Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TENKİS-TEREKEYE İADE Taraflar arasında görülen davada; Davacı, mirasbırakan ...’nin mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 1745 ada 5 parsel sayılı taşınmazı hibe suretiyle oğlu davalıya temlik ettiğini, saklı payının ihlal edildiğini ileri sürerek tenkis talebiyle dava açmış, yargılama sırasında ıslah suretiyle, hibeye konu taşınmazın 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 603. (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 669.) maddesi gereğince terekeye iade edilmesini istemiştir. Davalı, dava konusu taşınmazı murisin mal paylaştırma amacıyla kendisine devrettiğini, davacıya da yer verdiğini, mal kaçırmanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

    Bu nedenle, terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine genel mahkemelerde açılacak davanın tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde, miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açması mümkün ise de, bu şekilde bir dava tüm mirasçıların katılımı sağlanmadan yürütülemez. Bu halde, diğer mirasçılarında, davaya katılımlarının sağlanması, muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi gerekir. Öte yandan, bir ya da bir kısım mirasçının, terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine dava açması halinde ise, mirasçıların iştirak halindeki payları üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmadığından davanın usulden reddi gerekir....

      Mahkemece; Türk Medeni Kanununun 595/3.maddesi uyarınca terekeye ilişkin tüm tedbirleri almaya görevli ve yetkili mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanununun 595.maddesinde vasiyetnamenin teslimi ve alınacak önlemler düzenlenmiş olup, davadaki istem terekenin yöneltilmesi ya da tereke veya vasiyetnameye ilişkin herhangi bir önlemin alınmasına ilişkin değildir. Dava, vasiyet edilen taşınmaz ile diğer malların davalı mirasçılar tarafından tasarruf edilip, gelirlerinden davacı payının verilmemesi nedenine dayalı alacak istemidir. Yani, davalıların davacı hissesini de kullanmak suretiyle kendi mal varlıklarını davacı aleyhine arttırdıkları iddiasıyla, elde ettikleri ileri sürülen haksız kazanımın Borçlar Kanununun 61 ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesi istemine ilişkindir....

        halinde müvekkilin hisse payına düşen miktarın ödenmesi amacıyla dava ikame edildiğini, işbu davanın 08/11/2019 tarihli duruşmasının (2) nolu ara kararı gereğince terekeye temsilci atanması için taraflarına süre verildiğini, bu sebeplerden dolayı davanın görülmesi için mahkemeden terekeye temsilci olarak müvekkilinin atanmasının talep edilmesi bu aşamada zorunlu olduğunu bildirerek davalarının kabulüne, Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/94 Esas sayılı dosyasıyla açılan dava konusu taşınmazın terekeye iadesine ilişkin davada terekeye temsilci olarak öncelikle davacı müvekkili T3'nin, mümkün olmaması halinde mahkemenin takdir edeceği üçüncü bir kişinin tereke temsilcisi olarak atanmasına karar verilmesini talep etmiştir....

        nun paydaşı olduğu 10 parsel sayılı taşınmazdaki payının vekili olan davalı tarafından dava dışı şirkete 700.000,00 TL bedelle satıldığını, satış tarihinden bir süre sonra mirasbırakanın öldüğünü, ancak satış bedelinin terekeye dahil edilmediğini ve nereye harcandığının da bilinmediğini ileri sürerek, satış bedelinden payına isabet eden 233.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu satış işleminin iptali halinde bu payın terekeye döneceği, bu nedenle davanın pay oranında açılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 15.06.2010 gününde verilen dilekçe ile menkul malların terekeye iadesi istenmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili, muris ...'ın mirasçısı olduklarını, ...'in vefatından sonra davalının murisin evindeki terekeye ait değerli eşyaları aldığını ileri sürerek dava dilekçesinde dökümü yapılan eşyaların aynen terekeye iadesini, aksi halde rayiç bedelinin davacılara ödenmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....

            ile davalı arasındaki miras payının devri sözleşmesinin nasıl sonuçlandığı açıkça belirlenmesi ve dosya içeriğine göre ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi“ gereğine değinilmiştir....

              Bilindiği üzere bir mirasçı, terekeye dahil bir taşınmaz hakkında, diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirse de, terekeye göre üçüncü kişi konumundaki birine karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün değildir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin, terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur....

                Bilindiği üzere bir mirasçı, terekeye dahil bir taşınmaz hakkında, diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirse de, terekeye göre üçüncü kişi konumundaki birine karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün değildir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin, terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur....

                  Sulh Hukuk Mahkemesinin 10/07/2019 tarih 2018/298 Esas 2019/630 Karar sayılı veraset ilamına göre muris Cafer'in 28/07/1931 tarihinde vefatı ile terekesi 10240 pay kabul edilerek 126'şar payının Atifet Viçe, Ayfer Aksoy, Musa Hakan Viçe, Beyhan Çetin, Gönül Eren, Faruk Viçe, Fahrettin Viçe, Necmettin Viçe ve Havva Sevim Viçe'ye, 189'ar payının Abdullah Viçe ve Atilla Viçe'ye, 168'er payının Ali Viçe, Gültekin Viçe ve Bülent Viçe'ye, 3104'er payının Erol Ataç ve Emel Yılmaz'a, 504'er payının T3, T2, Cafer Ataç ve Osman Ataç'a aidiyetine karar verilmiştir. Yine Beyoğlu 42 Noterliğinin 31/05/2018 tarih, 07125 yevmiye numaralı mirasçılık belgesine göre muris Cafer'in 28/07/1931 tarihinde vefatı ile terekesi 512 pay kabul edilerek 186'şar payının Emel Yılmaz ve Erol Ataç'a, 35'er payının T1, Cafer Ataç, T2 ve T3'a aidiyetine karar verilmiştir. Dip muris Cafer'in dava dışı mirasçılarının bulunduğu dosya arasındaki bir kısım mirasçılık belgesinden anlaşılmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu