Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Her ne kadar davacı tarafça eldeki davanın istirdat davası niteliğinde olmadığı, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince açıldığı ileri sürülmüş ise de; yerleşik Yargıtay uygulaması gereğince, istirdat davasının koşullarının oluştuğu durumlarda davaların sebepsiz zenginleşme davası olarak nitelendirilmesi doğru görülmemekte ve davaya istirdat davası olarak bakılması gerektiği kabul edilmektedir. (Yargıtay 19....

    Çek iptali davaları, özelliği itibari ile hasımsız açılan davalardan olup, yapılan yargılama sırasında çek hamilinin ortaya çıkması durumunda, çek iptali davasını açan davacıya, mevcut çek hamiline karşı çek istirdadı davası açması konusunda süre verilmeli, istirdat davasının açılması halinde, çek iptali davasının konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığı, istirdat davası açılmaması halinde ise çek iptali davasının reddi yönünde hüküm kurulmalıdır. Nitekim TTK sistematiği ve 11. Hukuk Dairesi yerleşik uygulaması da bu yöndedir. (11. Hukuk Dairesi 01/06/2016 tarih, 2015/11485 esas ve 2016/6033 karar sayılı ilamı) Somut olayda, davaya konu çeki elinde bulunduran mahkememize dilekçe sunmuş olup, bu hususta davacı tarafa istirdat davası açması hususunda kesin süre verilmiştir. Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dilekçe ile Antalya ......

      Mahkemece; ara karar gereğince dava konusu çekler üzerine ödeme yasağı konulduğu, davacı vekiline istirdat davası açması için süre verildiği ve ... 2 Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/591 Esas sayısı ile menfi tespit ve istirdat davası açıldığı, 6102 sayılı kanunun 759. maddesine göre çeklerin zayi olmadığı, ... nezdinde bulunduğu ve davacı vekili tarafından ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde menfi tespit ve istirdat davası açıldığından sübut bulmayan davanın reddine, çekler üzerindeki ödeme yasağının devamına karar verilmiştir. Kararı asli müdahil vekili temyiz etmiştir....

        Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” düzenlemesini içermekte olup, bu madde hükmünde de menfi tespit ve istirdat davaları özel olarak düzenlenmiştir. Davalı-alacaklı tarafından var olduğu savunulan bir hukukî ilişkinin var olmadığının tespiti için davacı-borçlu tarafından açılan davaya, menfi tespit davası denilmektedir. Borçlu, icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilir. Borçlu açtığı davada, maddi hukuk temelli çeşitli nedenlere dayanarak borçlu olmadığının tespitini isteyebilir. 6036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 3. Maddesi; ”Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır....

        Asliye Ticaret Mahkemesi'nde dava açılmamış sayılmasına karar verilmesiyle birlikte, davacının zamanaşımı süresinin dolduğunu, İstirdat davası için öngörülen 1 ve 10 yıllık hak düşürücü sürelerin geçtiğini, sürenin tespiti için 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini, menfi tespit ve istirdat davası olarak açılan işbu davanın bir yıl içinde açılmış olması gerektiğini, sürenin paranın ödenmesiyle işlemeye başlayacağını ve bir yıl sonra sona ereceğini, ödeme tarihinin 02.10.2007 olduğunu, davacı hazinenin mirasçılık sıfatını kazandığı tarihin 12.03.2015', işbu davanın açıldığı tarihin 05/11/2018 olduğunu ve bu tarih itibariyle davanın 1 yıllık süre içinde açılmadığını, Menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığını, icra takibinin ölü kişiye karşı yapıldığını, takibin davacıya yöneltilmediğini ve 2008 yılında işlemden kaldırıldığını; mirasbırakan ... 05.06.2007 tarihinde öldüğünü, icra takibinin ise ölümünden sonra 02.07.2007 tarihinde...

          Asliye Ticaret Mahkemesi'nde dava açılmamış sayılmasına karar verilmesiyle birlikte, davacının zamanaşımı süresinin dolduğunu, İstirdat davası için öngörülen 1 ve 10 yıllık hak düşürücü sürelerin geçtiğini, sürenin tespiti için 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini, menfi tespit ve istirdat davası olarak açılan işbu davanın bir yıl içinde açılmış olması gerektiğini, sürenin paranın ödenmesiyle işlemeye başlayacağını ve bir yıl sonra sona ereceğini, ödeme tarihinin 02.10.2007 olduğunu, davacı hazinenin mirasçılık sıfatını kazandığı tarihin 12.03.2015', işbu davanın açıldığı tarihin 05/11/2018 olduğunu ve bu tarih itibariyle davanın 1 yıllık süre içinde açılmadığını, Menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığını, icra takibinin ölü kişiye karşı yapıldığını, takibin davacıya yöneltilmediğini ve 2008 yılında işlemden kaldırıldığını; mirasbırakan Araksi Nevar Hüneryan 05.06.2007 tarihinde öldüğünü, icra takibinin ise ölümünden sonra...

          No: ... ... ..." adresinde ikamet eden .... şubesine ibraz edildiğini ve çek bedelinin 22/06/2020 tarihinde ödendiğine ilişkin cevap verildiği anlaşılmakla, mahkememizce davacı tarafa çeki ibraz edenlere karşı istirdat davası açmak üzere süre verildiğine ilişkin muhtıra tebliğ edilmiş, davacı tarafa verilen kesin süre içerisinde dava açıldığına dair belge ibraz edilmemiş olmakla; açılan davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur....

            Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” düzenlemesini içermekte olup, bu madde hükmünde de menfi tespit ve istirdat davaları özel olarak düzenlenmiştir. Davalı-alacaklı tarafından var olduğu savunulan bir hukukî ilişkinin var olmadığının tespiti için davacı-borçlu tarafından açılan davaya, menfi tespit davası denilmektedir. Borçlu, icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilir. Borçlu açtığı davada, maddi hukuk temelli çeşitli nedenlere dayanarak borçlu olmadığının tespitini isteyebilir. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 3. Maddesi; ”Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır....

            Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından mahkememizde açılan zayi nedeniyle iptal davasına konu çeklerin ibraz edilmiş olması ve çek hamillerine karşı da istirdat davası açıldığı dikkate alınarak konusu kalmayan dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ödeme yasağının kaldırılması talebinin ise TTK 763.maddesinin mefhumu muhalifinden (Yargıtay 11 HD 2016/9910 E., 2018/2361 K. sayılı ilamı) istirdat davasına bakan mahkemelerce değerlendirilmesine karar vermek gerekmiş, netice itibari ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

              Kıymetli evrakın iptali davaları, özelliği itibari ile hasımsız açılan davalardan olup, yapılan yargılama sırasında hamilin ortaya çıkması durumunda, davacıya, mevcut hamile karşı istirdat davası açması konusunda süre verilmeli, istirdat davasının açılması halinde, iptal davasının konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına, açılmaması halinde ise iptal davasının reddi yönünde hüküm kurulmalıdır(Yargıtay 11. HD'nin 01.06.2016 tarih, 2015/11485 E, 2016/6033 K sayılı ilamı). Davacı vekili tarafından dava konusu edilen çekin verildiği beyan edilen ... A.Ş. ... Şubesine yazılan müzekkere cevabında, bahse konu çekin 31/12/2020 tarihinde ibraz edildiği bildirildiğinden, davacı vekiline çeki ibraz edene karşı istirdat davası açması ve Mahkememize bildirmesi için 25/05/2023 tarihli celsede bir ay kesin süre verildiği, kesin süreye rağmen davacı vekili tarafından istirdat davası açıldığına dair herhangi bir beyan sunulmadığı anlaşılmıştır....

                UYAP Entegrasyonu