Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emirlerinin iptali ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409’uncu maddesi gereğince “işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç ay içinde yenilenmediği” gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi: Davacı, 1998/5 – 2001/3 aylarına ilişkin prim borçları nedeniyle 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılan takip kapsamında gönderilen ödeme emirlerinin, prim borçlarını süresinde katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle ödediği ve alacağın zamanaşımına uğradığı iddiasıyla iptali ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir....

    Davanın yasal dayanağı,506 sayılı kanunun 80. maddesi, 5510 sayılı Kanunun 88 ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi olup, davanın bu maddeler kapsamında çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir. 6183 sayılı Yasanın 35. maddesinde ise, “Limited şirket ortakları şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar” hükmü öngörülmüş iken, öngörülen istisnaları dışında 06.06.2008 tarihinde yürürlüğe giren...

    Ödeme emrine konu borçların ait oldukları dönemde yürürlükte olup uygulanması gereken 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 6183 sayılı Kanunun “Tahsil zamanaşımı” başlığını taşıyan 102. ve ardından gelen maddelerince, zamanaşımı süresinin beş yıl olduğu, başlangıcının da, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yıl başı olarak belirlendiği, böylece ödeme emirlerine konu borçların ilişkin olduğu dönem yönünden geçerli olan ve 6183 sayılı Yasanın 102. maddesinde yer alan beş yıllık zamanaşımı süresinin somut uyuşmazlıkta gerçekleştiği, davacı yönünden zamanaşımını kesici herhangi bir işlem ve belgeye rastlanmadığı anlaşılmakla, sonuç itibariyle mahkemenin ödeme emirlerinin iptaline ilişkin olarak vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı Kurum vekilinin ve davacı...

    "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, 506 sayılı Yasa kapsamında ölüm aylığı almakta iken, 1479 sayılı Kanun hükümleri gereğince babası üzerinden de hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığına hak kazanıldığının ve aylıkların kesilmesine dair kurum işleminin iptali ile Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiştir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince; "Davanın KABULÜ ile; Davacı tarafın, davalı kurumun dava dışı asıl borçlu Emel Turgay ile ilgili gönderdiği 07/12/2016 tarih ve 2016/2254 sıra nolu haciz ihbarnamesinden kaynaklanan borçtan dolayı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE" şeklinde karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Yerel mahkemece maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın bu yönde bozulmasını talep etmiştir. Davalı kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, kararın usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, 6183 sayılı yasanın 79. Maddesi kapsamında dava dışı 3. kişinin prim borçlarıyla ilgili olarak davalı şirkete gönderilen haciz ihbarnamesinin iptaline ilişkindir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı dava dilekçesinin reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı ... tarafından müvekkili aleyhine idari para cezası kesildiğini, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda; davanın esasını teşkil eden işlemin İmar Kanunun 40 ve 42.maddeleri ile 6183 sayılı AATUHK'nun 58.maddelerine dayandığı, uyuşmazlığa bakma görevinin İdari Yargı Mahkemelerine ait olduğu, adli mahkemelerde idari para cezasının iptali ve borçlu olmadığının tespitine ilişin menfi tespit davası açılamayacağı, keza davacı tarafından ödeme emirlerinin iptali için ......

        Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı ve davalı Bedaş arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmakta olup diğer davalı da iddiaya göre davacı abone tüketici aleyhine abone sözleşmesine aykırı davranış nedeniyle sebepsiz zenginleşen kişi olduğundan bu davada taraftır. 4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Mahkemece davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken yazılı şekilde dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir....

          Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/123 Esas sayılı dosyasına kayden açtığı dava sonucunda, devir işleminin ticaret siciline tesciline karar verildiğini, bu süreçte dava dışı Limited şirketinin borcundan dolayı hakkında haciz işlemi yapıldığını belirterek, anılan Limited Şirketi nedeniyle şahsen sorumlu tutulduğu bedelin tespiti ile şahsen sorumlu bulunmadığı ve borçlu olmadığının tespiti ile dava konusu çekleri ödemek zorunda kalması durumunda İİK 72/6 maddesi gereğince davaya ödeme kaydıyla istirdat davası olarak devamına karar verilmesini istediği davada, Mahkemece bozma sonrası; davanın kabulüne, davalı Kurum tarafından düzenlenen 2007/010909 sayılı ödeme emrine konu borç tutarı olan 16.155,93 TL borç miktarından davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir....

            Ancak 6183 sayılı yasanın 103. maddesi kapsamında zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı halinde zamanaşımı kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren başlar. Bu halde 6183 sayılı yasanın 103. maddesi kapsamında zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı araştırılmalı, zamanaşımının kesilmesi halinde, kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı süresinin başlayacağı değerlendirilmeli, zamanaşımını kesen sebeplerin olmaması halinde ise başlangıcın muacceliyet tarihine göre belirleneceği, zamanaşımını kesen nedenlerin zamanaşımı süresi içerisinde yerine getirilmesi gerektiği gözetilmelidir. 2- 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı ... adına düzenlenmiş ve anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması karşısında davacı ... yönünden dava menfi tespit davasıdır. Bu nedenle, davacı ......

              Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa'da gösterilmiştir. 6183 sayılı Yasa'nın mükerrer 35. maddesinde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 85’inci maddesi ile 2908 sayılı Dernekler Kanununun 27’nci maddesi hükümleri uyarınca; derneklerin yönetim kurulları, derneğin yürütme ve temsil organlarıdır. Bu görevlerini, kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirmelidirler. Ayrıca temsil görevinin, yönetim kurulunca üyelerden birisine veya üçüncü bir kişiye devri de mümkündür....

              UYAP Entegrasyonu