Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen TBK'nın 639. maddesinin 7. bendinde ise, "Haklı sebeplerin bulunması halinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla" ortaklığın sona ereceği belirtilmiştir. Adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi için ortaklık süresinin önemi bulunmamaktadır. Haklı sebeple fesih hakkı; mutlak ortaksal bir hak olup, bu hakkın ortaklık sözleşmesiyle sınırlandırılması veya tamamen ortadan kaldırılması olanaksızdır. Gerçekten ortaklar arasındaki ilişkinin devam etmesini haklı göstermeyecek bazı durumlar ortaya çıkarsa, bu durumda ortakların ortaklığın feshini mahkemeden istemesi mümkündür. Hatta belirli süreli ortaklıklarda da sözleşmede belirtilen ortaklık süresinin bitmesinden önce haklı sebeple sözleşmenin feshi davası açmak olanaklıdır ( Şener, Oruç Hami, Adi Ortaklık, Ankara: Yetkin Yayıncılık, 2008, s. 482 )....
Gereği görüşüldü: DAVA DİLEKÇESİ : Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında adi ortaklık kurulduğunu, ortaklık sözleşmesinin T.B.K 620 ve devamı maddelerine göre 8 ara başlıkla hazırlanıp taraflarca imzalandığını, yapılacak işin ustalık gerektirmesi sebebiyle karşı tarafa duyulan güven ile yapılan iş sebebiyle sözleşmede cezai şart belirlendiğini, sözleşmeye aykırı davranılması veya sözleşme sona ermeden ortaklıktan ayrılması durumunda işletmenin kuruluşu için Başak Özevin tarafından harcanan 380.000,00 TL bedele istinaden döviz karşılığı olan ve taraflarca belirlenen 60.300,00 USD olarak ödeneceğinin kabul ve taahhüt edildiğini, buna istinaden teminat senedi alındığını, sözleşmeye aykırı durumlara rağmen davacının işletmenin devamı için ses çıkarmadığını, işletme için yapılan iş ve harcamaları kendisinin yapmaya başladığını, davalının iş yerine gelmemeye ve işi aksatmaya başladığını, hileli ihtarname göndererek iş yerine gelmeyi bıraktığını belirterek ortaklık sözleşmesinde...
Adi ortaklık; bir yönüyle borç sözleşmesi olmasının yanı sıra, bir yönüyle de ortak bir gayenin yerine getirilmesini amaçlayan sosyal bir birliktir. Bu nedenle, ticari ilişkide ortakların şahsı da önem arz etmektedir. Kanun adi ortaklık ilişkisinin kurulması için herhangi bir şekil şartı öngörmemiştir. Nitekim doktrinde de sözleşmesel ilişkinin kurulması ile ilgili olarak "Diğer sözleşmelerde olduğu gibi, adi ortaklık sözleşmesi de tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları ile kurulur...Kanun ortaklık sözleşmesinin geçerliliğini şekle bağlamamıştır." denilmiştir. Aynı şekilde doktrinde, "Kanun, adi ortaklık sözleşmesinin geçerliliğini özel bir şekil şartına tabi tutmamıştır....
Karar) Somut dosyamızda Adana 4.Noterliği'nin ... yevmiye nolu 19.01.2016 onay tarihli adi ortaklık sözleşmesi uyarınca davacı ve davalı arasında adi ortaklık sözleşmesi bulunduğu, bu hususun her iki tarafın kabulünde olduğu, davacı ortak tarafından adi ortaklığın diğer tarafı olan davalıya karşı adi ortaklıktan kaynaklı alacak bakımından icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu ve iş bu itirazın iptali davasının açıldığı, taraf teşkilinin bulunduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince taraf teşkili sağlanmadığından bahisle davanın reddi kararı verilmesi doğru olmamıştır. Adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava , ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Somut olayda taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....
Şti.ne 150.000,00 TL yatırıldıktan sonra yürürlüğe gireceğinin düzenlendiğinin belirtildiği; Dava ve icra takibine konu olan ....01.2009 tarihli Ortaklık Sözleşmesinin adi ortaklık sözleşmesi olduğu, bu sözleşme ile tarafların ............ Öğrenci Yurdunu işletme amacını güttüğü, defterlerde dava konusu ödemeye ilişkin kayda rastlanmadığı, davacının adi ortaklık sözleşmesi gereğince 150.000,00 TL ödemiş olduğunun kabul edildiği, adi ortaklık konusu olan ............ Yurdunun mülkiyetinin ......................... ....... Ltd. Şti'ne ait olduğu, adi ortaklık sözleşmesinde ...'nun % 50, ..., ......................... Ltd. Şti.'nin % 50 paylarının olduğunun kararlaştırıldığını, sözleşmede ......................... Ltd. Şti.'nin imzası ve kaşesinin bulunmadığı, sözleşmede davalı şirketin payı ve taahhüdüne ilişkin bir düzenleme olmadığı, bu nedenlerle davalı şirketin adi ortaklık sözleşmesinden borçlu bulunmadığının kabulü gerektiği, davalı ...'...
Dava konusu olayda, ortaklık konusunu oluşturan iş tamamlanmış ise de, taraflar arasındaki adi ortaklık fesih ve tasfiye edilmediğinden zamanaşımı süresi henüz başlamamıştır ve bu nedenle olayda zamanaşımı süresinin dolduğundan da söz edilemez. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538.maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün mal varlığının belirlenip ortaklarının birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
Bu halde taraflar arasındaki hukuki ilişki satım değil adi ortaklık sözleşmesidir. Adi ortaklık sözleşmesinin hüküm ve sonuçlarına ve buna dayalı taleplerin görülmesine ilişkin davalarda ise Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
KARAR Davacılar, davalıların oluşturduğu adi ortaklığın inşaatlar yaptığını, ortaklığı daha çok ...’nın temsil ettiği, diğer davalı ortak ...’nun ise finansmanı sağladığını, ortaklığın ödemelerinin davalı ... tarafından keşide edilen çeklerle yapıldığını, dairelerin satılamaması nedeniyle ortaklığın ekonomik sıkıntı yaşadığını, verdikleri malzeme karşılığında davalı ... tarafından düzenlenen çeklerin karşılıksız çıktığını, ... aleyhine yaptıkları icra takibi sonunda, davalı ...’nin adi ortaklıktaki tasfiye payından alacaklarını tahsil etmek için yetki aldıklarını ileri sürerek adi ortaklığın feshi ile ortaklık tevafından inşa edilen ve ortaklık tarafından iktisap edilen bağımsız bölümlerin satışını, ortaklık mallarının tasfiyesi ile alacaklarının tahsilini dairelerin davalı ... tarafından satılması halinde raiç değeri üzerinden ...’nin tasfiye payının kendilerinin alacağına istinaden davalı ...’dan tahsilini istemişlerdir....
Davadaki ileri sürülüşe ve hükmüne uyulan dairemiz bozma ilamında açıklanan hususlara göre davacı ile davalı arasında BK.nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen şekilde adi ortaklık sözleşmesinin kurulduğu ve uyuşmazlığında adi ortaklık hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Dairemiz bozma ilamında da açıklandığı üzere taraflar arasındaki adi ortaklığın 1979 yılında kurulup bilahare 1996 yılında sonlandırıldığı, 100 parsel numaralı taşınmazın ortaklık sırasında alındığı ve davalı 2010/7960-17434 adına 30.4.1992 tarihinde tescil edildiği, bilahare müteahhite kat karşılığında 8 daire karşılığı verildiği, anılan dairelerin ferdileştirilmesi sonucunda 17.4.2003 tarihinde davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından ve dairemiz bozma kararında açıklanan olgular karşısında taraflar arasında adi ortaklık kurulduğu ve 100 parsel numaralı taşınmazında adi ortaklık konusu olduğunun kabulü gerekir....
, yaptığı gider ve harcamalar, kar, zarar paylaşımına göre kar payı ve hakedişlerinin belirlenerek hak edişi olan bağımsız bölümlerin müvekkili şirket adına tapuya kayıt ve tescili ile adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....