"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava, borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir. Dava konusu takip dosyalarının incelenmesinde, davacıya ödeme emri tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, zamaşımına uğrayan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava, zamanaşımına uğrayan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesi gereğince 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme gerekçesinde, ödeme emrinin davacıya 22.05.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davacının hak düşürü süre geçtikten sonra dava açtığı, bu nedenle davanın 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesi gereğince 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı belirtilmiştir....
Dava, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 6183 sayılı Yasa’nın 28/1 maddesine göre üçüncü dereceye kadar kan hısımları ile eşler ve ikinci dereceye kadar ‘bu derece dahil) sıhri (kayın)hısımları arasındaki tasarruflar bağış niteliğinde olup iptali gerektiğinden , davalı ... satış tarihinde borçlunun eşi olduğundan ve aynı yasanın 30.madde kapsamında davalı üçüncü kişinin borçlunun mali durumu ve mal kaçırma amacını bilebilecek durumda olması nedeni ile tasarrufların iptali gerekecektir. Ancak bu davalının taşınmazı ellerinden çıkarması halinde ise 6183 sayılı yasanın 31.maddesine göre davada üçüncü kişilerin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında ve o tarihteki kamu borcu miktarı ile sınırlı olarak bedelden sorumlu tutulması gerekir. Bu maddenin uygulanması için davacının talepte bulunmasına gerek olmayıp mahkemece resen dikkate alınması gerekmektedir....
Dava 6183 Sayılı Yasanın 79.maddesi gereğince açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. 5510 Yasanın 88.maddesi uyarınca kurum alacaklarının tahsilinde 6183 Sayılı Yasanın uygulanması gerektiği,aynı yasanın 101.maddesinde de bu kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesi yetkili olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı SGK tarafından dava dışı borçlunun prim borcu nedeniyle davacı idareye gönderilen haciz ihbarnamesine davacı tarafından yasal süre içerisinde cevap verilmemesi nedeniyle davacı tarafından 6183 Sayılı Yasanın 79 maddesi gereğince davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup uyuşmazlığa Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından bakılmıştır. Oysa görev hususu res'en dikkate alınarak yukarıdaki yasal düzenleme gereğince davaya iş mahkemesinde bakılmak üzere dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir....
Şti hakkında 6183 sayılı Yasa'ya göre takip yapıldığını ve müvekkiline anılan yasanın 79.maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderildiğini, ancak süresinde itiraz edilemediğini, kamu borçlusuna borçları olmadığının 6183 sayılı Yasa'nın 79.maddesi gereğince tesbitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı idare vekili, davacının haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediğinden alacağın zimmetinde sayıldığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delil ve alınan bilirkişi raporuna göre davacının dava dışı ... Petrol Ltd. Şti 02.05.2012 tarihi itibari ile cari hesap ilişkisinin sona erdiği ve cari hesabın sona erdiğinden davacının davalı kuruma borçlu olmadığının tesbitine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Alkollü İçkiler Ltd.Şti hakkında 6183 sayılı Yasa'ya göre takip yapıldığını, borçlu şirketin bilançosunda ortaklarından 81.456.628,50 TL alacaklı olarak görüldüğünden, şirketin %99.95 payına sahip davalı ...'ye anılan Yasa'nın 79.maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderildiğini, davalının itiraz ettiğinden, 6183 sayılı Yasa'nın 79/6.maddesi gereğince borçlu olduğunun tesbitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili, kamu borçlusu şirketin müvekkilinin verdiği sermaye ile kurulduğunu, daha sonra TMSF tarafından el konulduğunu, müvekkilinin şirketten 49.900,00 TL alacağı olduğunu ve ödenmediğini, borçlu şirkete borcu olmadığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
A.Ş adına düzenlendiği ancak davacıya tebliğ edildiği anlaşılmakla, 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması, yapılan bu tebliğatın ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret bulunması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilip esastan karara bağlanması gerekirken, yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....
Bu durumda yapılandırma gereğince davalı borçlunun ödeme yapıp yapmayacağının belirli olmaması karşısında davaya devam edilerek taraf delillerinin toplanması, borçlu ile davalılar arasındaki dava konusu tasarrufların 6183 sayılı Yasanın, 27, 28, 29 ve 30.maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir. 2-Somut olayda, dava konusu taşınmaz yönünden İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/90 esas ve 2014/281 K. sayılı dosyasında davalı ... adına olan kaydın mahkeme kararına istinaden üçüncü şahsa geçtiği görülmektedir....
Öte yandan, 6183 sayılı Yasanın 35.maddesine göre,(Değişik madde: 22/07/1998 - 4369/21 md.)Limited şirket ortakları (Değişik ibare: 04/06/2008 - 5766 S.K./3.mad) şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. Somut olayda, Kurumun gönderdiği 2003/13857 takip nolu ödeme emrine göre davacının %50 hisseli ortağı olduğu şirketin 2003/1,2,3,4. aylarına ait prim borcu nedeniyle toplam 9.582,62 TL amme alacağını ödemesinin istendiği, davacının 27.02.2003 tarihinde %50 hissesini devrettiği, şirketin diğer kurucu ortağının 28.08.2003 tarihinde 4958 sayılı yasa uyarınca Kurumdan yapılandırma talebinde bulunup, herhangi bir ödeme yapmadığı anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Kanun'un 103. maddesinde zamanaşımını kesen haller sayılmıştır....
Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde 3.kişi, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır.23/10/2011 tarihli haciz ihbarnamesi davacı şirkete 25/10/2011 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı şirket tarafından da haciz ihbarnamesine 7 günlük yasal sürede cevap verilmemiş olması nedeniyle 6183 Sayılı AATUHK'nun 79.maddesinde öngörülen bir yılık süre içerisinde iş bu menfi tespit davası açılmıştır. Davacının davasını ispatlaması halinde borçlu olmadığının tespitine karar verileceğinden hakkındaki haciz ihbarnamesi ve ödeme emri de bu şekilde hükümsüz kalacaktır. Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçe ile bilirkişi raporuna göre; Davacı tarafın 30.11.2011 tarihi itibari ile davalı ...'...