İhtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerekir. Elbette cebri icra ile ilgili olarak temel yasa niteliğindeki İİK menfi tespit davalarında icranın durdurulmasını özel koşullara bağlamıştır. Genel nitelikte yasaklama ile alacaklıların takip haklarının engellenmesinin hak ve yarar dengesini bozacağı ortadadır. Ancak somut olayda ipotek alacaklıları ile ipotek borçlusunun işbu davada davalı olarak taraf bulundukları, davacının işbu dava dosyasındaki talebinin konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan ari tescil, ipoteklerin ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
Taşınmazdaki hukuki ayıp niteliğindeki ipoteklerden ve hacizlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti, ipotek ve hacizlerin kaldırılması istemine yönelik açılan davada taşınmazın davacı adına tapuya tescil edilmiş olması davacının tüketici sıfatını kaldırmayacağı gibi yükleniciye karşı davanın yöneltilmiş olması nedeni ile tüketici işleminin sona erdiği sonucuna varılamaz. Davacı tüketici olup davalı yüklenici ile arasındaki ilişki tüketici işlemi olmakla davaya tüketici mahkemesinde bakılması gerekir. İDM'nin görevli olduğu anlaşılmakla tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm deliller toplanarak davanın esasıyla ilgili hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinde görülmekle kabulü gerekir....
tüm takyidatlardan ari taşınmazın davacı adına tesciline ve taşınmaz üzerindeki davalı Akbank ve T3 tarafından konulan ipotek ve diğer hacizlerin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
her türlü takip ve icra işlemleriyle taşınmazın satılmasının ve devrinin önlenmesi yönünde tedbir kararı verilmesini, tüm takyidatlardan ari taşınmazın davacı adına tesciline ve taşınmaz üzerindeki davalı Akbank ve T4 tarafından konulan ipotek ve diğer hacizlerin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 06/11/2020 karar tarihli, 2016/28 esas, 2020/290 karar sayılı kararına dayanarak başlatılan takipte müvekkili idarenin mal hak ve alacaklarına haciz konulduğunu, hacizlerin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle 23/05/2022 tarihinde hacizlerin kaldırılması talebinde bulunduklarını ancak taleplerinin müdürlükçe reddedildiğini, daire tarafından asıl alacak yönünden hazcedilmezliğin kabul edilmesine karşın asıl alacağın fer'ilerinin de icra takibine konu edildiğinden bahisle taleplerinin reddedildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirterek müdürlük işleminin iptali ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2009/461 Sayılı dosyası üzerinden infaz edilip aleyhine takip başlatıldığını, davalının teminat senedini kötü niyetli olarak takibe koyduğunu, ipoteğin paraya çevrilmesinden önce borç ile ipotek bedeli arasında kur farkının doğup doğmayacağının tespit edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, hakkında yürütülen takibin durdurulmasına, hacizlerin kaldırılmasına ve bu senede istinaden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 2012/23872-2013/1377 Dava, borç yenileme sözleşmesine dayalı olarak teminaten verildiği ileri sürülen senet yönünden borçlu olunmadığının tespiti ve bu seneden dayalı olarak yürütülen takibin iptali istemine ilişkindir....
kaldırılmadığının iş yoğunluğu nedeni ile geç tespiti, akabinde, bu hacizlerin de kaldırılması yolundaki haklı ve hukuki taleplerinin, önceki kararı veren memurun ayrılmış olması, sonrasında yeni memurun keyfi ve eksik incelemeye dayalı kararı ile reddedildiğini, ayrıca icra memur işlemini şikayet olduğundan aleyhlerine vekalet ücreti takdir edilmesinin de içtihatlara ve kanuna aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve icra memurunun ilk kararlarına aykırı tük kararlarının iptaline, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre davalı tarafından davacı hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde bulunulduğu, borca itirazın iptaline dair verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması sonrasında BAM tarafından kararın kaldırılmasına karar verildiği, borçlu davacı vekili tarafından kararın kaldırılması nedeni ile hacizlerin kaldırılması talebinde bulunulduğu, icra müdürlüğü tarafından talebin reddine karar verildiği ,şikayet üzerine ilk derece mahkemesi tarafından şikayetin reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Somut olayda, alacaklı tarafından, borçlunun taşınmazının haczedilmesi nedeniyle, borçlunun; söz konusu taşınmazın kendisinin haline münasip meskeni olup haczedilemeyeceği, tapu kaydında bulunan ipoteğin zorunlu ipotek olup konut kredisi için verilmiş olduğu ve haczedilemezlik def'inden feragat anlamına gelemeyeceği gerekçeleriyle süresi içerisinde icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, borçlunun taşınmazının haline münasip evi niteliğinde olduğu ve haczedilemeyeceği gerekçesiyle şikayetin kabulüne ve taşınmaz üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasına hükmedildiği anlaşılmaktadır....
Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından alacaklıya verilen onaylı ipotek belgesi alacağın varlığını ve miktarını kanıtlamaz. Bu belge kıymetli evrak niteliğini taşımaz. Sadece taraflar arasındaki bir alacak ilişkisini, dolayısıyla alacaklı lehine bir ipotek kurulduğunu belgeler. İpotek, alacağın bir fer'i olduğu için alacakla birlikte doğar ve onunla birlikte son bulur. Bu kapsamda somut uyuşmazlığa bakıldığı davacının ödeme iddiasına dayalı olarak daha evvel İstanbul 11. ATM 2015/652 E sayılı dosyasında aynı belgelere dayalı olarak menfi tespit talep edildiği ve davanın reddine karar verildiği davacının eldeki davada kuvvetli delil olan ve ödeme bulunmadığını belirleyen bu karardan sonraki bir ödemeye dayanmadığı ve ödemeyi kanıtlayamadığı görülmüştür. İDM tarafından tüm delillerin toplandığı, dosya kapsamına ve vicdani kanıya uygun hüküm tesis edildiği, kararda bir yanılgı bulunmadığı anlaşılmıştır....