Mahallesi 27594 ada 1 nolu taşınmazın(eski 1817 parsel) mera olarak özel siciline kayıtlı olduğu, ancak, orman kadastro sınırları içeresinde kaldığı iddiasıyla, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan yenileme kadastro tespitinin iptali ile orman niteliği ... adına tesciline karar verilmesini istemiyle kadastro mahkemesinde dava açmıştır. Kadastro mahkemesince, Orman Yönetiminin çekişmeli taşınmazın yüzölçümünün eksik olduğu iddiası ile açtığı davanın sübuta ermemesi sebebiyle reddine, ........ Mahallesi, ....... Mevkii 1817 parsel sayılı (3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/a maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sonrasında 27594 ada 1 parsel sayılı) taşınmazın yenileme tutanağında olduğu gibi tapu maliki adına tapuya kayıt ve tesciline, çekişmeli taşınmazın orman niteliğinde olduğu iddiası ile açılan davanın ise dava şartı yokluğu nedeniyle usûlden reddiyle mahkemelerinin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı ......
Yönetimi vekili 05/10/2013 tarihli dava dilekçesi ile; dava konusu ... ilçesi, ... mahallesinde 3402 sayılı Kanun uyarınca kadastro çalışmalarının yapıldığını ve 04/09/1990 tarihinde askı ilanına çıkarılarak kesinleştiğini, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca evvelce orman kadastrosu yapılmamış yerlerde kanunda öngörülen şartlara riayet edilerek yapılan kadastro çalışmalarının orman kadastrosu sayılacağını, 3402 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmaların kesinleşmesinden sonra 33 nolu Orman Kadastro Komisyonunca davaya konu Korkuteli ilçesi, Yelten beldesinde yeniden 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve 2/B uygulaması yapılarak 3402 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmalar sonucunda kadastro çalışma alanında tespit ve tescile konu edilmeyen 10 nolu iç parselin komisyonca tekrar aynı parsel numarasıyla orman sayılmayan yer olarak sınırlandırıldığını, mükerrer kadastro işleminin yapıldığını, 3402 sayılı Kanunun 22. maddesi gereği mükerrer kadastronun hükümsüz sayılmasının gerektiğini...
Dava, 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına adına tesbiti yapılan taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmış, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir. Kadastro Mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için söz konusudur. Başka bir anlatımla; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. Maddesinin 4. Fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Hakkında tutanak düzenlenmeyen veya düzenlenmiş olup kesinleşen taşınmazlarla ilgili iddiaların (davaların) genel mahkemede görülmesi gerekir. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer. Somut olayda; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen ek 4. maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosunun 31.05.2010 - 30.06.2010 tarihleri arasında ilan edildiği, davanın ise, 3402 sayılı Yasanın 12....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ......... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmaları sırasında; ..... Köyünde bulunan 105 ada 28 parsel sayılı 37549,53 m² yüzölçümlü taşınmaz, tarla niteliği ile ......... adına tespit edilmiş, kadastro tutanağının beyanlar hanesine "taşınmazın ... kızları ..., ... ve ... kullanımında olduğu ve taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2/B madesi gereğince ......... adına orman sınırları dışına çıkarıldığı" yönünde şerh düşülmüştür. Davacı 23.06.2010 tarihli dava dilekçesinde; ..... İlçesi, .... Köyü, 105 ada, 28 parsel sayılı taşınmazın ........
Ancak 6831 sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2. maddesinin (B) bendi ve 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereği, kadastro komisyonlarınca düzenlenen kadastro ya da güncelleme tutanakları idari işlem değil kadastro işlemidir. 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4. madde çalışması yapılamayacak yerde dahi bu çalışma yapılarak kadastro tutanağı düzenlenmişse, davanın adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi ... vekili, ..., ... ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Yörede 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4. madde gereğince yapılan kadastro çalışmalarında, ... Köyü 3622 ada 2 parsel sayılı 2104,90 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile 6831 sayılı Kanunun 2/B uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu ve kullanıcısının "..." olduğu beyanlar hanesine yazılarak, Hazine adına tesbit edilmiştir....
Mülkiyet tespiti orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen orman kadastro tutanakları ile belirlenmekte ve bu tutanaklara askı suretiyle ilan süresi içinde itiraz edilmediği takdirde ilan müddeti sonunda, itiraz edildiği takdirde ise yargı yolu ile belirlenip kesinleşmektedir. İşte 3402 Sayılı Yasanın ek 4. maddesine göre yapılan kadastro, kesinleşen kadastro ile 2/B madde niteliği yani Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan yer olduğu kesinleşen yerleri kapsamaktadır. Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı kesinleşmeyen yerlerde 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesine göre kadastro çalışması yapmak 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesinde düzenlemenin amacına, lafzına ve ruhuna uygun değildir....
İşte davacı Hazine kadastro tespiti ile belediye adına tarla niteliğiyle tescil edilen 295 ada 113 sayılı parselde imar uygulaması ile 3457 ada 3,4,5,6,7,8,9,10,11, 3458 ada 1 , 3459 ada 1 sayılı parsel sayılı taşınmazların Hazine adına tescili gerektiğinden bahisle dava açmıştır. Görülüyor ki, açılan davada kadastrodan önceki bir sebebe dayanılmamış, imar uygulaması sonucu belediye adına tescil edilen taşınmazın tescilinin yolsuz olduğu ileri sürülerek bu dava açılmıştır. Öyleyse, açılan davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrasını uygulama yeri yoktur....
İşte davacı Hazine kadastro tespiti ile belediye adına tarla niteliğiyle tescil edilen 295 ada 113 sayılı parselde imar uygulaması ile oluşan 3450 ada 1, 3451 ada 1, 2, ve 3 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına tescili gerektiğinden bahisle dava açmıştır. Görülüyor ki, açılan davada kadastrodan önceki bir sebebe dayanılmamış, imar uygulaması sonucu belediye adına tescil edilen taşınmazın tescilinin yolsuz olduğu ileri sürülerek bu dava açılmıştır. Öyleyse, açılan davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrasının uygulama yeri yoktur....
İşte davacı Hazine kadastro tespiti ile belediye adına tarla niteliğiyle tescil edilen 295 ada 113 sayılı parselde imar uygulaması ile oluşan 2020 ada 1, 2037 ada 3 ve 2042 ada 2 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına tescili gerektiğinden bahisle dava açmıştır. Görülüyor ki, açılan davada kadastrodan önceki bir sebebe dayanılmamış, imar uygulaması sonucu belediye adına tescil edilen taşınmazın tescilinin yolsuz olduğu ileri sürülerek bu dava açılmıştır. Öyleyse, açılan davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrasının uygulama yeri yoktur....