Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İl Mera Komisyonunca dava konusu taşınmaz hakkında tahdit,tespit ve tahsis ile askı ilanı yapıldıktan sonra Temmuz 2006 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümleri uyarınca Ilıkaynak Köyü’nde kadastro çalışmalarına fiilen başlanmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26/D-son fıkrasında; “Kadastro Mahkemesinin yetkisi her taşınmaz hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar” denilmiştir. Somut olayda ise, taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmemiştir. Hakkında kadastro tutanağı düzenlenmeyen bir uyuşmazlık hakkında Kadastro Mahkemesinin görevli olduğu söylenemez. Kadastrodan önce açılan eldeki davanın kadastro tespitlerine itiraz niteliğinde değil, İl Mera Komisyonunun yaptığı çalışmalara ve tahsise itiraz niteliğinde olduğunun da kabulü gerekmektedir. Saptanan bu olgu karşısında davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmüş olmasında kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır....

    Ne var ki, 4342 sayılı Mera Kanununun 13/6.fıkrasında; “Komisyon kararlarına karşı 30 günlük askı ilan süresi ve tebligatı gerektiren hallerde tebliğden itibaren 30 günlük süre içinde Asliye Hukuk Mahkemesine, kadastro yapılan yerlerde ise, Kadastro Mahkemesine dava açılabilir” hükmüne yer verilmiştir. Az yukarıda da açıklandığı gibi, İl Mera Komisyonunun çalışmalarına başladığı tarihten önce taşınmazın bulunduğu köyde kadastro çalışmaları yapılmadığı gibi İl Mera Komisyonunun çalışmalarına başladığı sırada da herhangi bir kadastro çalışması söz konusu değildir. İl Mera Komisyonunca dava konusu taşınmaz hakkında tahdit,tespit ve tahsis ile askı ilanı yapıldıktan sonra Temmuz 2006 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümleri uyarınca Ilıkaynak Köyü’nde kadastro çalışmalarına fiilen başlanmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26/D-son fıkrasında; “Kadastro Mahkemesinin yetkisi her taşınmaz hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar” denilmiştir....

      Kadastro mahkemesince 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığı kaldı ki askı ilanı hukuka uygun olarak yapılmamış olsa dahi usulüne uygun ilan yapılmadan kadastro tutanaklarının kesinleşmeyeceği, bu hususun gerek 6831 sayılı Kanunun 7 ve devamı maddelerinde gerekse 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4 ve devamı maddelerinde belirtildiği, usulüne uygun olarak yapılan bir askı ilanının olmaması durumunda kadastro çalışmalarının usulüne uygun olarak tamamlandığından söz edilemeyeceği anlaşılacağından ve 3402 sayılı Kadastro Kanunun 26. maddesinin son bendine göre kadastro mahkemesinin yetkisinin her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başladığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Sıfatıyla) _K A R A R_ Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğinde olup kararda Kadastro Mahkemesince verilmiş bulunduğundan, (3402 Sayılı Kanununun geçici madde 1/2 hükmünce), Uyuşmazlığın bu niteliğine göre hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleme görevi Dairemize değil Yüksek 16.Hukuk Dairesine aittir. Ne var ki; anılan Dairece de görevsizlik kararı verildiğinden ortaya çıkan görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yüksek Birinci Başkanlığa sunulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, görev sorunu giderilmek üzere dosyanın Yüksek Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilmesine, 25.01.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Yörede 2014 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 8. maddesi kapsamında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, ... köyü 169 ada 7 parsel sayılı taşınmaz, belgesizden ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak, 2.377,27 m² yüzölçümüyle ve zeytin bahçesi vasfıyla davalı adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine vekili taşınmazın çalılık ve fundalıktan açma bir yer olup Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunduğunu, davalının taşınmazda zilyetliğinin oluşmadığını ileri sürerek dava açmıştır....

            Ancak, kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden, tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalarla sınırlıdır. Başka bir anlatımla, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Hakkında tutanak düzenlenmeyen veya düzenlenmiş olup kesinleşen taşınmazlarla ilgili iddiaların genel mahkemede görülmesi gerekir. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer. Görev hususu, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi de zorunludur....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davadan dolayı yerel mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R 1) Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen ek-4. madde gereğince kullanım kadastrosu yapılıp yapılmadığı kadastro müdürlüğünden sorularak, yapılmış ise buna ilişkin belgelerin, kadastro tutanağı ve ilân tutanağının, 2) Yapılmış ise, güncelleme çalışmalarına ilişkin tüm belgeler ile askı mazbatasının getirtilmesi, Ayrıca, dava dosyasının 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K.'nun 433/3. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğine uygun olarak tarih ve işlem sırasına göre düzenlenip, dizi pusulasına bağlandıktan sonra gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ: Değinilen eksiklikler giderilmek üzere, dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine 24/01/2013 günü oy birliği ile karar verildi....

                Orman Yönetimi vekili 29.03.2011 tarihli dava dilekçesi ile, .... köyü ilk orman tahdidinin 1941 yılında yapılarak kesinleştiğini, 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması ve 1992 yılında 3302 sayılı Kanuna göre çalışmalar yapıldığını, bu çalışmalar sırasında dava konusu parsellerin tamamının kesinleşmiş orman tahdit sınırları içerisinde kaldığını, (3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/A maddesi uyarınca yapılan) kadastro çalışmalarında dava konusu 241 ada 1, 2, 3, 4, 5 parsellerin davalılar adına tespit edildiğini belirterek, tespitin iptaliyle taşınmaz kesinleşmiş orman tahdit sınırları içerisinde kaldığından orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş; 25/03/2014 tarihli oturumda davalarının hem mülkiyet hem de 22/a çalışmalarına yönelik olduğunu beyan etmiştir....

                  tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... 07.07.2010 tarihli dava dilekçesinde; ... köyünde 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu ve 2/B uygulamalarının 29/12/ 2008 tarihinde ilân edilerek kesinleştiğini, bu yerde 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen Ek 4. madde gereğince yapılan çalışmaların 07/06/2010 tarihinde ilân edildiğini, çekişmeli 1304 parselin askı ilân cetvelinde isim hanesi boş bırakılarak ilâna çıktığını, 1975 yılında yapılan tapulama çalışmalarına ait ilân cetvelinde ise, ... oğlu ... adına tespit gördüğünü, oysa bu yerin eylemli orman olduğunu ileri sürerek, tespitin iptali ile eylemli orman niteliğinde adına tescili istemiyle kadastro mahkemesinde dava açmıştır. Kadastro mahkemesince, ......

                    Taşınmazların bulunduğu yörede tapulama çalışmaları 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre 1978 yılında yapılıp tamamlanarak 30 günlük ilan sonucunda 28/06/1978 tarihinde kesinleşmiş, davalı parsellerin bulunduğu kısım tapulama harici bırakılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 8. maddesine göre 2015 yılında yapılan arazi kadastrosu çalışmaları 06/11/2015- 07/12/2015 tarihleri arasında ilan edilmiş, yasal süre içinde itiraz edildiği için dava konusu 101 ada 20, 27, 46 ve 51 nolu parseller yönünden kesinleşmemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu