Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davaya asli müdahale eden Muzaffer Gökdemir 01.09.2016 tarihli beyan dilekçesinde; dava konusu 01.10.2013 tarihli anonim şirket hisse devri sözleşmesinin "devir alan" kısmının davacı şirketin ortakları olan Hayırlı Duygu Akdemirbey ve Muzaffer Gökdemir tarafından imzalandığını, anılan ortaklar arasında 18.11.2013 tarihinde imzalanan hisse devri sözleşmesinin devrinin biçimine ilişkin şartları yeniden düzenleyen yeni tarihli bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile devir şartlarının açıkça değiştirildiğini, davacı şirket tarafından 18.11.2013 tarihli protokole dayalı olarak ödenmesi gereken bedellerin müvekkiline ödenmesi ve protokoldeki diğer yükümlülüklerin yerine getirilmesi ile dava konusu 412 payın devrinin gerçekleşebileceği hukuken mümkün olduğundan ve müvekkilinin davaya müdahale talebinde menfaati bulunduğundan müvekkilinin davaya müdahalesinin kabulüne ve davacının davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

Anılan yasal düzenleme uyarınca, anonim şirketlerde pay devri olgusunun diğer pay sahiplerini beklenmedik veya istenmeyen durumlarla karşı karşıya bırakmasını önlemek amacıyla ana sözleşmeye, nama yazılı hisse senetlerinin devrini kısıtlayan veya tamamen yasaklayan hükümler konulabilir ki bu hükümler “bağlam” meydana getirirler ve bu tür senetlere de bağlı nama yazılı senet denir. Davalı şirketin ana sözleşmesinin ''Hisse Senetleri Devri'' başlıklı 7. maddesinde de bu türden bir bağlam kuralı öngörülmüş olup, şirket yönetim kuruluna hisse devrini sebep göstermeksizin reddetme yetkisi tanınmıştır. 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 28/7 maddesi uyarınca, 6762 sayılı TTK döneminde hazırlanan ana sözleşmelerdeki pay devrine ilişkin sınırlandırmalardan 6102 sayılı TTK'ya uyum sağlamayan hükümlerin geçis süresinin ardından geçersiz hale geleceği öngörülmüştür....

    İstinaf sebepleri ile sınırlı dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; Dava, muvazaalı hisse devri işleminin iptali ve tesciline ilişkindir. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237....

    a karşı taşınmaz yönünden husumet yöneltemeyeceği anlaşıldığından husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa sebebine dayalı tapu iptali ve tescil davasına ilişkindir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....

      Davacı, dava dilekçesinde terditli talepte bulunarak, hisse devir sözleşmesinin geçersiz oluşu nedeniyle ödediği bedelin istirdadı veya şirketin tasfiyesi nedeniyle tasfiye payının tahsilini istemiş olup Asliye Ticaret Mahkemesince davanın geçersiz sözleşme nedeniyle ödenen bedelin istirtadı niteliğinde olduğu kabul edilerek görevsizlik kararı verilmiş, bu karar derecattan geçmek suretiyle kesinleşmiştir. Artık bu aşamadan sonra görevli Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın, limited şirket hisse devrinin geçersiz olması nedeniyle ödenen bedelin istirdatı niteliğinde görülerek çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde davacının ortak olduğunun kabulü ile tasfiye payına hükmedilmesi doğru değildir. Yerel Mahkeme kararının açıklanan nedenle davacı lehine bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davacının temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım....

        davalının %50 hisse sahibi olduğu anlamının çıkmadığı, 01.04.2014 tarihli taahhütname altında davacılardan Nilüfer ve Hüseyin'in imzası bulunmakla birlikte anılan taahhütnamenin, hisse devri sonunda şirket borçlarından sorumluluğa ilişkin olup, hisse bedelleri konusunda ibra içermediği gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir....

          İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, davacı şirketin dava dışı yöneticisi ve ortağı ile davalı şirket arasında imzalanan hisse satım sözleşmesinin geçersiz olduğundan bahisle yapılan ödemelerin davalılardan iadesi için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, İİK 67 vd. maddelerine dayanmaktadır....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Hisse Devrinin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm şirket hisselerinin devrine ilişkin işlemin muvazaa nedeniyle iptaline ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay 11. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 29.12.2009 (Salı)...

              söz konusu işlemlerin davalı şirket tarafından yerine getirilmediğinden limited şirkette hisse devri işleminin gerçekleşmediğini, anlatılan olaylar sonucunda davacı şirketin T.İş Bankası A.Ş....

              a satışının Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne bildirilmesi, tescil ve ilan edilmesi gerekirken, diğer ortakların şirket hisse devrine muvafakat etmediklerini, satışı reddettiklerini, limited şirketlerde hisse devrinin geçerli bir şekilde tamamlanabilmesi için noterde düzenlenen hisse devri satış sözleşmesinin yanı sıra ortaklar kurulu kararı ile satışa onay verilmesi, devamında Ticaret Sicil Müdürlüğü'nde tescil ve ilan edilmesi gerektiğini, ancak söz konusu işlemlerin davalı şirket tarafından yerine getirilmediğinden limited şirkette hisse devri işleminin gerçekleşmediğini, anlatılan olaylar sonucunda davacı şirketin T.... Bankası A.Ş. Bostanlı/İzmir Şubesi ... no.lu hesabından davalı şirketin T.... Bankası A.Ş....

                UYAP Entegrasyonu