"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Tacir veya şirket yöneticisinin ticari faaliyeti sırasında dolandırıcılık HÜKÜMLER : Mahkumiyet, beraat A) Katılanlar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’a yönelik eylemler nedeniyle kurulan mahkûmiyet hükümlerine yönelik sanık müdafisinin temyizinin incelenmesinde; Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirilerek fiillerin sanık tarafından işlendiğinin tespit edildiği, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezaların kanuni takdir sınırlarında uygulandığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanık müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden hükümlerin ONANMASINA, B) Katılanlar ... ve ...’e yönelik eylemler nedeniyle kurulan beraat hükümlerine yönelik katılanlar vekilinin; katılanlar ..., ..., ... ve müşteki ...’a yönelik eylemler nedeniyle kurulan mahkûmiyet hükümlerine...
Yani davacının davalı yönetici tarafından dava dışı borçlu şirketin kötü yönetilmesi nedeniyle dava dışı müflis şirketin zarara uğratılması nedenine dayalı tazminat davasında, şirket yöneticisinin eylemleri nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar, şirket açısından doğrudan, davacı şirket alacaklısı açısından ise dolaylı zarar olup, dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK'nın 555. (6762 sayılı TTK'nm 309.) maddesi hükmü gereğince hükmedilecek tazminatın şirkete verilmesinin talep edilmesi gerekmektedir. Buna göre davacının ileri sürdüğü zarar, kendisi yönünden dolaylı zarar olup aksi yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanıklara isnat edilen İİK’nın 333/a maddesinde düzenlenen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, sanıkların hangi kastla hareket ederek borcu ödemediklerinin açıklığa kavuşturulmasının gerekmesi karşısında sanıkların beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve sanıklar ile müşteki vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak...
yı senin makamına taşırım - Yargıtay kararını da tanımadığı ve yeniden başa döndüğünden hâkimi azl ediyorum..." şeklinde beyanda bulunmuş, mahkeme hâkimi tarafından davacı hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduktan sonra davadan çekildiğini bildirmiştir. Dosyayı inceleyen merci tarafından davacının reddi hâkim talebinin reddi ile; 2000,00.- TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına, reddi istenen hâkimin davadan çekilme isteğinin kabul edilmesine ilişkin verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. İncelenen dosya kapsamına göre, hâkimin reddi için ileri sürülen hususlar HMK’nın 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden değildir. Açıklanan nedenlerle, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 17/12/2015 günü oy birliği ile karar verildi....
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME : Dava, tarafların müşterek murisi ve davacı şirket yöneticisi olan...'in sağlığında şirketi zararlandırıcı işlemler yaparak davalıya menfaat temin edip etmediği hususunda tarafların anlaşamadıkları hususuna ilişkindir. Davacılar bir kısmı gerçek ve davalı gerçek kişidir. Dava dilekçesinde hernekadar şirket yöneticisinin usulsüz işlemlerinden bahsedilmiş ise de, dava, şirket yöneticisinin sağlığında şirketi zarara uğratacak şekilde eşine menfaat sağladığı iddiasıyla açılmıştır. HMK 33 maddesi uyarınca hukuki nitelendirme hakime aittir....
Davacı tarafça, şirket müdürü olan davalının şirkete ait taşınmazları ehliyetsiz ve muvazaalı bir şekilde şirket sermayesini azaltıcı ve ortaklardan mal kaçırmaya yönelik olarak diğer davalı şirketlere devir ve temlik ettiği iddiası ile açılan asıl ve birleşen davada, mahkemece yetkisizlik kararı verilmiştir. Ancak, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere asıl ve birleşen dava şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı açılmış ve terditli olarak dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacının ortağı olduğu şirket adına tapuya kayıt ve tescili, bunun mümkün olmaması halinde ise zararın tazmini talep edilmiştir. 6102 sayılı TTK 561. maddesi uyarınca “Sorumlular aleyhinde şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde dava açılabilir.” Anılan yasal düzenlemeye göre sorumluluk davasında şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkisi kesin yetki olarak düzenlenmemiştir....
Taraflar arasındaki “limited şirket yöneticisinin azli ve tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.03.2019 tarihli ve 2017/3885 E., 2019/1756 K. sayılı kararı ile bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. 2. Hukuk Genel Kurulunca yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü: 3. Dava limited şirket yöneticisinin azli ve tazminat istemine ilişkin olup, Mahkemece verilen direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4. Davaya son veren taraf işlemleri olan feragat, kabul ve sulh, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 307 ilâ 315. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak davaya son veren taraf işlemleri hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, Sanığın üzerine atılı Ticari İşletme Yöneticisinin Kasten Alacaklıları Zarara Sokmak Kastı ile Borcu Ödememesi suçu yönünden yapılan değerlendirme; Sanığa isnat edilen İİK’nın 333/a maddesinde düzenlenen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi ve ayrıca bu işlem ve eylemlerin başka bir suç oluşturmaması gerekmekte olup, atılı suçun oluşabilmesi için, sanığın eyleminin başka bir suç oluşturmaması gerektiğinden ve bu surette suçun unsurlarının oluşmadığının anlaşılması nedeniyle, CMK’nun 223/......
Somut olayda dava, iflas ve konkordato hukukuna ilişkin davalardan olmayıp, 6102 sayılı TTK' nın 553. maddesi anlamında şirket yöneticisinin sorumluluğu davasıdır. Bu nedenle davanın ilk tevzi edildiği İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinde çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. Maddeleri gereğince İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 22/06/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi. KANUN YOLU: Kesin olmak üzere...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, Sanığa isnat edilen İİK’nın 333/a maddesinde düzenlenen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için borçlu şirket ticari defter ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri gerekirken, yazılı şekilde şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye...