Tüm dosya kapsamına nazaran davacı ile davalı Ersa arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle adi ortaklık kapsamında olmadığı davacının davalıdan arsa maliki ve müteahhit niteliklerinin de birleşmesi sebebiyle arsa maliki sıfatıyla da tapu iptal ve tescil isteminde bulunduğu,şahsi hakka dayalı tapu iptal ve tescil davalarının da 7. Hukuk Dairesinin görev alanında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, şahsi hakka dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, adi ortaklığın tasfiyesine yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 20.01.2017 tarihli ve 2017/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay (3. ) Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle dosyanın sözü edilen görevli Yüksek Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 15.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, takibe konu davanın itirazın iptali olarak açıldığını, ancak ihtilafın adi ortaklığa ilişkin olmasına bağlı olarak davanın adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine dönüştüğünü, kararın kesinleşmeden icra edilmesinin mümkün olmadığından takip dosyalarındaki haciz işlemlerinin iptali ve takiplerin teminatsız olarak durulmasını talep ettiklerini, mahkemece taleplerinin ve dava konusu olayın irdelenmeden, hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan eksik ve yetersiz inceleme ile sonuca gidildiğini, davanın adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasına dönüştüğünden icra takiplerinin ilama bağlı alacağa dönüştüğünü ve alacağın bir bütün haline geldiğini, adi ortaklık ilişkisinde bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin davanın ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemini kapsaması karşısında mahkeme kararında belirtilen gerekçeleri hukuken anlamanın mümkün olmadığını, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin kararların kesinleşmemiş olması...
mevcut adi ortaklığın sona erdirilmesine ve tasfiyesine ve tasfiye işlemleri kapsamında müvekkili şirketin hasılat payının ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
MAHKEME KARARI Mahkemece; davacılar ile davalıların murisi arasında adi ortaklık ilişkisinin varlığının ve ortaklığın davalıların murisinin ölüm tarihi itibariyle sona erdiğinin tespitine, davaya konu taşınmazlarda davalılar adına olan hisselerin 2/3'ünün iptali ile 1/3'er hisse olarak davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, Armoda tekstil dükkanının üzerinde adi ortaklığın varlığının tespitine, adi ortaklığın tasfiyesine yönelik talebin incelenebilmesi için tespit ve tescil kararının kesinleşmesinin beklenilmesine, bu nedenle adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin talebin eldeki davadan tefriki ile ayrı esasa kaydına karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Mahkeme kararına karşı davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2....
in bu miktarı isteme hakkının bulunduğu, kâr payına teminat olarak verilmek ile ortada kâr bulunmadığından davalının aldığı senedi iade etmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, tapu iptal ve tescil yönünden yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, davacı şirket ile davalının 28.08.2008 tarihli sözleşme ile kurmuş oldukları adi ortaklığın feshi ile tasfiyesine, adi ortaklık nedeniyle tarafların kâr payı alacağının olmadığının tespitine, adi ortaklık ilişkisinde davalıya sermaye payı olarak fazla ödendiği tespit edilen 57.071,23 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile şirket adına ödeme yapan davacı ...'...
Talep, taraflar arasında kurulan adi ortaklığın haklı nedenle fesihte tasfiyesine ilişkin olup, konu ile ilgili yasal düzenleme gereği tasfiye 6099 sayılı Borçlar Kanununun 642 ve devamı hükümlerine göre gerçekleştirilmesi gerekmekte olup, bu konuda Türk Ticaret Kanununun ticaret şirketlerinin tasfiyesi hükümlerine göre görülmesi mümkün değildir. Konu ile ilgili düzenlemelere kısaca bakılacak olur ise; Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK 620/1.madde) Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639. Maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Bu nedenle adi ortaklığa karşı açılan dava, ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir....
İlk derece mahkemesince; davanın adi ortaklık sözleşmesi ve bu sözleşmenin tasfiyesine ilişkin alacak davası olduğu, tarafların noterde düzenledikleri 31.10.1997 tarihli belgenin adi ortaklık sözleşmesine ilişkin olduğu, 07/11/1997 ve 11/11/1997 tarihli noterde düzenlenen belgelerin ise ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin olduğu, 11/11/1997 tarihli belgede bahsedilen çeklerin mahkemenin 1998/900 Esas sayılı dosyasında belirtilen 30/06/1998 tarihli 50.000 DM, 30/08/1998 tarihli 50.000 DM, 30/10/1998 tarihli 60.000 DM, 30/12/1998 tarihli 60.000 DM, 28/02/1999 tarihli 30.000 DM olarak düzenlenen çekler olduğunu, son çekin vadesi olan 28/02/1999 tarihi ile ortaklık sözleşmesinin feshedildiğini, taraflar arasında görülmüş ve kesinleşmiş olan 2005/374 Esas sayılı dosyanın bozmadan önce 1998/900 Esas sayılı dosya olduğu, bu dosya ile birleşen 1999/39 Esas, 1999/294 Esas ve 1998/1050 Esas sayılı dosyalar ile de ortaklığın tasfiyesine ilişkin taleplerde bulunulduğu, dosyaların kesinleştiği...
Buna göre adi ortaklığın unsurları; kişi, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba (affectio societatis), katılım payı (sermaye) ve sözleşme bağı şeklinde belirtilebilir. Adi ortaklığın tasfiyesi ise TBK 642. ve devamı maddeler uyarınca yapılmalıdır.Buna göre adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin ilk aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm mal varlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmesi, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmesi, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanması, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosunun taraflara tebliğ edilmesi, tarafların bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmesi gereklidir....
Adi ortaklık sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir. İhtilaf halinde, bu ortaklığın var olduğunu ileri süren kişi, iddiasını, HMK'nın 200. maddesi gereğince senetle ispat etmelidir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı, davalı ile esaslı noktalarda uyuşarak kurdukları adi ortaklığın bir süre faaliyet gösterdiğini ileri sürmüş, davalı ise adi ortaklığın varlığını inkar etmiştir. Bu halde, davacı davasını dayandırdığı adi ortaklığın varlığını ispatla yükümlüdür. Davacı, dayandığı adi ortaklığın varlığını yazılı delil ile isbat edememiş, sözleşmenin hangi işletmeye ilişkin olarak yapıldığını bildirmemiş ve işletme kayıtlarını mahkemeye sunmamıştır....