Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

sebepler gösterilmiştir. 506 sayılı Yasa'nın bazı maddelerinin değiştirilmesine yönelik olan 08.12.1993 yürürlük tarihli 3917 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle, Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın uygulanacağı düzenlenmiş; 29.07.2003 tarih 4958 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle 506 sayılı Yasa'nın 80/5. maddesinde, süresi içinde ödenmeyen prim alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın 51. maddesi hariç diğer maddelerinin uygulanacağı düzenlenerek 6183 sayılı Yasa'nın 102. maddesinin Kurum alacaklarının tahsilinde uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. 506 sayılı Yasa'nın 80/5. maddesi 24.06.2004 tarihli 5198 sayılı Yasa'nın 11. maddesi ile değiştirilerek, Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın 51 ve 102. maddeleri hariç diğer maddelerinin uygulanacağı düzenlemesi getirilmiş, anılan değişiklik 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir....

"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile yaşlılık aylığının iptaline dair Kurum işleminin iptali ve yersiz aylıklar nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemlerine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın esası 6552 sayıl Yasanın geçici 54. maddesi kapsamında değerlendirilerek davacının hizmet sürelerinin kabul edildiği, bu konuda davanın konusu kalmadığı anlaşıldığından hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer işlemlerin SGK tarafından yerine getirilmesine, karar verilmiştir. Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....

    Her ne kadar mahkemece, dava konusu takiplerde davacıya gönderilen ödeme emirlerinin zamanaşımı nedeniyle iptaline karar verilmiş olsa da; davacının eldeki davasının menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davacının 6183 sayılı Yasanın 35. maddesi ile sorumlu bulunduğu ve aynı yasanın 102. maddesindeki zamanaşımına ilişkin hükümler dikkate alındığında, davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanmakta olan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır. ./.....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Kuruma borçlu olmadığının tespiti ile haczin kaldırılması ve yapılan kesintilerin yasal faiziyle ödenmesi istemine ilişkindir. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 134. maddesinde, "Bu kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlık, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür." 80. maddesinin 6. fıkrasında, "Kurum alacaklarının tahsilinde 21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir." hükümleri yer almakta iken, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 101. maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği," 88. maddesinin 19. fıkrasında, "Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının...

      Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa'nın 86, 88/16, 102 ve 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddeleridir. 5510 sayılı Yasa'nın 88.maddesinde, “Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.” düzenlemesi bulunmaktadır. 6183 sayılı Yasa'nın 58/1.maddesine göre ise de, “Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabilir denmiştir....

        Mahkemece davanın kabulü doğru ise de davalı Kurumdan % 40 oranında icra-inkar tazminatın tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. 506 sayılı yasanın 80 maddesi uyarınca uygulanması gerekli 6183 sayılı Yasanın 58/5. maddesinde itirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın red olunduğu miktardaki kamu alacağının % 10 zamla tahsil edileceği öngörülmüş olup yasada alacaklı Kurumun tazminatla sorumlu olacağına ilişkin bir hüküm mevcut değildir. Mahkemece bu husus gözetilmeden davalı Kurum aleyhine % 40 oranında tazminata hükmedilmiş olması isabetsizdir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....

          Süresinde ödenmeyen prim ve diğer kurum alacaklarının bizzat kurumca cebren takip ve tahsil edilebileceği 5510 sayılı Yasa'nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa'da gösterilmiştir. Söz konusu kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesinin yetkili olduğu, 6183 sayılı Yasa'nın 58/1.maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın ödeme emrine karşı tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz edebileceği bildirilmiştir. Bu 7 günlük itiraz süresi hak düşürücü süre olup süreyi geçiren borçlunun artık menfi tesbit, istirdat gibi aynı konuda hiçbir mahkemede dava açması mümkün değildir. Çünkü 6183 sayılı Yasa'da İİK.'nun 72.maddesine koşut bir hüküm yer almamaktadır. 6183 sayılı Yasa İİK.'na nazaran özel bir yasa olup uygulama önceliğine sahiptir....

            Süresinde ödenmeyen prim ve diğer kurum alacaklarının bizzat kurumca cebren takip ve tahsil edilebileceği 5510 sayılı Yasa'nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa'da gösterilmiştir. Söz konusu kurum alacaklarının tahsilinde 6183 -sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesinin yetkili olduğu, 6183 sayılı Yasa'nın 58/1.maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın ödeme emrine karşı tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz edebileceği bildirilmiştir. Bu 7 günlük itiraz süresi hak düşürücü süre olup süreyi geçiren borçlunun artık menfi tesbit, istirdat gibi aynı konuda hiçbir mahkemede dava açması mümkün değildir. Çünkü 6183 sayılı Yasa'da İİK.'nun 72.maddesine koşut bir hüküm yer almamaktadır. 6183 sayılı Yasa İİK.'na nazaran özel bir yasa olup uygulama önceliğine sahiptir....

              Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı arasında 4077 sayılı yasanın değişik 11/A maddesi kapsamında sözleşme ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. 4077 sayılı yasının 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir....

                Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı arasında 4077 sayılı yasanın değişik 11/A maddesi kapsamında sözleşme ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. 4077 sayılı yasının 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir....

                  UYAP Entegrasyonu