Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili 23/03/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerin kök murisi olan ..... adına kayıtlı olan taşınmaz tapulama tutanağına “taşınmazın teşrini sani 1309 tarih ve 5 sıra nosu ile, ....... adına kayıtlı iken tahminen 1320 tarihlerinde dul olarak öldüğü, mirasçı olarak tek kızı ...... terk ettiği, ..... de 1928 tarihinde dul olarak ölümü ile mirasçı olarak ...... bıraktığı mirasçıların bu taşınmazı bedeli karşılığında 1941 yılında..... terk ettikleri” belirtilerek.... adına tespit ve tescil edildiğini ancak sundukları veraset ilamından da görüleceği üzere tapu maliki ......adına mirasçısı olmadığı buna rağmen kadastro tespitinin hatalı olarak yapıldığı, davalarının 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesine göre 10 yıl içinde açılan tahdit ve tespite itiraz davası olmadığını ancak HGK kararında belirtildiği gibi davanın temelde hata ve hile sebebine dayandığı, bu sebeple 10 yıllık süreye tabi...
Hukuk Dairesinin 17.02.1999 tarihinde onandığı ve tavzih kararına 02.04.1999 tarihinde kesinleşme şerhinin verildiği,bu karara göre 267.000 m² Maliye Hazinesi adına tapuya tescil edildiği son olarak 156 ada 2026, 2027, 2028 parsel olarak ifraz gördüğü, 16.000 m² ise davacılar adına tescil edildiği, davacıların eldeki davayı 07.12.2015 tarihinde açtıkları anlaşılmıştır. TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK 125. md. (eski 146.md.) göre 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir....
Davacı ... ve arkadaşları, 1961 tarih 15 ve 16 numaralı tapu kayıtları ve miras yoluyla gelen hakka dayanarak, tapu iptali ve adlarına tescili ve terditli olarak tazminat istemiyle 07.06.2013 tarihinde dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere ve kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunduğuna göre, davacılar vekilinin tapu iptali ve tescil talebi hakkında verilen karara yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki; davacılar, tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı takdirde tazminat isteminde bulunarak terditli dava açmış olup, davacıların tapu iptali ve tescil talebi reddedildiğine göre, tazminat istemlerinin değerlendirilmesi gerekir....
3116 sayılı yasa kapsamında yapılan orman tahdidi ile orman sınırları içersine alındığı, 1952 yılında makiye tefrik edildiği ve 1976 yılında da orman sayılmayan makilik olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, dava konusu taşınmazın içerisinde bulunduğu alan Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olmakla beraber, öncesinin Devlet ormanı olması nedeniyle, tespite itiraz davasının reddi ile yüzölçümü düzeltilerek taşınmazın fazlasının Hazine adına tesciline karar verildiği ve söz konusu kararın 01.07.2008 tarihinde kesinleşmesinden sonra 17.03.2015 tarihinde TMK'nun 1007. maddesine dayalı olarak tazminat istemli iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır....
Hukuk Mahkemesinin 02.11.1994 gün ve 1994/38-443 sayılı karar ile tapu kaydının iptaline karar verildiği gerekçesiyle mülkiyete ve tazminata ilişkin açılan davaların reddine karar verilmiş ise de, taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı nazara alınmadan hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; davacı tarafından açılan dava, dava konusu 102 ada 1 parselin Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nin 02.11.1994 gün ve 1994/38-443 sayılı kararı ile tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle tesciline karar verildiği, ancak hâlen tapu sicilinde infazının yapılmadığı belirtilerek yeniden adına tescili, aksi takdirde Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı devletin hukukî sorumluluğundan kaynaklı tazminat istemli olarak terditli dava açmıştır....
Yine terditli (kademeli) davalarda (6100 sayılı HMK 111. md), davacı aynı davalıya karşı aralarında hukuki veya ekonomik bağlantı bulunan birden fazla talebini aralarında aslilik ve fer'ilik ilişkisi kurarak aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Terditli davalardaki taleplerden biri asıl taleptir; ikincisi fer'i taleptir. Davacı, ilk önce asıl talep hakkında karar verilmesini ister, yardımcı talebini ise asıl talebin reddedilmesi ihtimali için yapar. Mahkeme de, davacının asıl talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer'i talebi inceleyemez ve karara bağlayamaz. Somut olayda, davacı vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların davacıya ait olduğunun tespitini, mümkün olmadığı takdirde vekil edeni tarafından yapılan kısımlara yönelik tazminat talebinde bulunmuştur. Davacının, muhdesatın tespiti talebi yanında (sebepsiz zenginleşmeye dayalı) alacak talebi de mevcuttur. Ancak, mahkemece alacak istemi yönünden bir inceleme yapılmamıştır....
Büyükşehir Belediye Başkanlığından 6098 sayılı Borçlar Kanununun 214. ve devamı maddelerinde düzenlenen zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanarak tazminat talep etmiştir. Davacı dava dilekçesinde ... ve Orman Yönetimini taraf olarak göstermemiş, haklarında usûlüne uygun bir dava açmamış, TMK'nın 1007. maddesi uyarınca bir tazminat talep etmemiştir. ... ve Orman Yönetimi yargılama sürecinde mahkemenin talebi üzerine davaya dahil edilmişlerse de, dava dilekçesinde taraf olarak gösterilen ......
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Dava, tapuda kayıtlı taşınmaz bölümleri yönünden tapu iptali ve tescil, yol olarak tescil harici bırakılan taşınmaz bölümleri yönünden ise tescil istemiyle açılmış iken yargılama sırasında sunulan ıslah dilekçesiyle terditli olarak sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat isteminde bulunulmuştur. Mahkemenin önceki tarihli hükmü Dairemizce esasa girilmeden taraf teşkili noksanlığından bozulmuş olup, mahkemece usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacının tazminat isteminin kabulüne karar verildiğine ve tarafların temyiz istemi de hükmedilen tazminata yönelik olduğuna göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 30.01.2019 tarih ve 1 sayılı kararı ve önceki tarihli kararları ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'ne ait bulunmaktadır....
DAVA: TMK'nın 1007. Maddesi uyarınca tazmini talebine ilişkindir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dosya kapsamından, dava konusu Kırklareli İli, Lüleburgaz İlçesi, Evrensekiz Kırcaali Mah....
Yine, dava dilekçesinde terditli olarak TMK 1007 maddesi gereğince talepte bulunulmasına rağmen bu talep hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmediği görülmüştür. 6100 sayılı HMK'nun 297/2 maddesinde; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. İlk derece mahkemesi, kamu düzenine ilişkin ve yasanın emredici hükmüne aykırı olarak davacının 102 ada 1 parsel hakkındaki talebine yönelik ve terditli olarak TMK 1007 maddesine dayalı tazminat talebi hakkında bir karar verilmediği, bunun açıkça kanuna aykırı olduğu, bu nedenle davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....