"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki asıl davada “adi ortaklığın tasfiyesi ve alacak”, birleşen davada tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 18.02.2013 gün ve 2005/465 E. 2013/46 K. sayılı kararın davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 3....
Dairece verilen 05.05.2014 tarihli ve 2014/6514 E., 2014/6754 K. sayılı ilamla; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğu, tarafların ortaklığın işleyişi ile ilgili hiçbir konuda anlaşamadığı ileri sürülerek, davacılar tarafından davalıya gelir, masraf, munzam zarardan kaynaklanan alacak davası açtığı, davalı da açtığı karşı dava ile masrafların köy tüzel kişiliği tarafından karşılandığını, zarara uğradığını belirterek, alacak davası ve birleşen davada da ortaklığın çekilmez hale geldiğini ileri sürerek fesih davası açtığı, buna göre tarafların taleplerinin ortaklığın tasfiyesi aşamasında değerlendirilmesi gerektiği, davalının açtığı karşı dava hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmediği, taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak taraflarca talep edilmediği halde ortaklığın vergi borcu konusunda talebi aşar şekilde hüküm kurulduğu, Mahkeme gerekçesinin de aydınlatıcı ve yeterli olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur. B....
Bu restorana ilişkin kira sözleşmesinin kiraya veren tarafından feshedilmesi üzerine, adi ortaklığın konusuz kaldığı mahkememizce kabul edilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere adi ortaklığın konusuz kalması fesih ve tasfiye sebepleri arasında sayılmıştır. Alanında uzman bilirkişiler aracılığıyla hazırlanan 20/05/2022 tarihli bilirkişi raporu uyarınca da 22/01/2021 tarihi itibariyle adi ortaklığın, kuruluş amacını gerçekleştirmesi imkânsız hale geldiği için sona erdiği belirtilmiştir. Adi ortaklığın tasfiyesi işlemleri için taraflar anlaşarak mahkememize atanmasını talep ettikleri tasfiye memurunu bildirmişlerdir....
Madde gereği adi ortaklığın sona erdiğini, tasfiye süreci başladığını, bu nedenle öncelikle tasfiye memuru atanmasının zorunlu olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılarak, ihtiyati tedbirin devamına, adi ortaklığa tasfiye memuru atanarak, adi ortaklığın mal varlığının korunmasına ilişkin diğer tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili istinaf başvurusuna cevabında özetle; ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 24.04.2018 tarihinde davalı vekili Av. ... ile davacı vekili Av. ... geldi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, adi ortaklıktan kaynaklanan ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 19.01.2015 tarihli ve 2015/8 sayılı Kararına göre ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 17.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ortaklığın tasfiyesine dair 02.03.2019 tarihli sözleşmenin davacılar ile davalı ... arasında imzalandığı, sözleşme içeriğinde tasfiyeye konu edilen mal varlığı ile ilgili açıklamaların yer aldığı, davacıların sözleşmede ''...bu değerler dışında ortaklıktan ve diğer ortaklara düşen mal varlığından hiçbir hak ve alacakları kalmadığını'' beyan ve kabul ederek sözleşmeyi imzaladıkları, bu ibarenin sözleşme tarihinde mevcut olduğu ve öğrenildiği nazara alınarak dava tarihi itibarıyla hak düşürücü sürenin dolduğu, davalılar Serkan ve Ahmet'in adi ortaklığın tarafı olmadığından sözleşmenin feshi/adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasında bu davalılara husumet düşmediği gerekçesiyle, davacıların istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasında, adi ortaklığın feshine, tasfiye alacağının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, 21,40 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine...
Tarafların iddia ve savunmaları ile dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde; Dava, adi ortaklığın feshi, tasfiyesi ve borçlu şirketin kar payının belirlenerek, haczi taleplidir. Adi ortaklığın tasfiyesinde; Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesine göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir....
Önemle ve ayrıca vurgulanmalıdırki, adi ortaklığın son bulması, feshi, ayrı bir olay tasfiyesi ise ayrı bir olaydır. Adi Ortaklık konusunu oluşturan iş yapılıp sonuçlandırıldığına göre ortaklığın son bulduğu da sabittir. Ortaklığın feshi ile tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemler olup, tasfiyenin bizzat mahkemece yaptırılması gerekir. Tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa TBK.'nun 644. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir....