Davacı gönderdiği 30.12.2008 tarihli ihtarla sözleşmenin uzamayacağı bildirilerek senet bedelinin ödenmesini talep etmiş,davalı taraf ise cevabi ihtarında, zarar ettiklerini, ödenecek bir şey olmadığını öncelikle adi ortaklığın tasfiyesi yapılması gerektiğini bildirmiştir. Davacının adi ortaklığın süresinin uzatılmayacağından adi ortaklığa koyduğu nakit sermayesinin ödenmesini teminen açtığı dava esas itibarıyla adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini içeren bir taleptir. Taraflar arasında ki sözleşmede ihalelerin davalı şirket adına alınacağı, defter ve hesapların davalı şirket tarafından tutulacağı, vergilerin ödeneceği, kar ve zararın eşit olarak paylaştırılacağı, ortaklığın süre ya da başka bir sebeple sona ermesi halinde, öncelikle varsa ortaklığın borçlarının ödeneceği, sonra davacının nakit sermayesinin ödeneceği, kalan miktar olursa eşit olarak paylaşılacağı yazılıdır....
Dava tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde alacak ıslah ile alacak istemine ilişkindir. Adi ortaklığa ilişkin Borçlar Kanunu hükümlerine göre; Ortaklığın Temsili (BK.637): Adi ortaklığın tüzel kişiliği veya bir yönetim organı bulunmadığından, temsil çok önem taşımaktadır. Yöneticinin aynı zamanda temsile yetkili olduğu var sayılsa da, bunun aksi kararlaştırılabilir. Temsil yetkisine sahip yönetici ortağın yapacağı önemli işlere ilişkin yetkinin, bütün ortakların oybirliği ile verilmiş olması ve yetki belgesinde bu durumun açıkça belirtilmiş olması şarttır. Ortakların sorumluluğunu düzenleyen (BK.638): ise Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından, ortakların şirket borçlarından dolayı sorumluluğu birinci derecede, sınırsız ve müteselsildir. Bir ortağın işlediği haksız fiilden dolayı sorumluluk ise yalnız o ortağa aittir. Fakat, diğer ortaklar, kışkırtmak veya yardımcı olmak suretiyle fiile katılmış iseler, birlikte sorumlu olacaklardır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, adi ortaklığın tasfiyesine yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, mahkemece de bu yönde hüküm kurulmuştur. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 09.02.2012 tarih ve 2012/1 sayılı Kararı uyarınca, davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesince verilen 07/04/2017 tarihli ve 2017/249 E. 2017/251 K. sayılı kararla; taraflar arasındaki adi ortaklığın sözleşmeye uygun olarak tasfiyesinin gerektiği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde; “...işbu tapu iptali ve tescili davasında davacı her ne kadar ... İli ... ilçesi ... Mahallesi 51 ada 250 parselde bulunan 1 ve 8 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kaydının iptali ile kendi adına tescilini talep etmiş olsa bile icra edilmiş olan keşif ve düzenlenmiş olan 22/01/2019 tarihli bilirkişi raporu göz önünde bulundurularak noterde yapılmış olan 10/08/1998 tarihli taraflar arasında yapılmış olan sözleşmenin yürürlükten kaldırılmış olduğu kanaatine varılmıştır....
Mahkemece, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmediği gerekçesi ile davanın reddine ilişkin karar Dairemizce bozulmuş olup, direnme kararı da Hukuk Genel Kurulunca bozulması üzerine bu defa mahkemece, davacının sözleşme gereğince ödemeyi taahhüt ettiği 60.000 Doları ödediği ve adi ortaklığın gerçekleştiği, keşif ve bilirkişi raporuna göre davacının talep edebileceği miktarın 82.624.59 YTL olduğu sonucuna varılarak adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine 82.624.59 YTL'nin 31.7.1995 tarihinden reeskont faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Yukarıda da kısaca özetlendiği gibi, davacı ile davalıların murisi... ... arasında 21.3.1995 tarihli sözleşme ile adi ortaklık kurulduğu anlaşılmaktadır....
Somut olayda, davacı tarafça adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin bu davada talep edilmediği gibi dava dilekçesinde açıldığı iddia olunan davanın ise mahkeme ve numara kısımlarını boş bırakıldığı anlaşılmıştır. Kaldı ki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemli açılan davada dava konusu taşınmazların adi ortaklığa ait olduğu iddiasıyla adi ortaklığın mal varlığının korunması yönünde tedbir talep edilmesi de mümkündür. Bu nedenle, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talep edilmeden pay oranında tescil istenemeyeceği, adi ortaklığın varlığına ilişkin sunulan delillerin ise yaklaşık ispata yeterli olmadığı anlaşılmakla davalıların istinaf talebinin kabulüyle, ihtiyati tedbir kararına itirazın kabulüyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Uyuşmazlık, davacı şirket ile davalılardan ... arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulup kurulmadığı, eğer kurulmuş ise bu ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasında adi ortaklığın bulunmadığı, karşılıklı taahhütleri içeren sözleşmenin bulunduğu gerekçesi ile adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talebinin reddine karar verilmiştir....
Hukuk Dairesi, 01.10.2017 tarihli adi yazılı sözleşme ile taraf iradelerinin fesihte birleştiği ve fesihten sonra yapılan tapu devri nedeni ile kat karşılığı inşaat sözleşmesinden dönme ve tapu iptal tescil taleplerine ilişkin istinaf taleplerinin reddine, adi yazılı sözleşme ile davalıya ödenen bedelin iadesi istenmekle bu sözleşmeden dönüldüğünün kabul edilmesi gerektiği ve adi yazılı sözleşme kapsamında davalıya ödenen 250.000,00TL’nin iadesine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davacı vekili tarafından açılan, sözleşmeden dönüldüğünün tespiti, tapu iptal ve tescil talebi yönünden davanın reddine, alacak talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Madde ve devamı hükümlerine göre, şirketinin adi ortaklığının feshi ve tasfiyesine ilişkin olan davada,temel ilişkinin Ticari işletme ile ilgili olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, şirketdeki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin uyuşmazlığın, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4/1. maddesine göre, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 12.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davalı adi ortaklığın tek mal varlığının ... ATM'de devam etmekte olan dava dosyasında lehine karar çıkması halinde oluşacak alacak olduğu, başka bir mal varlığının olmadığı, adi ortaklığın işlevini tamamladığı, bu nedenle adi ortaklığın TBK 634 maddesi gereğince tasfiyesine yönelik davanın kabulü gerektiği ve tasfiye payının ancak tüm gelir ve giderler toplandıktan sonra tasfiye sonucunda belirlenip ortaklara dağıtılacağı dikkate alınarak davacının tasfiye sonucunda alacağı payına yönelik açtığı davanın zamansız açıldığı tespit edilmekle reddi gerektiği sonucuna varılmıştır....