Fesihten önce davacıdan alınan savunmada davacının yöneticisinin bilgisi olduğu, yöneticisinin bilgilendirme kayıtları olduğunu, amirinin bilgisi olması nedeniyle ve sağlık sorunları olması nedeniyle rapor almadığını, yöneticisinin de izin de olması nedeniyle yasal prosedür ve işlemlerinin yapmadığını savunulduğu anlaşılmıştır....
Ödeme yapmak için yeterli mali gücü bulunan ticari şirket yöneticisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla borcu ödemekten kaçınması failin cezalandırılabilmesi için yeterli değildir. Borcun ödenmemesi sebebiyle alacaklının zarar görmesi de gereklidir. İİK’nın 333/a maddesinde düzenlenen ve ticari işletme yöneticisinin gerçekleştirdiği bu suçun oluşabilmesi için sanığın eyleminin başka bir suçu oluşturmaması gerekmektedir. Yani eylem İİK’da veya diğer kanunlarda düzenlenen başka bir suçu oluşturuyorsa İİK’nın 333/a maddesi uygulanmayacaktır. Suçun manevi unsuru, ticaret şirketinin borcu ödeme gücü olmasına rağmen, hukuken ya da fiilen yöneticisi konumunda olan kişinin “alacaklıları zarara uğratmak kastıyla” ticari işletmenin borcunu ödememesidir. Ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi suçu takibi şikâyete bağlı suçlar arasında sayılmıştır....
Bu halde şirket yöneticisinin sorumluluğuna dair limited şirketlerde TTK m. 644/1-a atfı ile uygulanan anonim şirket yöneticileri hakkındaki sorumluluk hükümleri gereğince (TTK m. 553/1 ve TTK m. 555'e göre) davacının davasını dava sonucunda ödenecek tazminatın şirkete ödenmesi kaydıyla açması gerekmektedir. Oysaki somut olayda davacı hükmedilecek tazminatın müvekkiline ödenmesini talep etmiştir. Somut olayda olduğu üzere davacının iddiasında yer alan defter ve kayıtların usulüne uygun olarak tutulmamış olması, hileli işlemler yapılmış olması, şirketin gelirlerinin hileli olarak başka kişilere ve şirketlere aktarılması, şirket malvarlığının azaltılması durumlarında, öncelikle zarar gören şirket ortağı değil, doğrudan şirket olmaktadır. Bu halde; davacının dolayısıyla zarar gören sıfatı bulunmakla birlikte doğrudan zarar gören sıfatının bulunmadığı tespit edilmektedir....
Kısacası her iki şirketin de münferit imza yetkilisi yöneticisinin vefat etmiş olması nedeni ile davacıların şirketin genel kurul toplantısını yapmasını ve pay intikalini talep edebilecekleri bir yöneticisinin kalmadığı görülmüştür. Davacı vekili duruşmada şirkete kayyım atanması yolunda bir talebi olmadığını, şirket organlarının oluşturulması genel kurul icra edilmesi hususunda talebi olduğunu beyan etmiştir. Yapılan incelemede davalı şirketin münferit imza yetkilisi olan -------- vefatı ile şirketin genel kurul icra edemediği, pay intikalini yapmadığı, davacıların şirketin vefat eden yetkilisinin mirasçıları olduğu, bu kişinin aynı zamanda şirket paydaşı olduğu, davacıların dava açmakta hukuki yararları olduğu, TTK'nın 410/2. Maddesi gereği şirket yöneticisinin vefat etmiş olması nedeni ile yönetim kurulunun toplanma imkanının olmaması, TTK'nın 412....
Şirket ortağı ve yöneticisinin haksız rekabeti nedeniyle zarardan kaynaklanan tazminat davasının şirket tarafından açılabileceği, şirketi temsile yetkili olmayan davacı ortağın bu davayı kendi adına açma hakkı bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerektiği halde yazılı gerekçeyle red kararı verilmesi doğru değilse de sonucu itibariyle doğru olan red kararının bu değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan hükmün açıklanan değişik bu gerekçe ile ONANMASINA, istek halinde aşağıda yazılı 66,50 TL harcın temyiz eden davacıya iadesine, 21/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, bu aşamada davalı şirketin yönetim organından yoksun kalmasının söz konusu olmadığı, şirkete yönetim kayyımı atanmasını gerektir bir durum bulunmadığı, davacı, davalı şirket yetkilisinin şirketi zarar etmiş gibi gösterdiğini ileri sürmekte ise de ; davanın bulunduğu aşamada dosyada, davalı şirket yöneticisinin ne gibi işlem ve eylemlerde bulunduğunun davanın bulunduğu aşama nedeniyle belirli olmaması hususları bir arada değerlendirildiğinde ihtiyati tedbir talebinin koşullarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmayıp, ara kararına yönelik ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
Şti'nin 20.05.2018 tarihli genel kurul toplantısında 2 yıl süre ile şirket müdürü olarak seçildiğini ve müdürlük süresi son bulduğunu, ancak henüz yeni müdür seçilemediğinden Yargıtay'ın "şirket yöneticisinin veya müdürüm'm göre süresinin sona ermesi durumunda şirketlerin organsız kalmaması ve faaliyetlerinin sona ermemesi amaçlarıyla yenisi seçilinceye kadar şirket müdürü veya yöneticisinin şirketin olağan işlerini yürütme konusunda görevi devam etmektedir" şeklindeki yerleşik uygulaması gereği şirketin olağan işlerini yürütmede yetki ve sorumluluğu devam ettiğini, davalılara Ankara .... Noterliği aracılığıyla gönderilen 14/08/2020 tarihli ve ... yevmiye numaralı ihtarnamede, "TTK 614. madde kapsamında yasal inceleme ve bilgi edinme hakkının kullanılacağı" tebliğ olunduğu halde davalı ... tarafından Ankara 2....
Şirketinin %50 hisseli ortakları olduklarını, davalı ortağın şirket adına yapılan satıştan elde edilen ve şirket hesabına aktarması gereken 45.206 TL’yi şahsi hesabına geçirdiğini ileri sürerek bu bedelin şirket hesabına aktarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının şirkete 02.08.2013 tarihinde ortak olduğunu, şirkete ait hesabın bu ortaklıktan önceye dayandığını, dava dışı firmaya yapılan satışların ortaklıktan önce olduğunu, yapılan tahsilatların şirketin kredi borcunu kapatmak için kullanıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafça dava dışı BİM firmasına satış yapıldığı, 45.206,16 TL tahsil edildiği, tahsil eden bu parayı şirket hesabına aktarmadığı, kendi hesabına aktardığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğuna ilişkindir....
Davalı alacaklı vekili, davacı şirket ile borçlu arasında organik bağ bulunduğunu,haciz adresinin borçlunun tebligat adresi olduğunu, haciz sırasında borçlunun çalışanı ile eski yöneticisinin hazır olduğunu belirterek davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsilini savunmuştur. Davalı borçlu savunma yapmamıştır. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre; davacı 3.kişi şirket ile borçlu şirket arasında organik bağ bulunduğu, borçlu şirketin takiplerden kurtulmak geyesiyle üretim yapmaya elverişli olmayan bir adrese taşınmış olarak gösterildiği ve faaliyetlerini ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste davacı şirket adı altında sürdürdüğü, çalışanların davacı şirkette işlerine devam ettiği, gerekçesiyle davanın, takip ertelenmediğinden alacaklı vekilinin tazminat talebinin reddine karar verilmiş hüküm davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 96 ve devamı maddeleri gereğince açılmış 3.kişinin isihkak iddiasına ilişkindir....
Sitesi Yöneticiliği adına Site Yöneticisi ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, ... bedelinin ödenmeyen kısmının tahsili için başlatılan icra takibinin davalı site yöneticisinin itirazı üzerine durması nedeniyle itirazın iptâli icra takibinin devamını, icra inkâr tazminatının tahsili istemleriyle açılmış, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı site yöneticisi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında tarihsiz, apartmana ait bazı işlerin yapılması konusunda sözleşme imzalanmıştır. Davacı yüklenici vekili sözleşmede kararlaştırılan ... bedelinin 21.000,00 TL'sinin ödenmediği iddiasıyla icra takibi başlatmıştır. Davalı apartman yöneticisi yüklenici şirket tarafından işlerin eksik bırakıldığını, bu nedenle kalan ... bedelinin ödenmediğini itiraz dilekçesinde bildirmiş, icra takibinin durması sonucu bu dava açılmıştır....