Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın uhdesinde olduğu belirlenen, 194.863,65 TL paradan, ortaklık oranı olan 4/8'si oranındaki 97.431,85 TL'den daha önce diğer ortaklara ödendiği tespit edilen toplam 56.000,00 TL düşüldükten sonra kalan 41.431,80 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsili ile diğer ortaklar; Davacı ...'a ortaklık payı (1/8) oranında 10.357,95 TL, Davacı ...'a ortaklık payı (1/8) oranında 10.357,95 TL, Davacı ...'a ortaklık payı (1/8) oranında 10.357,95 TL, Davacı ...'e ortaklık payı (1/8) oranında 10.357,95 TL şeklinde verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir. 1-Dava; adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, her ne kadar, bozmaya uyma kararı verilmiş ise de; bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir....

    Davalı vekili; davacı ile aralarında ne açık ne de gizli bir ortaklık bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında gizli adi ortaklık sözleşmesi olduğunun iddia edildiği, gizli ortaklığın davacının kendine ait işletmesi ile doğrudan bağlantısının bulunmadığı, bu nedenle ticaret mahkemesinin de bu davada görevli olamayacağı, kaldı ki davanın adi ortaklığın tasfiyesi niteliğinde olduğu ve TBK’nın 620. maddesinden kaynaklandığı için ticaret mahkemesinin mutlak olarak görev alanı içine de girmediği, bu durumda davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevi kapsamında bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde taraflar arasındaki uyuşmazlıkta Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir....

      Mahkemece; uyulan bozma ilamı uyarınca, "...taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinde, tasfiyenin sözleşme hükümlerine göre yapılmasına dair hüküm bulunmadığı, tarafların tasfiye memurunu da belirleyerek mahkememize bildirmedikleri, mahkememizce re'sen atanan tasfiye memurunun üç aşamalı olarak yapmış olduğu rapor sonucuna göre alacak ve borçlar ödendikten sonra net varlığın 17.426,15 TL olduğu, her iki ortağın ortaklıktaki paylarının %50 oranında olduğu, buna göre taraflar arasındaki 26/03/2010 tarihli adi ortaklık sözlemesinin tarafların iradesi ile birlikte somut davanın açılması ve davanın aynı zamanda tasfiyeyi de kapsaması dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne; taraflar arasındaki 26/03/2010 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin feshi ile adi ortaklığın tasfiyesine, Bilirkişinin üç aşamalı hazırlamış olduğu tasfiye raporlarında belirtilen bakiye net varlık ve tarafların adi ortaklıktaki pay oranları da gözetilmek suretiyle 8.713,00 TL alacağın dava tarihinden işleyecek yasal...

        Dava konusu uyuşmazlık, adi ortaklıktan kaynaklanmaktadır. Adi ortaklık sözleşmesi; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir(TBK. 620/1 md.). Bu sözleşme türü Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiştir. Bu nedenle, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin davalara bakma görevi de genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerine aittir. Davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

        Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 28.05.2007 gün ve 2003/327-2007/133 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Yanlar arasındaki uyuşmazlık 18.04.2001 tarihli adi ortaklık sözleşmesi gereğince davalının aldığı ortaklık avansının iadesi isteminden kaynaklanmıştır. Taraflar arasında BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunmamaktadır. 18.04.2001 tarihli sözleşme adi ortaklık sözleşmesi niteliğindedir. Davada, adi ortaklığın tasfiyesi amaçlanmaktadır. İhtilâfın belirlenen bu niteliğine göre kararın temyiz incelemesini yapmak görevi Dairemize ait olmayıp Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 15.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : DAVA : Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket 26.12.2018 tarihli adi ortaklık sözleşmesi imzalayarak restaurant işletmeye başladıklarını, bu güne kadar adi ortaklık yönetiminden sorumlu davalının müvekkiline hiç cevap vermediğini, adi ortaklığın elde ettiği son derece yüksek miktardaki kazançtan müvekkilinin nam ve hesabına düşen kar hissesini de ödemediğini, müvekkilinin bu amaçla gönderdiği ihtarnameden cevap alamadığını ileri sürerek, HMK'nın 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davasına esas olmak üzere 20.000,00 TL kar payının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi birlikte tahsiline, haklı sebeple adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine, tedbiren adi ortaklık yönetimi için bir kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Mahkemece, davacının sermaye payını aldığı ve tüm ortakların adi ortaklığın feshini istedikleri gerekçesi ile adi ortaklığın feshine ve tasfiyesine, davacının ortaklıktan ayrılma payı talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2010/4623-5649 2-Davacı, ortağı olduğu “... ve ortakları” adi ortaklığının feshi ve tasfiyesi ile ortaklık payını talep etmiş; davalılar ise, adi ortaklığının daha önce tarafların anlaşması ile son bulduğunu, davacının kendisine düşen payı fazlasıyla aldığını savunmuşlardır....

              HUKUK DAİRESİ Dava, davacı şirketin davalı şirket ile aralarındaki adi ortaklık sözleşmesinin tasfiyesinden kaynaklanan alacağın, şirket adına şirket yöneticisi olan diğer davalı tarafından tahsil edildiği ancak şirket hesabına aktarılmadığı iddiasına dayanan alacak davası olup; mahkemece adi ortaklık sözleşmesinin tarafı olan davalı şirket hakkında verilen davanın reddi kararı davacı tarafından temyiz edilmemiştir. Hal böyle olmakla, temyiz incelenmesine konu uyuşmazlığının adi ortaklık sözleşmesinden değil, ticari vekalet ilişkisinden kaynaklandığı anlaşıldığından inceleme görevi Yargıtay 11. Hukuk Dairesinindir. Dosya, Yargıtay 11....

                Limited Şirketi ile 6413 parsel sayılı taşınmazda bulunan gecekonduların yıkılması ve yerine bina inşa edilmesi için 02.03.2010 tarihli ortaklık sözleşmesinin düzenlendiğini, sözleşme ile davalı şirketin % 30, kendisinin % 40 ve dava dışı ...'...

                  Davadaki ileri sürülüşe göre, davacı tarafından varlığı iddia edilen sözleşmenin, Borçlar Kanununun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık sözleşmesi olup, uyuşmazlığın da adi ortaklık hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Borçlar Kanununun adi ortaklığa ilişkin 520 ve onu izleyen maddeleri gereğince adi ortaklığın kurulabilmesi için yazılı şekil gerekli olmayıp, adi ortaklık sözleşmesi sözlü olarak da yapılabilir.Taraflar arasında ekmek fırını işletilmesi hususunda Temmuz 2006 tarihinde sözlü anlaşma ile adi ortaklık kurulduğu,bilahare bu ortaklığın fiilen son bulduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....

                    UYAP Entegrasyonu