.maddesinde özel olarak düzenlendiğinden yazı veya imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde bu konuda özel hüküm olan HMK’nın 209. maddesinin uygulanması gerekmektedir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Dosya gönderme formunda Yargıtay duruşma davetiyelerinin tebliği için posta pulu alındığı yazılı ise de dosya içerisinden posta pullarının çıkmadığı tutanakla saptanmıştır. Bu itibarla; duruşma posta pullarının temyiz eden tarafça verilip verilmediği incelenerek durumun düzenlenecek tutanakla açıklığa kavuşturulması ve duruşma posta pulları verilmiş olduğunun tespiti halinde dosyaya eklenmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 18.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Bu hali ile davacı ve davalıların açıklamasından taraflar arasında fırın işletmesine ilişkin bir ortaklık kurulduğu ve bu ortaklığın fiilen son bulduğu anlaşılmaktadır. Davacı iddiası ve davalıların savunması yönünden tüm delilleri celbedilerek B.K.nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri gözetilmeli ve ortaklık son bulduğuna göre, tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Tasfiyenin BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir....

                    Taraflar arasında imzaladıkları Adi Ortaklık Sözleşmesi'nde adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin herhangi bir hükmün bulunmadığı anlaşıldığından taraflara adi ortaklığın tasfiyesi hususunda tasfiye memuru belirlemelerinin istenildiği, bu konuda alanında uzman mali müşavir Mehmet Köse'nin tasfiye memuru olarak atanmaları konusunda 27/11/2018 tarihli duruşmada anlaştıkları, tarafların ortaklığın sona erdirildiği tarih itibariyle ortaklığın tüm mal varlığının (aktif ve pasifi ile birlikte) ortaklık hesabını gösterir hesapların istenildiği, buna dair tarafların bir takım evrakları mahkemeye sunduğu, bunların yeterli olmaması nedeniyle taraflara ellerindeki delillerini kesin süre içinde mahkemeye sunulması hususunda ihtarda bulunulduğu, buna rağmen herhangi bir evrak sunmadıkları, Tasfiye memuru Mehmet Köse'nin 21/10/2019 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu, raporda; vergi mükellefiyeti 31/07/2017 tarihinde sona eren adi ortaklığın işletme defterinde ortaklığın mal varlığını, ortaklığın alacaklarını...

                    UYAP Entegrasyonu