Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasındaki on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. 25.02.2009 tarihinde kabul edilerek 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” şeklinde ekleme yapılmıştır. Aynı Kanunun 3. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen geçici 10. madde ise “Bu Kanunun 12. maddesinin 3.fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır” kuralını getirmiştir....

    Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasındaki on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. 25.02.2009 tarihinde kabul edilerek 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” şeklinde ekleme yapılmıştır. Aynı Kanunun 3. maddesi ile 3402 Sayılı Kadastro Kanununa eklenen Geçici 10. madde ise “Bu Kanunun 12. maddesinin 3.fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır” kuralını getirmiştir....

      Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasındaki on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı temyiz etmiştir. 25.02.2009 tarihinde kabul edilerek 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” şeklinde ekleme yapılmıştır. Aynı Kanunun 3. maddesi ile 3402 Sayılı Kadastro Kanununa eklenen Geçici 10. madde ise “Bu Kanunun 12. maddesinin 3.fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır” kuralını getirmiştir....

        Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasındaki on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. 25.02.2009 tarihinde kabul edilerek 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” şeklinde ekleme yapılmıştır. Aynı Kanunun 3. maddesi ile 3402 Sayılı Kadastro Kanununa eklenen Geçici 10. madde ise “Bu Kanunun 12. maddesinin 3.fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır” kuralını getirmiştir....

          Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasındaki on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. 25.02.2009 tarihinde kabul edilerek 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” şeklinde ekleme yapılmıştır. Aynı Kanunun 3. maddesi ile 3402 Sayılı Kadastro Kanununa eklenen Geçici 10. madde ise “Bu Kanunun 12. maddesinin 3.fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır” kuralını getirmiştir....

            Mahkemece, davacının davasının reddine, davalı hale getirilen 287 ada 14 ve 93 ada 6 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarının kesinleştirme işlemlerinin olağan usûlde tamamlanması için kadastro müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından vekâlet ücretine yönelik temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 6 aylık süre içinde açılan 2/B madde uygulamasına itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1744 sayılı Kanuna göre 26/06/1980 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması ile 2007 yılında 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosu ve genel arazi kadastrosu bulunmaktadır....

              Mahallesinde bulunan 4129 m2 yüzölçümlü 360 ada 61 parsel sayılı taşınmazın tapuda çalılık niteliğiyle Hazine adına kayıtlı olduğunu, ancak, 80 yılı aşkın zamandır davacı ve ailesinin zilyedliğinde olduğunu bildirerek, tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir. Mahkemece, taşınmazın 13.10.1968 tarihinde 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahrir Kanununa göre tesbit ve 02.06.1968 tarihinde tapuya tescil edildiği, 3402 sayılı Kanunun 12/3. ve geçici 4/3. maddesinde yazılı hakdüşürücü sürelerin geçirilmiş olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 ve geçici 4/3. maddesi gereğince açılan kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali tescil davasıdır....

                Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın yüzölçümünün 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. madde uygulaması ile 17.750 metrekareden, 23.557,46 metrekareye çıkartılması neticesinde davalıların belgesiz zilyetlikten edinebileceği taşınmaz miktarından fazla taşınmaz elde ettikleri iddiasıyla kayıt miktar fazlasının tapu kaydının iptal edilerek adına tescilini talep etmiştir. Açıklanan bu haliyle dava, tapu iptal ve tescil davası niteliğinde olup, mahkemenin uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesinden kaynaklandığı yönündeki kabulünde isabet bulunmamaktadır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 2. maddesi uyarınca dava konusunun malvarlığı hakkına ilişkin olması nedeniyle görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu kuşkusuzdur....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ......, asli müdahil ...... Yönetimi, davalı birleşen dosya davacısı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 8. maddesi uyarınca, 2013 yılında yapılan kadastro sırasında ...... ilçesi, ...... köyü 170 ada 9 parsel sayılı 274,56 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, ...... niteliğiyle ...... adına tespit edilmiştir. Davacı ...... vekili dilekçesinde özetle; ...... ilçesi, ...... köyü kadastro çalışma alanı sınırları içinde bulunan 170 ada 9 parsel numaralı taşınmazın herhangi bir kullanım olmadığı halde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda hukuka aykırı olarak davalı ......

                    Köyü’nde yapılan ve 29/3/2006 - 27/4/2006 arasında ilan edilen genel arazi kadastrosu sırasında ise, davaya konu taşınmazın bulunduğu yerin, kadastro tespitinden önce orman kadastrosu yapılarak kesinleşmiş ormanların içerisinde kaldığın sebebiyle, kadastro tespit tutanağı düzenlenmeden ve Orman Kadastro Komisyonunca yeni bir orman sınırı belirleme işlemi yapılmadan kesinleşen orman tahdit sınırlarının zemine uygulanması suretiyle 177 ada 2 parsel numarası verilerek sınırlandırıldığı anlaşılmıştır. Kadastro tespit tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlara ilişkin davalara bakmak görevi, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 26/4 maddesi hükmünce kadastro mahkemesine ait olmayıp, bu tür uyuşmazlıklara bakmak görevi genel mahkemelere aittir....

                      UYAP Entegrasyonu