Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

a devrettiğini, davacının ortaklık anlayışını ortadan kaldıran, bireysel çıkarlara yönelen ve güven ilişkisinin tamamen ortadan kalktığı bir ortam içerisinde kaldığını, gerek davacının ve gerekse şirketin haklarının yargılama süresince korunması amacıyla, şirket malvarlığı değerlerini azaltan işlemler, borçlanmalar yapılmaması için gerekli tedbirlerin alınmasını, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin ve kar payının hesaplanmasını, karar aşamasında ayrılma akçesinin muaccel olup olmadığının tespitini açıklanan nedenlerle teminatsız olarak TTK 638/2 gereğince karar kesinleşene kadar şirket mal varlığını azaltıcı ve şirketi borçlandırıcı işlemlerin yasaklanması, hatta gerekir ise şirkete kayyım atanarak şirket yönetiminin kayyım denetiminde yapılması hususunda tedbire hükmedilmesini, davacının şirket ortaklığından çıkmasına, çıkma payı ve kar payı alacağının hesaplanarak tahsiline; bu mümkün olmadığı takdirde şirketin fesih ve tasfiyesini karar verilmesini dava ve...

    ın tek başına şirket kasasından harcama yaparak, zorunlu ve gerekli olmadığı halde 100.000,00 TL değerinde lüks bir araç alarak şirketi gerek yokken mali külfet altına soktuğunu ve şirkete ait villanın rayiç bedelinden çok daha az bir bedelle bu ortak tarafından kiralanarak kullanıldığını ileri sürerek davalı şirketin haklı sebeplerle fesih ve tasfiyesini, bu talep yerinde görülmezse davacının şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesini ve ayrılma akçesinin ödenmesini istemiş, akabinde, mahkemeye hitaben verdiği dilekçeyle, şirketin haklı sebeple feshi yönündeki taleplerinden feragat ettiklerini bildirmiştir. Davalı vekili, şirketin haklı sebeplerle feshini gerektirecek bir olay ve olgu bulunmadığını savunmuş, akabinde, davacının ortaklıktan çıkma istemine muvafakat ettiklerini bildirmiştir....

      ile birlikte müvekkiline ödenmesini dava sonuçlanıncaya kadar ivedilikle davalı şirketin ve davalı ...'...

        satın alınması, TTK'nin 551/4-son maddesine göre esas sermayeyi aşan şirket malvarlığından ödenmesi ya da bu mümkün olmadığı takdirde şirketin fesih ve tasfiyesi şeklinde yapılmasına, tasfiye sonucu ortaya çıkacak alacağın ihtar tarihinden itibaren banka reeskont oranında faiziyle tahsiline, son beş yılın reel kârından davacı hissesine düşen kısmın talebi konusundaki hakkın saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir....

          Dosyanın incelemesinde; davalı şirketin 10/02/2011 tarihinde davacı, dava dışı Semih Taşveren, davalı T1, davalı Muhammet Al Titi ve dava dışı Esra Demir tarafından kurulduğu ve her bir kurucu ortağın %20 ve 400 pay sahibi olduğu, daha sonra Semih Taşveren'in hisselerini davacı dışındaki diğer ortaklara eşit olarak sattığı, birleşen davaya konu 27/04/2011 tarihli karar ile şirketin adresinin taşınmasına ve Semih Taşveren'in müdürlük görevinin sona erdirilmesi ile T1'un 20 yıl süreyle şirketin münferit yetkili müdür olarak atanmasına karar verildiği, davacının asıl davada 27/04/2011 tarihli karardaki kendi adına atılan imzanın kendisine ait olmadığı ve şirketteki usulsüzlükler nedeniyle diğer ortaklara güveninin kalmadığını belirterek şirketin tasfiyesi, olmadığı takdirde şirketten ayrılmasına ve ayrılma akçesi ödenmesini talep ettiği, asıl dava devam ederken şirketin 07/03/2016 tarihli karar ile şirket sermayesini düzenleyen ana sözleşmenin 7....

          un 20 yıl süreyle şirketin münferit yetkili müdür olarak atanmasına karar verildiği, davacının asıl davada 27/04/2011 tarihli karardaki kendi adına atılan imzanın kendisine ait olmadığı ve şirketteki usulsüzlükler nedeniyle diğer ortaklara güveninin kalmadığını belirterek şirketin tasfiyesi, olmadığı takdirde şirketten ayrılmasına ve ayrılma akçesi ödenmesini talep ettiği, asıl dava devam ederken şirketin 07/03/2016 tarihli karar ile şirket sermayesini düzenleyen ana sözleşmenin 7. Maddesini değiştirerek şirket sermayesinin 100.000,00 TL'den 400.000,00 TL'ye çıkarıldığı ve yeni pay dağılımının davalılar ... (eski adı: Muhammet Al Titi), ... ve ...'...

            Şirketin gayri faal olduğu ve ortaklar arasında anlaşmazlık bulunduğu, şirketin vergi dairesinden ----- vermediği sabit olup, davacının haklı sebeple ortaklıktan çıkma talebinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Ortaklıktan çıkma payının hesaplanması için alınan bilirkişi raporunda şirketin --- yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesindeki bilgilere göre şirketin --- Zarar ettiği, ---olduğu, bu varlıklardan ---- olarak göründüğü, mevcut dosya içeriğine göre tespit edilebilen bu öz varlıktan davacının------ olduğu ve bu tutarın davacı yönünden ayrılma payı olarak kabul edilebileceği kanaatine varılarak davacının şirketten ayrılma talebinin kabulüne, ayrılma payı talebinin kısmen kabulüne, gerek fesih ve tasfiye davasında gerek ortaklıktan ayrılma davasında diğer şirket ortaklarının pasif husumeti bulunmadığından onlar yönünden davanın pasif husumet yönünden reddine karar verilerek aşağıdaki şeklide hüküm kurulmuştur....

              Bu kapsamda her ne kadar kazandırılan 28/04/2021 tarihli rapora karşı itiraz ve beyanlarda bulunulmuş ise de iş bu yargılama konusu çıkma payı yönünden yapılacak tahkikatta şirket aktif ve pasifleri ile kayıtlı değerlerinin en son durum itibariyle reel değerleri göz önüne alınarak değerlendirme yapılacağından tüm yıl hesap kayıtlarının ve muhasebe kayıtlarının inceleme ve denetiminin yapılmasına gerek görülmediğinden yeniden bu hususta bir inceleme yapılmasına gerek olmadığı kanaatine varılmış bu kapsamda söz konusu 28/04/2021 tarihli raporun Mahkememiz ara karar doğrultusunda hazırlandığı ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmekle itirazların yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır....

                aksine ihtiyati tedbir konusu menkul ve gayrimenkuller ile hak ve alacakların davalı şirketin demirbaşı olup, dava konusu olduğunu, müvekkilinin dava sonunda haklı çıktığı takdirde alacağını tedbir konulması talep edilenlerden alacağını, davanın konusunun ticari şirketin feshi ve şirketten çıkma payının ödenmesi olmakla birlikte ihtiyati tedbir taleplerinin konusunun da davalı ticari şirkete ait mal ve hakların satılmaması için kayıtları üzerine tedbir konulması istemine ilişkin olduğunu, dava konusu davalı şirketin feshi mümkün olmadığı takdirde çıkma payı kendisine öderek müvekkilinin ortaklıktan çıkması olduğunu, müvekkilinin alacağı çıkma payı karşılığının ödenmesinin istenildiğini, daha önce satış yapılan ortaklık hissesinin karşılığının dahi ödenmediğini, müvekkilinin telefonlarına çıkılmadığını, kendisinin yok sayılarak hakkının zayi edilmek istendiğini, davalı şirket mallarının satılma ihtimali, şirketin genel kurul yapılarak sermaye arttırımı ihtimali gözetilerek mevcut durum...

                  Mevcut düzenlemeler ve yukarıdaki açıklamalar karşısında somut olaya gelindiğinde, işbu dava davalı anonim şirketin ortağı olan davacının haklı sebebe dayalı olarak anonim şirketin feshi, mümkün olmadığı takdirde anonim şirket ortaklığından çıkma, çıkma payı, kar payı ve şirketten alacak istemine yöneliktir. İlk derece mahkemesince davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, tedbir talebine konu taşınır ve taşınmazlar ile hak ve alacakların uyuşmazlık konusu olmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından anonim şirketin feshine ilişkin dava dilekçesindeki iddialara dair haklı sebebin varlığına ilişkin yaklaşık ispat koşulunu sağlayan herhangi bir bilgi ve belge dosyaya ibraz edilmemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu