Asıl ve birleşen davada davalılar vekili; davacının ortağı olduğunu ve diğer davalılara husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; taraflar arasında hukuki sonuç doğuracak biçimde sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, davalıların para toplama amacı taşıdığı, davacının zararından davalı şirket ve şirket yöneticisinin haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunduğu, ancak asıl davada davalı husumet düşmeyeceği gerekçesiyle diğer davalılar yönünden asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davada davalılar vekili temyiz etmiştir....
şirket tarafından iflasın ertelenmesine ilişkin Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/341 Esas sayılı dosyasında 31.12.2012 tarihli ara kararı ile yapılan ve yapılacak tüm takiplerin durdurulmasına karar verildiği, ilgili dosyada 06.11.2014 tarihinde davanın reddine karar verildiği ve kararın 05.01.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış olup şikayetçilerin yapmış olduğu icra takiplerin tarihinin 31.12.2012 tarihli ara karardan sonra olduğu ve bu ara karar uyarınca takiplerin durduğu, davanın reddine dair kararın kesinleşmesi ile bahse konu ara kararın ortadan kalktığı ve duran takiplerin davanın reddine dair kararın kesinleştiği tarihten itibaren devam ettiği, bu nedenle 23.02.2015 itibariyle yapılan şikayetlerin süresinde olduğu bu nedenle yargılamaya devamla sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesi, Kabule göre de; Sanık hakkında, ticari işletme yöneticisinin alacaklıyı zarara uğratmak kasdıyla borcunu ödemediğinden...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, 1-Sanık ... hakkında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 333/a maddesindeki suçtan kurulan hükme yönelik incelemede; Sanığın borçlu şirketi, temsil ve ilzam görevinin bulunmadığı anlaşılmakla, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, 2- Sanıklar ... ve ... hakkında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 333/a maddesindeki suçtan kurulan hükme yönelik incelemede; a) Sanıklara isnat edilen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme...
E. ...K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, dava açan belge olması nedeniyle müşteki tarafından icra ceza mahkemesine verilecek olan şikâyet dilekçesinin, şüpheli veya şüphelilerin isimleri ve şikâyet konusu olaya ilişkin bilgileri taşıması gerekli olmakla birlikte, bu dava dilekçesinin 5271 sayılı CMK’nın 170. maddesinde belirtilen iddianamenin bütün şekil şartlarını içermesi zorunluluğu bulunmamasına göre, somut olayda mahkemece şirket yetkilisi olan sanığın isminin tespit edilmiş olması karşısında tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. 1-Sanığa isnat edilen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, borçlu aleyhine bir icra takibi yapılıp kesinleştirilmeden şikayette...
Şti.nden olan vergi alacağı için şirket ortağı ya da yöneticisinin malvarlığına ne şekilde haciz koyabileceği Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 10, 35 ve mükerrer 35 inci maddeleri ile Vergi Usul Kanunu’nun 10 uncu maddelerinde gösterilmiştir. Bu hükümlere uygun biçimde konulan kamu hacizlerinin ise anılan yasanın 21/I inci maddesi uyarınca ilk hacze iştirak edebileceği tartışmasızdır. Bu durumda İcra Mahkemesi'nce şikâyetçi Vergi Dairesi’ne delil ibrazı için olanak tanınmak ve yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde bir karar verilmek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, 20.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı işverenin fesih bildiriminde; şirkette 11/09/2017 tarihinden itibaren çalıştığını, şirketin tüm çalışanlarına açık olan grade sisteminde açıklanan bant yapımıza göre "58P bant (grade) pozisyonunun yetki ve görev tanımından beklenenler; diğer ekiplerde bulunan paydaşlar ile yapıcı ilişkiler kurması, sorumluluğu olan konularda hızlı , etkin ve sonuç odaklı bir yaklaşım sergilemesi , iş ortakları ve şirket dışı paydaşlar ile yapılan görüşmelerde şirket hedefleri doğrultusunda yönlendirmeler yapması , şirket çalışma saatlerine uyum ve iş çıktılarının kalitesinin ekibe örnek olacak düzeyde olması beklenirken bu konularda yetersiz kaldığının, işyeri beklentilerini karşılayamadığının gözlemlendiğini, ayrıca *mesai saatlerine uymadığının, işe başlama tarihinin 07:30 olmasına karşın sürekli şekilde işe geç geldiğinin ve fakat normal mesai bitiş saatinde işyerinden ayrılarak toplam çalışma süresini tamamlamadan devamlı şekilde eksik saat üzerinden çalıştığını, *tarafından talep edilen konularda...
, zira, şirket kayyumlarca yönetilmekte ve kaldı ki bu mahiyette şirketlerde yapılan işlemlerin genel müdür ve/veya yönetim kurulu onayı olmaksızın yapılmasının olanaklı olmadığını, bu itibarla, müvekkil de kendisine bağlı çalıştığı yönetim kurulu üyesi Evrim Zuhal Aras'ın talimatları ile kendisine bağlı olarak çalıştığı yöneticilerin iş seyahatleri, konaklama, uçak, gemi vb. rezervasyonlarını gerçekleştirmiş görev tanımında olan tüm iş ve işlemleri görevinin mahiyeti gereği yakın çalışmak durumunda olduğu yöneticisinin yönlendirmeleri, beklenti ve talimatlarına uygun şekilde yapmış olduğunu, bu işlemlere dair gelen faturalandırma ve başkaca işlemleri de takip etmiş, yöneticisinin talimatına uygun vaziyette şirket içi birimlere iletmiş, işlemleri geçekleştirmiş olduğunu, yıllık izin kullanmakta olan davacıya fesih öncesi bir bildirim yapılmadığı gibi savunması da alınmadan sözleşmesinin feshedildiğini, davacının ücret ve yan hakları: Son aylık brüt ücretinin 16.390- TL, yılda bir kez başarıya...
a 26.5.2003 keşide 26.5.2004 vadeli 200.000.00.YTLlik bono verdiğini bonoya bağlı alacağın yapılan takibin muvazaalı olduğunu, borçlu şirket yöneticisi ...ile davalı ...'ın ana-oğul olduğunu belirterek Ankara 27.İcra Müdürlüğünün 2004/10442 esas sayılı dosyası ile ilgili yapılan hacizlerin iptaline ... plakalı taşıtlar ile fırın işletmesindeki taşınır mallar üzerindeki hacizlerin İİY.nun 280. maddeler gereğince kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı ... vekili borçlunun vermiş olduğu senet ve bu Senede dayalı olarak yapılan takip haciz ve satış işlemlerinin tasarrufun iptali davasına konu olamıyacağını tasarrufun borcun doğumundan önce yapıldığını aciz belgesi sunulmadığını takip konusu bononun iki şirket hissesi ve fırın devri nedeniyle verildiğini davacı ve davalı şirket yöneticisinin aynı kişi olduğunun davacı alacağının muvazaalı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı borçlu şirket tebligata rağmen savunma yapmamıştır....
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında hukuki sonuç doğuracak biçimde sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, somut olayda para toplama amacı güdüldüğü, davalıların bu durumu bilip birlikte hareket ettikleri anlaşıldığından davacının zararından davalı şirket ve şirket yöneticisinin de haksız fiil hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumlulukları bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacıyla davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, 52.874,31 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, 1-İİK'nın 331. maddesinde düzenlenen suçtan sanık hakkında kurulan beraat hükmü yönünden yapılan incelemede; Şikayet dilekçesinde ve şikayetçi vekilinin beyan dilekçelerinde sanığın hileli muhasebe işlemleri yapmak suretiyle şirketin mevcudunu eksilttiği, malvarlığını usulsüz şekilde kendi üzerine geçirdiği, şirket hesabından kendisine ve başkalarına para aktardığını iddia etmesi karşısında, değinilen hususlara ilişkin şirket defterleri, muhasebe ve banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak hukuki durumun belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi, 2-İİK'nın 333/a maddesinde düzenlenen suçtan sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmü yönünden yapılan incelemede; Sanığa isnat edilen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, eylemin başka bir suç oluşturmaması ve takibin kesinleştiği...