Somut olayda davalı şirket yöneticisinin şirket mal varlığına dahil olan bir taşınmazı gerçek değerinin altında bir fiyatla sattığı iddia edilmiştir. Öncelikle bu taşınmazın rayiç fiyatları konusunda rapor alınarak satış bedeli ile rayiçler arasında bir fark bulunup bulunmadığı değerlendirilmiştir. Mudanya ilçesi Kumyaka beldesinde bulunan ve davalı şirket yetkilisi tarafından 20.000.TL’ye satıldığı anlaşılan taşınmazın gerçek değerinin 220.000.TL’nin üzerinde olduğu ortaya çıkmıştır. Keza 290.000.TL’ye satılan bir bağımsız bölümün rayiç fiyatı en az 347.500.TL’dir. Bu durum davalı yönetici ... aleyhine ciddi bir şüphe doğurmuştur....
Davacı, Almanyada bulunan yabancı menşeli şirketin yöneticisi ve ortağı olduğu anlaşılan davalının şirket adına ihraç ettiği tahvilleri ve senetleri yatırım amaçlı aldığını, davalının yatırım amacıyla aldığı paraları öngörülen yatırıma yönlendirmediğini, parasını geri ödemediği öne sürmüş oduğundan dava, TTK'nın 553.maddesi anlamında şirket yöneticisinin sorumluluğu davasıdır. Davacı, Hamburg Asliye Ceza Mahkemesinin 09.04.2013 tarihli ve ... ve ... sayılı kararını ve Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.07.2008 tarihli iflas kararını sunmuştur. Mahkemece, sunulan ceza mahkemesi kararının kesinleşmemesi sebebiyle eldeki davanın erken açılan dava olduğu, iflas cetveline ilişkin kararın ise alacağı ispata yeterli olmadığı gerekçeleri ile davanın usulden reddine karar verilmiştir....
Davacı, Almanyada bulunan yabancı menşeli şirketin yöneticisi ve ortağı olduğu anlaşılan davalının şirket adına ihraç ettiği tahvilleri ve senetleri yatırım amaçlı aldığını, davalının yatırım amacıyla aldığı paraları öngörülen yatırıma yönlendirmediğini, parasını geri ödemediği öne sürmüş oduğundan dava, TTK'nın 553.maddesi anlamında şirket yöneticisinin sorumluluğu davasıdır. Davacı, Hamburg Asliye Ceza Mahkemesinin 09.04.2013 tarihli ve 620 KLs 1/ 11 ve 5500 Js 24/06 (5550) sayılı kararını ve Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.07.2008 tarihli iflas kararını sunmuştur. Mahkemece, sunulan ceza mahkemesi kararının kesinleşmemesi sebebiyle eldeki davanın erken açılan dava olduğu, iflas cetveline ilişkin kararın ise alacağı ispata yeterli olmadığı gerekçeleri ile davanın usulden reddine karar verilmiştir....
Yine aynı Kanun' un 38. maddesinde yöneticinin sorumluluğu “Yönetici, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur.” şeklinde ortaya konulmuştur. Söz konusu hükümler gereğince, ana gayrimenkulün yönetimi için atanan yönetici veya Yönetim Kurulu vekil statüsündedir. Dolayısıyla gerek iç ilişkide, gerek dış ilişkide vekil gibi sorumlu ve vekilin haklarına sahiptir. Dosya kapsamına göre, yargılama safahatında davalıya dava dilekçesi ve eklerinin "... Apartmanı, ... Mah., ... Bulv., No:14 .../ ..." adresine Tebligat Kanunu'nun 21.maddesi gereğince tebliğ edildiği, bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesinin ise yönetici ... imzasına tebliğ edildiği, ancak dosyada davalı apartman yöneticisinin kim olduğunun tespit edilemediği, böylece davalıya yapılan tebligatların usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama aşamalarının davalıya usulüne uygun olarak tebliğ sağlanmadan işin esası hakkında karar verilmesi yerinde değildir....
in çalışanı olduğu Hülyam iş güvenliği firmasıyla Peker Yüzey Tasarımları Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında yapılan hizmet sözleşmesine göre ayda 30 saat iş güvenliği hizmeti vermekle yükümlü olduğu, işçilere gerekli eğitimin verilmesi, genel iş güvenliği ve forkliftle çalışmaya ilişkin uyulması gereken tedbirlere ilişkin talimatnameler hazırladığı, iş güvenliği defterine de bu konuda gerekli uyarıları yazdığı, ancak ölen ile sanık Yusuf'un bu tedbirlere uymayarak çalışma yaptıkları; yine dosyada mevcut üretim yöneticisi ve vardiya emiri görev tanımı belgeleri, iş güvenliği tedbirlerini almakla üretim yöneticisinin görevli olduğuna dair yönetim kurulu kararı, organizasyon şeması dikkate alındığında, işin gözetim ve denetiminden usulüne uygun olarak görevlendirilmiş ve yetkilendirilmiş üretim yöneticisi ve vardiya amirinin sorumlu olduğu, iş güvenliği hususunda sorumluluğu bu şekilde devren sanık genel müdür ... ve anılan konuda üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmiş bulunan...
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, TTK m.560 gereğince zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın bu sebeple reddinin gerektiğini, zararın oluştuğu iddiasının ortak adına değil tüzel kişilik tarafından ileri sürülmesinin gerektiğini, tazminatın şirket adına istenmemiş olması nedeniyle bu sebeple de davanın reddinin gerektiğini, sorumluluk davası açılmasına şirket tarafından karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafı müştekisi olduğu Küçükçekmece CBS ... soruşturma sayılı dosyası üzerinden kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verildiğini, taraflar arasındaki ilişkinin iş ilişkisi olduğunu, şirket kurduklarını ancak başarılı olamadıklarını, şirketin tasfiyeye girmesinin yasal zorunluluk olduğunu, şirketin tasfiye edilmemesi halinde de resen terkin edileceğini, davacının haberinin olmadığı iddialarının da gerçek dışı olduğunu, şirketin salt zarar etmesinin şirket yöneticisinin sorumluluğunu gerektirmeyeceğini...
Aldırılan 26/10/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; Anonim şirket yöneticisinin ,mahkeme tarafından görevden alınmasına yönelik bir yasal düzenleme bulunmadığı, haklı sebeplerin var olması halinde dahi anonim şirket yöneticilerinin ancak genel kurul kararı ile görevden alınabileceği, bu sebeple davacının ...'ın temsil yetkisinin kaldırılmasına yönelik talebinin TTK ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğu, kaldı ki ...'ın yargılama devam ederken yapılan genel kurulda da yeniden şirket yöneticisi olarak seçildiği, davacı şirketin, ... ... A.Ş.'ne paydaş olmadan önce ... ..A.Ş.'...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/1016 Esas KARAR NO : 2021/894 DAVA : Menfi Tespit (Şirket Yöneticisinin Şirkete Karşı Açtığı ) DAVA TARİHİ : 04/09/2018 KARAR TARİHİ : 02/12/2021 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Şirket Yöneticisinin Şirkete Karşı Açtığı ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, İDDİA : Davacı vekili, müvekkili ve dava dışı ---- davalı şirketin hissedarları ve münferiden temsilcileri olduğunu; müvekkili tarafından ---aleyhine şirketi haksız eylemlerle zarara uğrattığı için ---- müdürlükten azli için, ---- Esas sayılı dosyasında da ortaklıktan çıkarılması için davalar açtığını, davaların derdest olduğunu; ----davada alınan bilirkişi raporunda, müvekkilinin davalı şirkete sanki 361.275,07 TL borçluymuş gibi görüldüğünün ortaya çıktığını; ancak böyle bir borcun gerçekte söz konusu olmadığını; " sahte ve hatalı " işlem ve kayıtlardan dolayı söz konusu durumun ortaya çıktığını; müvekkilini borçlu göstermek için sahte faturalar düzenlendiğini; müvekkilinin...
Şti.' nin muhasebe işlemlerini yürüttüğünü, 30/07/2017 tarihinde muhasebe hizmetine dair sözleşme imzalandığını, bu sözleşmede muhasebe hizmet ücretlerinin belirlendiğini, ancak şirket tarafından 2018 ila 2022 yıllarında ödeme yapılmadığını, ayrıca muhasebe ücreti dışında 2018 ila 2021 yıllarına ilişkin defter, noter ve kırtasiye masraflarını kapsayan defter tasdik ücretinin de ödenmediğini, Karşıyaka 4. İcra Müdürülüğü'nün 2022/1741 Esas sayılı dosyası ile şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, şirket üzerinde herhangi bir aktif bulunmadığı için muhasebe alacaklarının tahsil edilemediğini, TTK'nun 626/1, 644/1, 553/1 madde hükümleri uyarınca şirketin bu borçlarından şirket yöneticisi ...'...
Davacı tarafından şirket yöneticisinin aynı kişi olması nedeniyle hakkında tefrik kararı verilen ve sonrasında pasif husumetten hakkındaki dava reddedilen ... AŞ ye de husumet yönetilerek dava açılmış ise de, yukarıdaki açıklamada dikkate alındığında ve sadece şirket yöneticisinin aynı kişiden oluşmasının organik bağı kanıtlamaya yetmeyeceği de değerlendirildiğinde ve davalı şirketlerin ayrı tüzel kişiliğe sahip şirketler olduğu da dikkate alındığında, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir....