davalı tarafın temerrüde düşürülmüş olması nedeniyle 30.000,00 TL'nin dava tarihinden 54.536,21 TL'nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine dair terditli olarak açılmış iş bu davanın bedelin iadesi talebi yönünden kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir." gerekçesiyle; "1- Terditli olarak açılmış iş bu davanın bedelin iadesi talebi yönünden kabulü ile; 2- 84.536,21 TL nin 30.000,00 TL sinin dava tarihinden, 54.536,21 TL sinin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine," şeklinde karar verilmiştir....
Serisi Devlet Ormanları sınırları içinde kaldığından kadastro tespitine itiraz ederek dava açıldığını ve dava sonucunda taşınmazların orman olduğuna dair hüküm verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davacının da başvurması gereken yolun tespite itiraz davası açmak olduğundan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince tazminat davasının şartları oluşmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak değerlendirilemeyeceği bu sebeplerle davanın reddini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri 1....
Dava; TMK' nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. TMK'nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan dolayı açılacak davalar için kanunda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Ancak, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” şeklindeki kanuni düzenlemenin bir gereği olarak uygulama ve öğretide kanunen özel bir zamanaşımı süresi öngörülmeyen alacak veya tazminat davaları 10 yıllık genel zamanaşımına tâbi tutulmuştur....
Hukuk Dairesi tarafından temyiz inceleme görevinin Dairemize ait olduğu gerekçesiyle gönderilen dava dosyası üzerinde, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ile tescil, bunun mümkün olmaması halinde TMK'nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemiyle açılmış ise de yargılama sırasında davacılar vekilinin dosya arasına sunduğu dilekçeler ile 14.04.2021 tarihli duruşmada davanın tazminat davasına dönüştüğünü, bu nedenle Mahkemece tazminat istemi yönüyle karar verilmesini talep ettiklerine ilişkin beyanından, davanın TMK'nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 18.01.2024 tarihli ve 2024/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 5. Hukuk Dairesine aittir....
-b-... maddesi uyarınca kaldırılmasına, Taraflar arasındaki 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca istenen bedelsiz iade ve TMK'nın 1007. maddesi uyarınca istenen tazminat istemlerinin yeniden esasına ilişkin olarak; Davacının 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca talep ettiği bedelsiz iade ve TMK'nın 1007. maddesi uyarınca talep ettiği tazminat davalarının reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir Dava terditli olarak açılmış olup; asıl talep, 6292 sayılı Kanunun 7. madesi gereğince taşınmazın bedelsiz iadesi; terditli talep ise asıl talebin kabul edilmemesi halinde 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. Dosya içeriği ve daha önce dairemizce incelenen ... Kadastro Mahkemesinin 2004/... E. - 2005/......
Somut olayda davacılar dava dilekçesinde kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan taşınmaz bölümünün adlarına tescili, olmadığı takdirde emek ve masraf sarf ederek tarım arazisi haline getirdiklerini iddia ettikleri çekişmeli taşınmaz bölümü için yapılan emek ve masrafların karşılığı olarak tazminat istemiyle terditli olarak talepte bulunmuşlardır. Esasen yerel mahkemede davanın tescil olmadığı takdirde tazminat istemli olarak açıldığını gerekçeli kararında belirtmiştir. Buna rağmen hükmün gerekçesi incelendiğinde davacının tescil talebine ilişkin olarak gerekçe gösterilmesine karşılık davacının tazminat isteminin neden kabul ya da reddedildiğine dair herhangi bir gerekçe sevk edilmemiştir. Bir başka deyişle mahkemece davacıların tazminat istemini de kapsar şekilde açık bir gerekçe gösterilmemiştir....
Bu kişiler tarafından ise 13.09.1995 tarihinde Kartal Belediyesi aleyhine dava konusu taşınmaza ilişkin olarak kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminat davası açılmış ve Kartal 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.11.1996 tarih 1995/672-1996/713 E.K. sayılı kararı ile 2.569.000.000.-TL'nin faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı ... lehine terkinine (yol olarak) karar verilmiş, verilen karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 23.09.1997 tarih 9649-13465 sayılı kararı ile onanmış ve karar düzeltme talebi olmadığından 14.05.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Temyize konu eldeki dosyanın davacısı ... ise taşınmazın 13/16 hissesini kararın kesinleşmesinden önce 06.02.2007 tarihinde, 3/16 hissesini de kararın kesinleşmesinden sonra 31.07.2007 tarihinde davalı gerçek kişilerden satın almıştır. Akabinde kesinleşen mahkeme kararının tapuda infazı 25.12.2007 tarihinde yapılmış ve taşınmaz hükmen yola terk edilmiştir....
Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi. 3....
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, davacının isteği tapu iptali ve tescil ile 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat isteği olduğuna ve davacı tarafından idari bir işlem veya eylemin iptaline yönelik açılmış bir dava bulunmadığına göre, davaya bakma görevi her iki istek yönünden de adli yargıya aittir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/11/2009 gün ve 2009/4-383 - 2009/517 sayılı kararı da, TMK’nın 1007. maddesi kapsamındaki davaların adli yargı yerinde görülmesi gerektiği yolundadır. Bu itibarla yerel mahkemece, bu tür davalara adli yargıda bakılması gerektiği gözetilerek, işin esasına girilip taraf delilleri toplanıp hasıl olacak sonuca uygun hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, davacının isteği tapu iptal ve tescil ve 4721 sayılı TMK'nun 1007. maddesine dayalı tazminat isteği olduğuna ve davacı tarafından idari bir işlem veya eylemin iptaline yönelik açılmış bir dava bulunmadığına göre, davaya bakma görevi her iki istek yönünden de adli yargıya aittir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/11/2009 gün ve 2009/4-383-2009/517 sayılı kararı da TMK’nun 1007.maddesi kapsamındaki davaların adli yargı yerinde görülmesi gerektiği yolundadır. Bu itibarla yerel mahkemece, bu tür davalara adli yargıda bakılması gerektiği gözetilerek, işin esasına girilip taraf delilleri toplanıp hasıl olacak sonuca uygun hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi, usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....