DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen takip dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davacı borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda, meskeniyet şikayetinin kabulü ile İzmir İli, Dikili İlçesi, Salimbey Mah. 207 ada, 14 parseldeki taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın süre yönünden reddine karar verildiği, karara karşı davacı borçlu vekilinin istinaf yoluna başvurduğu, takip dosyasında ilk defa davacının taşınmazına 15.10.2012 tarihinde haciz konulduğu, taşınmazın kaydına 08.12.2014 tarihinde yeniden haciz konulduğu, yeniden kıymet takdiri yapıldığı, ikinci kıymet takdiri raporunun davacıya 13.04.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin yasal 7 günlük sürede 20.04.2017 tarihinde meskeniyet şikayetinde bulunduğu, taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de, her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından, borçlunun 08.12.2014 tarihli hacze yönelik şikayeti,...
İcra Mahkemesi'nce hükmün 3. bendinin 3.satırında belirtilen taşınmazlar yönünden haczedilmezlik şikayeti reddedilmiş ve borçlu vekilince temyize konu edilen taşınmazlardan 450 nolu parsel ''çamaşırhane ve çeşme ve meydan'' vasfıyla, 1122 parsel nolu taşınmaz ise tarla vasfıyla ve üzerinde ''geliri köy camisine aittir''şerhiyle birlikte Tatar Belediyesi adına tapuda kayıtlıdır. Yukarıda anılan yasal düzenleme ve haczedilen 450 ve 1122 nolu parsellerin açıklanan nitelikleri gereği kendiliğinden kamuya tahsisli olup haczedilemeyeceği düşünülerek bu parseller yönünden de haczedilmezlik şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken anılan taşınmazlar (450 ve 1122 nolu parseller) için de haczedilmezlik şikayetinin reddine karar verilmesi isabetsizdir....
İcra Mahkemesi'nce hükmün 3.bendinin 3.satırında belirtilen taşınmazlar yönünden haczedilmezlik şikayeti reddedilmiş ve borçlu vekilince temyize konu edilen taşınmazlardan 450 nolu parsel ''çamaşırhane ve çeşme ve meydan'' vasfıyla ,1122 parsel nolu taşınmaz ise tarla vasfıyla ve üzerinde ''geliri köy camisine aittir'' şerhiyle birlikte Tatar Belediyesi adına tapuda kayıtlıdır. Yukarıda anılan yasal düzenleme ve haczedilen 450 ve 1122 nolu parsellerin açıklanan nitelikleri gereği kendiliğinden kamuya tahsisli olup haczedilemeyeceği düşünülerek bu parseller yönünden de haczedilmezlik şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken anılan taşınmazlar (450 ve 1122 nolu parseller) için de haczedilmezlik şikayetinin reddine karar verilmesi isabetsizdir....
İcra Mahkemesi'nce hükmün 3. bendinin 3.satırında belirtilen taşınmazlar yönünden haczedilmezlik şikayeti reddedilmiş ve borçlu vekilince temyize konu edilen taşınmazlardan 450 nolu parsel ''çamaşırhane, çeşme ve meydan'' vasfıyla, 1122 parsel nolu taşınmaz ise tarla vasfıyla ve üzerinde ''geliri köy camisine aittir'' şerhiyle birlikte Tatar Belediyesi adına tapuda kayıtlıdır. Yukarıda anılan yasal düzenleme ve haczedilen 450 ve 1122 nolu parsellerin açıklanan nitelikleri gereği kendiliğinden kamuya tahsisli olup haczedilemeyeceği düşünülerek bu parseller yönünden de haczedilmezlik şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken anılan taşınmazlar (450 ve 1122 nolu parseller) için de haczedilmezlik şikayetinin reddine karar verilmesi isabetsizdir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, davacı borçlunun taşınmazında 11/12/2020 tarihli fiili haciz ve kıymet takdirinin yapıldığı, bu esnada tanzim edilen tutanağa göre borçlunun haciz mahallinde bulunduğu ve imzadan imtina ettiği ve şikayete konu haczi bu işlemlerle öğrendiği halde 7 günlük şikayet süresi içinde eldeki davayı açmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04/03/2015 tarih 2013/1610 E 2015/892 K sayılı ilamı , Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 03/04/2017 tarih 2017/1893 E 2017/5191 K sayılı 22.4.2005 T. 5078/8749; 24.3.2005 T. 2607/6131; 7.6.2004 T. 9875/14493 sayılı ilamlarında Meskeniyet şikayetinin kamu düzeni ile ilgili bulunmadığının belirtildiğini, bu nedenle haczin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması gerekeceği, davacı borçlunun taşınmaza uygulanan haczi öğrendiği halde 7 günlük süre içinde dava açmadığı belirtilerek, davacının meskeniyet şikayetinin süresi içinde açılmadığından reddine karar verilmiştir....
İİK'nun 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, borçlu adına kayıtlı taşınmaz üzerine konulmuş geçerli bir haczin varlığı gerekir. Öte yandan; İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda; her ne kadar meskeniyet iddiası ileri sürülen şikayete konu taşınmazın, haciz ve şikayet tarihinde dava dışı borçlu Yavuz Yenice adına kayıtlı olduğu, şikayetçi adına kayıtlı olmadığı sabitse de, şikayetçi/3.kişi tarafından 10.09.2020 tarihinde icra dosyasına taşınmaz üzerine konulan haczin fekki talepli dilekçe sunulduğu, dolayısı ile şikayetçi tarafın, taşınmaz haczini en geç 10.09.2020 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği, şikayetin ise 01.10.2020 tarihli olduğu gözetilerek şikayetin, işlemin öğrenildiği tarihten itibaren yasal yedi gün içinde yapılmadığı anlaşılmaktadır....
DAVA KONUSU : Memur muamelesini şikayet ve haczedilmezlik şikayeti KARAR : İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Anayasanın 36. maddesinde; " herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme görev ve yetki içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz " düzenlemesi bulunmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6.maddesinde ise; " her şahıs gerek medeni hak ve vecibeleri ile ilgili nizalar, gerek ceza-i sahada kendisine karşı serdedilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan kanuni, müstakil ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içerisinde hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini istemek hakkına haizdir " hükmü mevcuttur....
İcra Dairesi'nin 2020/4057 sayılı dosyasından konulan hacizler dışındaki İstanbul Anadolu ve Osmaniye İcra Müdürlükleri tarafından konulan hacizlere yönelik haczedilmezlik şikayeti yönünden tefrik kararı verilerek ayrı bir esasa kaydı ve akabinde bu şikayetler yönünden yetkisizliğe ve talep halinde dosyanın yetkili İcra Hukuk Mahkemeleri'ne gönderilmesine, karar verilmesi gerekirken, kamu düzenine ilişkin olan ve kesin nitelikli yetki kuralı göz ardı edilmek suretiyle şikayet konusu edilen tüm hacizler yönünden şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi hukuka aykırı olduğu"gerekçesiyle kararının kaldırılmasına karar verildiği, yeniden verilen kararın bu kez davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. Davacı alacaklı olduğu dosyaya konulan haczin kaldırılmasını talep etmiş ve verilen red kararını istinaf etmiştir. Haciz 848,11 TL alacak için konulmuştur....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 5393 sayılı Belediye Kanunun 15. maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, bu nedenle davacı belediyeden borca yetecek kadar mal göstermesinin istenmesi maddesi takip ve haciz tarihi itibariyle ortadan kalktığından, bu maddenin uygulanmasının mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık, haciz kararı alınmadan önce haczedilecek mal gösterilmesi istenmediğinden hacizlerin kaldırılması ve borçlu belediyenin mallarının haczedilemeyeceğine ilişkin şikayet niteliğindedir....
Somut olayda; şikayetçi olan borçlunun gerçek kişi değil, tüzel kişiliğe haiz bir anonim şirket olduğu, yaptığı işin kişisel çalışmasını ve faaliyetini ön plana çıkartamayacağı, dolayısıyla borçlu şirketin, gerçek kişi gibi bir meslek sahibi olamayacağı açık olup, gerçek kişilerin sahip olabileceği şekilde meslek ve sanatı için lüzumlu olan eşyasından da bahsedilemeyecektir. Dolayısıyla İİK'nın 82/4. maddesindeki haczedilmezlik şikayeti hakkından, borçlu şirketin yararlanması mümkün değildir (Yargıtay 12.HD 2018/9292 E, 2018/5253 K). Ayrıca, İcra ve İflas Kanunu ve takip hukuku ilkelerine göre, asıl olan alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir....