Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece verilen kararı, davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir. 1- Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi yapılarak, adi ortaklığın faaliyete geçirildiği,davalının bir süre kar payi ödemesi yapmış ise de daha sonra kar payı ödemeyerek sözleşmeyi ihlal ettiği,adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi şartlarının oluştuğu,mahkemenin taraflar arasındaki ilişki yönünden çelişkili nitelemeler yaptığı,ortada adi ortaklık ilişkisi bulunduğu,dava konusu restoranların %40 hisse satış ve devir bedellerinin incelenmemesi ve bu konuda karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğu,sözleşmenin geçerliliğinin herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığı,adi ortaklık ilişkisinin güven ve sadakat ilkelerine dayandığı,ortaklar arasında elbirliği mülkiyeti bulunduğu,oybirliği olmadan hisse devri yapılamayacağı, adi ortağın kar payının ödenmemesi, ortaklığa ait işletmeyi satması, kar payı ödememesinin haklı fesih sebepleri olduğu,adi ortaklıktaki kazanç...

uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ,kar payı ödenmesi ,adi ortaklığa kayyım atanması talebine ilişkindir....

    Davacı ve davalının adi ortaklık sözleşmesi imzaladıkları sabit olup, yapılan ortaklık sözleşmesi üzerinde bir uyuşmazlık yoktur. Tasfiyesi istenen adi ortaklık, davacı ... ile davalı ...'ün imzaları bulunan...7.10.2005 Tarih ve 8938 Yevmiye no. ile tasdikli "....zleşmesi" ile kurulmuştur. Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen ortaklık sözleşmesinin uygulanması sürecinde yaşanan ihtilaf nedeniyle adi ortaklığın fesih ve tasfiye istemine ilişkindir . Mahkemece, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı ve 642. vd maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması gerekmektedir. Mahkemece davacı istemine konu alacak miktarının tespitine yönelik 3 kök 1 ek rapor alınmış; alınan son bilirkişi raporu uyarınca hüküm kurulmuştur ....

      HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece ,davaya konu uyuşmazlığın adi ortaklıktan kaynaklanan alacağa ilişkin olması, adi ortaklık sözleşmesinin ise Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmesi karşısında, uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin “Asliye Hukuk Mahkemesi” olduğu, dolayısıyla mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle usulden red kararı verilmiştir. Davacı tarafça, taraflar arasında kurulan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi, adi ortaklıktan doğan alacağın tahsili istemi ile dava açılmış olup, dosyaya yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi ibraz edilmemiştir. TBK'nun 620. maddesinin birinci fıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir....

      Hatta belirli süreli ortaklıklarda da sözleşmede belirtilen ortaklık süresinin bitmesinden önce haklı sebeple sözleşmenin feshi davası açmak olanaklıdır. ( Şener, Oruç Ham, Adi Ortaklık, Ankara: Yetkin Yayıncılık, 2008, s. 482 ) Öte yandan; ortaklık amacının elde edilmesinin imkansız hale gelmesi durumunda, ortaklık ilişkisi kendiliğinden sona erecektir. Ortaklık sözleşmesinin sona ermesine neden olacak imkansızlık devamlı, açık ve objektif bir imkansızlık olmalıdır. Buna karşılık subjektif imkansızlık ortaklığın sona ermesini gerektirmez. Ancak, ortaklar bu durumda haklı sebeple fesih davası açabilirler....

        Mahkemece,taraflar arasında kurulan 07/01/2008 tarihli adi ortaklığın fesh edildiğinin tespiti ile, 25.863,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine;manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava;adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. ./.. -2- Adi ortaklık sözleşmesi; geçerlilik şekli olarak, herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca, adi ortaklık ilişkisinde; bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar....

          Davalı; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunu ancak davacının ortaklık payını kendisine devrettiğini, davacının devir anlaşmasının şifahi olarak yapılması nedeniyle iş bu davayı açtığını, ayrıca çiftliğe alınan tüm balıkların giderlerini kendisinin karşıladığını, davacının balıkların yetiştirilmesi için bir harcama yapmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş ve Dairemizin 14/04/2015 günlü ve 2014/20234 Esas 2015/6246 Karar sayılı ilamıyla; (...Bu durumda, tarafların babalarıyla birlikte adi ortaklık kurduklarının kabulü gerekir. Mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Adi ortaklıkta, ortaklardan birinin ölümü, sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa ortaklık ilişkisi bakımından bir sona erme sebebi olarak kabul edilmiştir. Adi ortaklığın, tüzel kişiliği yoktur. Tüzel kişiliği olmadığı için, taraf ehliyeti de yoktur....

            Taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu ve tedbir talep edilen taşınmazların adi ortaklık malı olduğu iddia edildiğine göre ve açıklandığı üzere devam eden adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının yargılama ve tasfiyesi sürecinde, adi ortaklığın malvarlığının korunması yönünden tedbir alınmasının adi ortaklığın menfaatine olacağı kanaatiyle, Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüyle ilk derece mahkemesinin 28.10.2022 tarihli ara kararının HMK'nın 353/1- a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dava dışı arsa sahipleriyle yüklenici arasında yapılan sözleşme gereği yükleniciye ait olacağı sözleşmede belirtilen bağımsız bölümlerin saptanarak bu bağımsız bölümlerden satılmayanların tespitiyle bu taşınmazların satışının adi ortaklığın mal varlığını korumu önlemi olarak ihtiyati tedbir yoluyla satışının önlenmesine karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir....

            İşbu davada, davacının adi ortaklar arası iç ilişkiden kaynaklanan talebinin bulunduğu, fakat davacının adi ortaklık içinde alınan araçların veya bedelinin kendisine iadesi yönündeki talebini ancak adi ortaklığın tasfiyesi aşamasında ileri sürebileceği, şayet adi ortaklık tasfiye olmamış ise, söz konusu talebi kendi adına değil adi ortalık adına isteyebileceği, mevcut olayımızda söz konusu talebin davacı tarafından bizzat kendi adına istenildiği, bu durumun yerinde olmadığı ayrıca söz konusu talebin ancak adi ortaklığın tasfiyesi aşamasında istenebileceği, adi ortaklık devam ederken mevcut talebin yerinde olmadığı anlaşılmış ve bu nedenle davanın reddine" karar verilmiştir....

            Hal böyle olunca mahkemece adi ortaklığın tasfiyesi talebinin ve alacak talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

            UYAP Entegrasyonu