Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu kişiler tarafından ise 13.09.1995 tarihinde Kartal Belediyesi aleyhine dava konusu taşınmaza ilişkin olarak kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminat davası açılmış ve Kartal 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.11.1996 tarih 1995/672-1996/713 E.K. sayılı kararı ile 2.569.000.000.-TL'nin faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı ... lehine terkinine (yol olarak) karar verilmiş, verilen karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 23.09.1997 tarih 9649-13465 sayılı kararı ile onanmış ve karar düzeltme talebi olmadığından 14.05.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Temyize konu eldeki dosyanın davacısı ... ise taşınmazın 13/16 hissesini kararın kesinleşmesinden önce 06.02.2007 tarihinde, 3/16 hissesini de kararın kesinleşmesinden sonra 31.07.2007 tarihinde davalı gerçek kişilerden satın almıştır. Akabinde kesinleşen mahkeme kararının tapuda infazı 25.12.2007 tarihinde yapılmış ve taşınmaz hükmen yola terk edilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava terditli olarak açılmış olup daha sonra taşınmazı davalıya satan kişiye karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat talebine dönüştürülmüş olmakla, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun Geçici 14. maddesi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 2015/8 sayılı iş bölümü kararı uyarınca temyiz inceleme görevinin Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait bulunması nedeniyle görevli Dairenin belirlenmesi bakımından dosyanın, 6644 sayılı Kanunla değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60/2 maddesi uyarınca Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 22.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi....

      Kadastro Mahkemesinin zaman bakımından görevini düzenleyen 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26/B maddesi uyarınca, kadastro mahkemeleri, askı ilân süresi içinde ve kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak açılan kadastro tespitine itiraz davalarını inceleyip karara bağlamakla görevlidir. Yapılan açıklama kapsamında somut olayda; davacının dava dilekçesinde terditli talebinin bulunduğu, davacının mülkiyet iddiasına dayalı tapu iptali ve tescile yönelik ilk talebinin Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanında, terditli olarak ve ikinci kademede ileri sürdüğü talebinin ise Kadastro Mahkemesi görev alanında kaldığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca mahkemece davacının tapu iptal ve tescil talebi yönünden davanın tefriki ile istemin Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanında olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi ve 2/B kapsamına alınmasına ilişkin istemin ise yargılama sonucuna göre eldeki dava yönünden karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır....

      sırasında maliklere Koyunlar ve Varsak köylerinden toplam 3.931.926 m² yer verilmek suretiyle kök tapunun yüzölçümünden 2.093.926 m² daha fazla yer aldıkları anlaşıldığından, bu itibarla, TMK’un 1007. maddesi koşulları oluşmadığından hazine adına tescil edilmiş olan ... 229 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak yazılı gerekçe ile tazminat isteminin reddine karar verilmesinde sonuç itibariyle bir isabetsizlik görülmemiştir....

        KARŞI OY YAZISI Davacı seçimlik hakkını başlangıçta kullanmamış davasını terditli olarak açmıştır. Bu bakımdan semen indirimine karar veren yerel mahkemece talebin reddedilen kısmı yönünden davalılar lehine vekalet ücreti takdirinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak dava tüketici mahkemesinde harç yatırılmadan açılmış ve bu mahkemenin görevsizlik kararıyla dava dosyası ticaret mahkemesine intikal ettikten sonra harç tamamlatılmamıştır. Bu itibarla harçlandırılmayan dava kısmının reddi nedeniyle vekalet ücreti verilmesi doğru olmamıştır. Saygıdeğer çoğunluğun görüşüne bu farklı gerekçeyle katılıyorum. 12.04.2016...

          Kadastro Mahkemesinin 05/06/2003 gün ve 2002/146 Esas– 2003/76 sayılı kararı ile 2521 ada 5 sayılı parselin tamamının orman tahdidi içine alınmasına ve parselin orman olarak Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş ve bu karar Yargıtay denetiminden geçerek 09/02/2004 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; eldeki dava 30.000,00-TL tazminat isteği ile açılmış ve niteliği itibariyle nisbi harca tabi olmasına rağmen, davacılar vekili tarafından 24,30 TL maktu harç yatırılmıştır. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü yer almaktadır....

            Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/128 esas, 2004/605 karar sayılı kararının infazının 28/10/2010 tarihinde gerçekleştiğinden ve davacının bu yargılamanın giderlerini ve vekalet ücretini Zonguldak Muhasebe Müdürlüğüne 16/12/2005 ve 24/01/2006 tarihinde ödediğinden zamanaşımı nedeniyle işbu davanın görülemeyeceğini, davacının taşınmazı 20/01/1998 tarihinde tapu üzerine konulan 11/12/1996 tarihli orman takyit şerhini bilerek ve görerek satın aldığını 2/B kapsamına giren tapusunun iptal edilebileceğini bilerek satın aldığından iyi niyet iddiası ile tazminat talebinde bulunamayacığını taşınmazın evveliyatı incelendiğinde orman toprağı olarak Devlet ormanı vasfıyla Maliye Hazinesi adına kayıtlıyken yeşil alan ve park olarak korumak ve kullanmak üzere Dilovası Belediyesine devredildiğini 20/01/1998 tarih ve 339 yevmiye nolu resmi senette de bu hususun açıkça ifade edildiğini, bu nedenlerle davacının tazminat istemesinin hukuken mümkün olmadığını, durumunu bilerek satın aldığı taşınmazın tapu kaydının...

            Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza arsa olarak değer biçen rapor usul ve esas yönünden incelenerek Yargıtay denetiminden geçtiği gibi davalı ... arsa olarak değer biçen rapora ve ıslah dilekçesine itiraz etmediği, bu husustan temyize gelmediği hâlde, lehimize oluşan usulî kazanılmış hak ihlal edilerek dava konusu taşınmazın arazi olarak kabulünün doğru olmadığını, birleştirilen ek dava tarihine göre inceleme ve terditli hesaplama yapılmadığını, gerçek zararın düşük tespit edildiğini, vekâlet ücretinin de fazla hesaplandığını ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur. 2....

              Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili 23/03/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerin kök murisi olan ..... adına kayıtlı olan taşınmaz tapulama tutanağına “taşınmazın teşrini sani 1309 tarih ve 5 sıra nosu ile, ....... adına kayıtlı iken tahminen 1320 tarihlerinde dul olarak öldüğü, mirasçı olarak tek kızı ...... terk ettiği, ..... de 1928 tarihinde dul olarak ölümü ile mirasçı olarak ...... bıraktığı mirasçıların bu taşınmazı bedeli karşılığında 1941 yılında..... terk ettikleri” belirtilerek.... adına tespit ve tescil edildiğini ancak sundukları veraset ilamından da görüleceği üzere tapu maliki ......adına mirasçısı olmadığı buna rağmen kadastro tespitinin hatalı olarak yapıldığı, davalarının 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesine göre 10 yıl içinde açılan tahdit ve tespite itiraz davası olmadığını ancak HGK kararında belirtildiği gibi davanın temelde hata ve hile sebebine dayandığı, bu sebeple 10 yıllık süreye tabi...

                Bilindiği üzere; davacı, davasında birden fazla talepte bulunuyor ve fakat asıl talebi kabul edilmediği takdirde yardımcı talebi hakkında karar verilmesini istiyorsa terditli veya kademeli dava söz konusudur. Burada birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş birden çok dava bulunmamaktadır. Terditli davadan davalıya karşı ileri sürülen birden fazla talep arasında bir aslilik-ferilik ilişkisi mevcut bulunmaktadır. Terditli davada, mahkeme öncelikle asıl talebi inceleyecek ve bir kanaate varacaktır. Mahkeme, asıl talebin esastan reddi gerektiği konusunda bir kanaate varmadan, fer’i talebi incelemeye başlayamaz ve hükme bağlayamaz. Görüldüğü gibi burada birbirinden bağımsız iki ayrı talep bulunmamaktadır. Ancak, asıl talep kabul edilmediği takdirde fer’i talep konusunda bir karar verilebilecek tek dava mevcuttur. Terditli açılan davaların niteliği gereği ancak isteklerden biri hakkında hüküm kurulabilmekte olup, tek vekâlet ücreti takdir edilir....

                UYAP Entegrasyonu