için kullandığını, müvekkili hakkında ıskat süreci başlatılmasının hakkaniyet, nesafet, dürüstlük ve eşit işlem ilkelerine açıkça aykırı olduğunu, davalı şirket yöneticisinin şirket varlığını dilediği gibi kullandığını, müvekkilinin şirketle ilgili defter ve belgeleri incelemesinin engellendiğini, şirket sermaye artışının en önemli nedeninin kar payı dağıtılmaması olduğunu, emek, mesai ve birikimini şirket ortaklığına veren müvekkiline davalı şirketçe maaş ödemesi dahi yapılmadığını, fesih davası açıldıktan sonra ıskat müessesi harekete geçirilmek suretiyle müvekkili üzerinde baskı oluşturulmaya çalışıldığını ileri sürerek, davalı şirkete yasal temsilci (yönetici veya denetçi atanması), müvekkilinin de şirket yönetimine iştirak edebilmesi yönünde veya yönetim konusunda uygun görülecek başka şekilde karar verilerek davalı şirketin zararlandırıcı biçimde borçlandırılmaması ve şirket emvalinin zararlandırıcı şekilde aktarılmaması yönünde tedbir kararı verilmesi, şirket ticari defter ve kayıtları...
için kullandığını, müvekkili hakkında ıskat süreci başlatılmasının hakkaniyet, nesafet, dürüstlük ve eşit işlem ilkelerine açıkça aykırı olduğunu, davalı şirket yöneticisinin şirket varlığını dilediği gibi kullandığını, müvekkilinin şirketle ilgili defter ve belgeleri incelemesinin engellendiğini, şirket sermaye artışının en önemli nedeninin kar payı dağıtılmaması olduğunu, emek, mesai ve birikimini şirket ortaklığına veren müvekkiline davalı şirketçe maaş ödemesi dahi yapılmadığını, fesih davası açıldıktan sonra ıskat müessesi harekete geçirilmek suretiyle müvekkili üzerinde baskı oluşturulmaya çalışıldığını ileri sürerek, davalı şirkete yasal temsilci (yönetici veya denetçi atanması), müvekkilinin de şirket yönetimine iştirak edebilmesi yönünde veya yönetim konusunda uygun görülecek başka şekilde karar verilerek davalı şirketin zararlandırıcı biçimde borçlandırılmaması ve şirket emvalinin zararlandırıcı şekilde aktarılmaması yönünde tedbir kararı verilmesi, şirket ticari defter ve kayıtları...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, 1) Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik incelemede; Sanığa isnat edilen İİK’nın 333/a maddesinde düzenlenen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, takibin kesinleştiği 04.10.2012 tarihi itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için borçlu şirket defter ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumlarının takdiri gerekirken, yazılı şekilde sanığın beraatine karar verilmesi, 2) Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik incelemede; Şikayetçi vekilinin şikayet...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi SUÇ : Ticari İşletme Yöneticisinin Kasten Alacaklıyı Zarara Uğratması HÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi....
- K A R A R - Şikâyet iflas sıra cetvelinde üçüncü sıraya alınan işçi alacaklarının fazla hesaplandığı ve bu haliyle ödenmesi halinde şirket yöneticisinin daha fazla oranda kamu alacağından sorumlu tutulacağı iddiasına dayalıdır. İcra Mahkemesi'nce itirazın alacağın miktarına yönelik olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş; hüküm şikâyetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle alacağın miktarına yönelik itirazları incelemekle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olmasına göre şikâyetçi vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan İcra Mahkemesi kararının İcra ve İflas Kanunu’nun 366 ncı maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 20.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Fesihten önce davacıdan alınan savunmada davacının yöneticisinin bilgisi olduğu, yöneticisinin bilgilendirme kayıtları olduğunu, amirinin bilgisi olması nedeniyle ve sağlık sorunları olması nedeniyle rapor almadığını, yöneticisinin de izin de olması nedeniyle yasal prosedür ve işlemlerinin yapmadığını savunulduğu anlaşılmıştır....
Kısacası her iki şirketin de münferit imza yetkilisi yöneticisinin vefat etmiş olması nedeni ile davacıların şirketin genel kurul toplantısını yapmasını ve pay intikalini talep edebilecekleri bir yöneticisinin kalmadığı görülmüştür. Davacı vekili duruşmada şirkete kayyım atanması yolunda bir talebi olmadığını, şirket organlarının oluşturulması genel kurul icra edilmesi hususunda talebi olduğunu beyan etmiştir. Yapılan incelemede davalı şirketin münferit imza yetkilisi olan -------- vefatı ile şirketin genel kurul icra edemediği, pay intikalini yapmadığı, davacıların şirketin vefat eden yetkilisinin mirasçıları olduğu, bu kişinin aynı zamanda şirket paydaşı olduğu, davacıların dava açmakta hukuki yararları olduğu, TTK'nın 410/2. Maddesi gereği şirket yöneticisinin vefat etmiş olması nedeni ile yönetim kurulunun toplanma imkanının olmaması, TTK'nın 412....
Şirket ortağı ve yöneticisinin haksız rekabeti nedeniyle zarardan kaynaklanan tazminat davasının şirket tarafından açılabileceği, şirketi temsile yetkili olmayan davacı ortağın bu davayı kendi adına açma hakkı bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerektiği halde yazılı gerekçeyle red kararı verilmesi doğru değilse de sonucu itibariyle doğru olan red kararının bu değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan hükmün açıklanan değişik bu gerekçe ile ONANMASINA, istek halinde aşağıda yazılı 66,50 TL harcın temyiz eden davacıya iadesine, 21/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Şirketinin %50 hisseli ortakları olduklarını, davalı ortağın şirket adına yapılan satıştan elde edilen ve şirket hesabına aktarması gereken 45.206 TL’yi şahsi hesabına geçirdiğini ileri sürerek bu bedelin şirket hesabına aktarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının şirkete 02.08.2013 tarihinde ortak olduğunu, şirkete ait hesabın bu ortaklıktan önceye dayandığını, dava dışı firmaya yapılan satışların ortaklıktan önce olduğunu, yapılan tahsilatların şirketin kredi borcunu kapatmak için kullanıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafça dava dışı BİM firmasına satış yapıldığı, 45.206,16 TL tahsil edildiği, tahsil eden bu parayı şirket hesabına aktarmadığı, kendi hesabına aktardığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğuna ilişkindir....
Davalı alacaklı vekili, davacı şirket ile borçlu arasında organik bağ bulunduğunu,haciz adresinin borçlunun tebligat adresi olduğunu, haciz sırasında borçlunun çalışanı ile eski yöneticisinin hazır olduğunu belirterek davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsilini savunmuştur. Davalı borçlu savunma yapmamıştır. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre; davacı 3.kişi şirket ile borçlu şirket arasında organik bağ bulunduğu, borçlu şirketin takiplerden kurtulmak geyesiyle üretim yapmaya elverişli olmayan bir adrese taşınmış olarak gösterildiği ve faaliyetlerini ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste davacı şirket adı altında sürdürdüğü, çalışanların davacı şirkette işlerine devam ettiği, gerekçesiyle davanın, takip ertelenmediğinden alacaklı vekilinin tazminat talebinin reddine karar verilmiş hüküm davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 96 ve devamı maddeleri gereğince açılmış 3.kişinin isihkak iddiasına ilişkindir....