Yasanın açık hükmü karşısında şikayet sebebine itibar edilmediğinden satış ilanı ve şartnamede belirtilen oranda KDV alınması gerektiğine yönelik icra dairesinin 16.06.2022 tarihli satış ilanı tutanağının yerinde olduğu anlaşılmış olup; memur muamelesine yönelik şikayetin reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Şikayetin reddine" karar verilmiştir....
Satış talebinin, yukarıdaki maddede öngörülen süreler içinde olup olmadığını icra müdürü re’sen gözetmelidir. Satış talebi, bu sürelerden sonra ise istemi reddetmelidir. Satış isteme sürelerinin geçmesine rağmen, icra müdürünün satış talebini kabul etmesi, bu hususun kamu düzeninden oluşu nedeniyle süresiz şikayete tâbidir.Süresi içinde yapılmış olan satış talebi, alacaklı tarafından bir defa geri alınabilir. Bu durumda, satış talebini geri alan alacaklı ancak, haciz tarihinden itibaren kalan satış isteme süresi içinde yeniden satış isteyebilir (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı,s.608). Somut olayda, .... nolu taşınmazın tapu kaydına 25.04.2012 tarihinde haciz şerhi konulmuştur. Haciz tarihi itibari ile uygulanması gereken İİK'nun 106. maddesi hükmüne göre, taşınmazlarda satış isteme süresi iki yıldır. Taşınmazın ilk satışı için 21.04.2014 tarihinde satış talep edilmiş, 12.09.2014 tarihinde ise satış talebi geri alınmıştır....
İİK'nun 16. maddesine göre; "Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere, icra ve iflâs dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır. Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir." Somut olayda icra müdürlüğünün haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin ilk kararına karşı borçluların şikayeti, öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede olduğu gibi, bu talep İİK'nun 16/2 maddesi uyarınca süreye tabi de değildir. Bununla birlikte borçluların icra mahkemesine başvurusu, para alacaklarında da İİK'nun 106. ve 110. maddelerinde öngörülen sürelerin uygulanması gerektiğine yönelik şikayet niteliğinde olup, yasal dayanağı İİK.nun 16. maddesidir....
Maddesinde gösterilmiş olup buna göre İcra Mahkemesi'nce 85. maddenin uygulanma biçimi, İcra Dairesi tarafından hesaplanan vekalet ücreti 103. maddenin uygulanma biçimi ve bu maddede düzenlenen davetiyenin içeriği, yediemin ücreti, yedieminin değiştirilmesi, hacizli taşınır malların muhafaza şekli, taşkın haciz itirazı, ihaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminatın miktarı, satışın durdurulması, satış ilanının iptali, satış talebinin reddi, süresinde satış istememesi nedeniyle satışın düşürülmesi, 263. maddenin uygulanma biçimi, iflas idaresinin oluşturulması, İcra Mahkemesi'nin iflas idaresinin işlemleri hakkında şikayet üzerine verdiği kararlar, iflas idare memurunun ücret ve masrafları hakkındaki hesap pusulası, İİK 36. maddeye ilişkin kararlar kesin nitelikte olup istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir....
İcra müdürlüğünce yukarıda izah edilen merasim tamamlanmaksızın satış talebinin reddi kararı hukuka aykırıdır. Dolayısıyla davacı alacaklı tarafından şikayet yoluyla ileri sürülerek yapılan yargılama neticesinde şikayetin reddi kararı da hukuka uygun değildir. O halde, davacı alacaklının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünün 03/08/2022 tarihli işleminin iptali ile icra müdürlüğünce mahcuz taşınmaz üzerindeki tedbire yönelik ilgili mahkemelerinden cebri icra yasağının olup olmadığının sorularak talep hakkında karar verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir....
Somut olayda, 105.000,00 TL muhammen bedelli taşınmazın, 125.500,00 TL'ye ihale edildiği, borçlunun, şikayet dilekçesinde satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği ileri sürülmüşse de,satış ilanı tebliği TK'nun 21/2. maddesine göre 27.11.2015 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve taşınmazın kıymetinin düşük takdir edildiği yönünde bir iddiasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. En geç satış ilanı tebliğiyle ihaleden haberdar olunmuş olup kıymet takdiri raporunun tebliğ edilmediği iddiası süresinde ileri sürülmediğinden artık dinlenemez. Bu durumda zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararı yoktur. Ancak, İİK'nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde; işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir....
Bu durumda borçlular en geç satış ilanı tebligatı ile muttali olmuş olduğundan ve satış ilanı tebliğ tarihi olan ....09.2015 tarihinden itibaren de İİK'nun 128. maddesinde belirtilen şekilde yedi gün içinde kıymet takdirine ve satış ilanına itiraz etmediğinden artık bu husus ihalenin feshi nedeni olarak kabul edilemez. Açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 134/.... maddesinde; "İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur" düzenlemesi yer almaktadır....
mahkemesine şikayet yoluyla ileri sürmez ise daha sonra aynı nedene dayalı olarak ihalenin feshini isteyemeyeceğini belirtmiş ve öncelikle hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, aksi halde esastan reddi ile şikayet edenin para cezasına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Mahkemesi'nin 24.03.2015 tarih ve 2014/620-2015/168 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, temyiz yoluna başvurulması üzerine anılan kararın Dairemizin 08.02.2016 tarih ve 2015/32921 E., 2016/2881 K. sayılı ilamıyla onandığı, alacaklının yerel mahkeme kararı ve onama ilamını dosyaya sunarak ipotekli taşınmazın satışına yönelik talebinin icra müdürlüğünce reddedilmesi üzerine bu işleme karşı şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, söz konusu karara ilişkin karar düzeltme isteminde bulunulduğundan satış işlemlerine geçilemeyeceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 364/3. maddesinde icra mahkemesi kararının temyiz edilmesinin satıştan başka icra işlemlerini durdurmayacağı hükme bağlanmıştır. Anılan yasal düzenleme uyarınca, temyiz incelemesi sonuçlanmadan satış yapılması mümkün değildir....
Somut olayda, şikayet konusu ihalenin iflas dosyasında İİK'nun 241. ve devamı maddeleri gereğince yapıldığı, aynı Kanun'un artırma suretiyle satışın şartları başlıklı 244. maddesinde, haciz yoluyla takipte uygulanan ihale ile ilgili hükümlere tahdidi (sınırlayıcı) olarak atıf yapıldığı, buna göre, haciz yoluyla takipte uygulanan, satış ilanının birer suretinin alacaklıya, borçluya ve taşınmazın tapu sicilinde kayıtlı bulunan ilgililerine tebliğ edilmesine ilişkin 127. maddesine atıf yapılmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, 30.01.2014 tarihinde gerçekleştirilen ihaleye ilişkin olarak 10.12.2014'te yapılan fesih talebinin, İİK'nun 134/2. maddesinde düzenlenen yedi günlük süreden sonra olduğu anlaşıldığından, mahkemece şikayetin süreden reddine dair verilen 22.7.2015 tarih ve 2014/791 Esas - 2015/511 Karar sayılı kararın onanması gerekirken Dairemizce maddi hataya dayalı olarak bozulduğu anlaşılmakla, mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir....