Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere, İİK'nın 169/a maddesi uyarınca; borca itiraz halinde borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat külfeti borçluya aittir. Ödeme belgesinde takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için, senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarının belirtilmesi gereklidir. Davacının sunduğu dekontlarda takibe konu bonoya atıf bulunmadığı, davacının ödeme iddiasının da davalının kabulünde olmadığı, bu hali ile davacının borca itirazını İİK'nın 169/a maddesinde sayılan belgelerden biri ile ispatlayamadığı anlaşıldığından, Mahkemenin kararı isbetlidir....

İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 23/09/2021 NUMARASI : 2021/312 ESAS 2021/518 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket hakkında Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün 2021/23552 Esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine mahsus genel haciz yolu ile yapılan takibe başlandığını, müvekkili şirketin takibe konu senetlerin bir kısmını takipten önce ödediğini ve ödeme yapıldığına ilişkin banka dekontlarının dava dilekçesi ekinde sunduklarını, müvekkili şirketin davalı alacaklıya 04/03/2018 tanzim 30/04/2018 vade tarihli 20.000,00 TL ve 30/05/2018 vade tarihli 20.000,00 TL bedelli 2 adet senede istinaden 40.000,00 TL borcunun bulunduğunu, müvekkilinin takipte tahsili talep...

İİK'nun 33/2. maddesi hükmüne göre “…İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re’sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelerle veya icra zaptına istinat ettirilmelidir..” Takip dosyasına ibraz edilen ve şikayete konu edilen ibraname başlıklı belge incelendiğinde; itfa ve imhale dayanan bir belge olmadığı görülmektedir. Ayrıca borçlular takip dayanağı ilamda müşterek ve müteselsil borçlu durumunda olduklarından, borcun tamamı ödenmedikçe sorumluluklarının kalkmayacağı, alacaklı vekilinin borçlulardan birine yönelik olarak “borçlu ...’dan herhangi bir alacak bulunmadığı, takibe konu alacağın borçlulardan ...Tur. Tic. Ltd. Şti'nden tahsil edileceği” şeklindeki ibrası ancak aralarında iç ilişki olarak kabul edilebilir....

    Kronu olduğu ve takip tarihine kadar ödemelerde hiçbir aksama olmadığının anlaşıldığı, takibe dayanak ilamda hükmedilen nafakanın başka mahkemelerce hükmedilmiş olan nafakalarla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsiline karar verilmiş olup davacının/borçlunun yabancı ülkede takibe konu dönem için nafaka ödediğinin sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile anılan icra dosyasının icrasının geri bırakılmasına hükmolunduğu görülmektedir. İİK'nun 33. maddesinde; “İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imha iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, alacaklı ... ve borçlu ...’in ......

      Borçlunun başvurusu bu hali ile borca itiraz niteliğinde olup, İİK'nun 168/5. maddesi hükmü gereği borçlunun, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını, sebepleri ile birlikte 5 gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Somut olayda; örnek (10) numaralı ödeme emrinin 03.09.2013 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun ise İİK'nun 168/5. maddesinde öngörülen yasal süreden sonra 26.12.2013 tarihinde itiraz ettiği görülmüştür. Bu durumda mahkemece itirazın süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Takip dosyasının yapılan incelemesinde; Sorgun İcra Müdürlüğünün 2020/735 Esas sayılı dosyası ile davalı alacaklı T3 tarafından davacı borçlu T1 aleyhine 456.110,33 TL asıl alacağa ilişkin olarak 25/08/2020 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takibe geçildiği, icra emrinin davacı borçluya 28/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür....

        İİK'nun 169/a-1. maddesine göre; "İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi, yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir." Somut olayda başvuru, borca itiraz niteliğinde olup, anılan madde gereğince, mahkemece mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinden karar verilemez. Borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK'nun 150. maddesinin uygulanması gerekir. O halde mahkemece, duruşma açılarak ve varsa tarafların delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden yapılan inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

          Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe; Alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe karşı borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonra taraflar arasında ibraname düzenlendiğini belirterek itfa nedeniyle icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, Mahkemece, davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Yerleşik uygulamalara göre, alacaklının ibraname vasfında olan belgedeki imzayı kabul etmesi halinde, icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekir. Bir başka ifadeyle imzası taraflarca ikrar edilen ibra belgesi borcu sona erdirir. Söz konusu ibraname ile ilamlı icra takibindeki tüm alacaklardan feragat edildiğine göre ibraname icra vekalet ücretini de kapsar ve takip konusu yapılamaz. İK.nun 33/2.maddesi gereğince, "İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal veya zaman aşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir....

          Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava, senetteki Borca ve Tahrifat İddiasına ilişkin olduğu, dosya incelemesinden davacı borçlu adına kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı borçlunun borca itiraz incelemesinde 'İİK'nun 169/a maddesi gereğince; borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanmalıdır. Takibin dayanağının bono olduğu, düzenlenme yerinin Amasya olduğu, İİK 169 anlamında borcun bulunmadığının ispat edilemediği, imza inkarının bulunmadığı, takibe konu çekin incelemesinden bononun şekli unsurlarında bir eksiklik bulunmadığı davacı borçlu tarafından takibe konu çekin itfa ve imhaline dair belge sunulamadığı, ibraz edilen belgelerin İİK 169 anlamında borcun ödendiğine dair yeterli nitelikte olmadığı, faize ilişkin itirazların yerinde olmadığına kanaat getirilerek borçlunun itirazlarının reddi gerekir....

          Mahkemece, alacaklı vekilinin cevap dilekçesindeki beyanları dikkate alınarak dayanak senedin genel kredi sözleşmesi kapsamında alındığının alacaklı tarafça da kabul edildiği ve bu durumda karşılıklı edimleri içeren kredi ilişkisi sebebi ile verilen senetten doğan alacağın varlık ve miktarı ile tahsilinin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle borçlu hakkındaki takibin iptaline karar verilmiş, dairemizce borçlular vekilinin dilekçesinde borca kısmi itirazın kabulü ile ödemeler miktarınca takibin iptaline karar verilmesini istediğine göre, borcun varlığını kısmen kabul ettiği ve bu durumda, alacağın tahsilinin yargılamayı gerektirdiği nedeni ile 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilemeyeceğinden bahisle, borçlunun itfa ve sair itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur....

            UYAP Entegrasyonu