Davacı borçlu vekili , istinaf dilekçesinde imzasına itiraz etmek istedikleri senetlerden birisini maddi hataya dayalı olarak itiraz dilekçesinde yanlış bildirdiklerini ancak 06/12/2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinde ve 16/01/2020 tarihli duruşmada 11/11/2018 düzenleme tarihli 210.000 TL lik senetteki imzaya itiraz ettiklerini beyan ederek hatalarını düzelttiklerini, duruşmada hazır olan davalı vekilinin buna itiraz etmediğini, davalı vekilinin itiraz etmeyerek iddialarını genişletmelerini zımnen kabul ettiğini beyan etmiş ise de; dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı gibi, HMK.nun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenen ve dava prosedüründe tatbiki mümkün olan ıslah müessesesinin imzaya itiraz hakkında uygulanma olanağı da yoktur....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki imzaya ve borca itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ve yasal şartları oluşmadığından davalı vekilinin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Kararın davacı borçlu ve davalı alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki imzaya ve borca itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ve yasal şartları oluşmadığından davalı vekilinin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Kararın davacı borçlu ve davalı alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/1795 KARAR NO : 2023/817 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 02/02/2022 NUMARASI : 2021/16 ESAS, 2022/77 KARAR DAVA KONUSU : BORCA VE İMZAYA İTİRAZ KARAR : İzmir 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/16 Esas, 2022/77 Karar sayılı dosyasında verilen davanın açılmamış sayılması kararına karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada; İSTEM : Davacı dava dilekçesinde özetle, İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2020/10738 Esas sayılı icra takibine konu 2 adet senetteki imzanın kendisine ait olmadığını, böyle bir borcunun bulunmadığını, borca, faize ve tüm fer'ilerine itiraz ettiğini belirterek, takibin iptaline karar verilmesini istemiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı aleyhine 2019 yılı içerisinde kira alacağı ve tahliye talepli olarak (13 Örnek) takip başlatıldığını, davalı kiracının bu takibe itiraz ettiğini, müvekkili adına, davalının taşınmazdan tahliye edildiği güne kadar olan kira alacakları olması sebebiyle Balıkesir 2. İcra Dairesi 2020/2473 E. Sayılı icra dosyası açıldığını, davalı tarafından sadece borca itiraz edilmiş olup, ayrıca ve açıkça imzaya itiraz edilmediğini, dosyada herhangi bir imzaya itiraz bulunmadığını, imzanın eksik olduğu itirazı imzaya itiraz olarak değerlendirilemeyeceği, imzanın eksikliğinin kira kontratına halel getirmediğini, kabul edilmiş bir kira kontratı bulunmakta iken davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini belirtmiştir....
İlamsız takiplerde ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu tarafından yetki ve borca itiraz edilmesi halinde alacaklının öncelikle yetki itirazının kaldırılması talebinde bulunması gerekmekte olup, yetki itirazı kaldırılmadan borca itirazın kaldırılmasına karar verilemeyeceğinden, alacaklı tarafından da yetki itirazının kaldırılması yönünde herhangi bir talepte bulunulmadığından, mahkemece itirazın kaldırılması talebinin reddine yönelik olarak verilen karar istinaf sebepleriyle bağlı yapılan incelemede sonuç itibariyle doğru olduğundan davacının istinaf talebinin HMK 353- 1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine dairemizce oy birliği ile karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2014/21654 E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının kullandığı kredi kartı borçlarını ödemediği gerekçesiyle, davaya konu takibin 22.532,00-TL üzerinden devamına ve icra takip tarihi itibariyle para alacağının belirli olmaması gözetildiğinde borca itirazın da davalının haksız olduğu kabul edilemeyeceğinden yasal koşulları oluşmadığından davacı icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davalı icra takibine yapmış olduğu itirazında davacı banka ile kredi kartı ilişkisine girmediğini belirterek, borca itiraz etmiştir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının imzaya ve borca itirazlarının reddedildiğini, bu durumda imzaya itiraz için %20, borca itiraz için % 20 oranında ayrı ayrı tazminata karar verilmesi gerekirken müvekkili lehine tazminata hükmedilmemesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve lehlerine tazminata hükmedilmesini talep etmiş ise de İİK'nın 168, 169 ve 170. maddelerine dayalı açılan imzaya ve borca itiraz davalarında borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için, davanın esas yönünden reddi yanında takibin borçlunun isteği üzerine icra mahkemesince durdurulmuş olması zorunludur. İcra mahkemesi icranın durdurulması yönündeki tedbir kararını teminat şartına bağlı vermiş ve borçlu teminat yatırmamışsa tedbir kararı yürürlüğe giremeyeceğinden dolayısıyla takip durmayacağından tazminata karar verilmesine yasal olanak yoktur. Somut olayda, icra mahkemesinin tedbir kararı teminat karşılığında verilmiş ve borçlu teminat yatırmamış olup takip durmamıştır....
İcra Müdürlüğü'nün 2018/11369 esas sayılı icra takibine, taraflarınca borca, imzaya, faize ve takip dayanağı senet üzerindeki yazıya itiraz edildiğini, dosya kapsamında yalnızca imza incelemesi yapıldığını, borca ve yazıya ilişkin itirazlarının bilirkişi tarafından değerlendirilmediğini, işbu bilirkişi raporuna süresi içerisinde taraflarınca itiraz edilmiş ancak Yerel Mahkeme tarafından usul ve yasaya aykırı düzenlenen bilirkişi raporuna ilişkin itirazlarının hiçbir şekilde değerlendirilmeksizin itirazlarının reddine karar verildiğini, borca, faize, yazıya itiraz, imzaya itirazdan farklı nedenlere ve sonuçlara dayandığını, bu nedenle, tüm itirazlarının değerlendirilmemesi ve buna ilişkin gerekçeli kararda herhangi bir gerekçe gösterilmemesi eksik incelemeye neden olarak müvekkilinin hak kaybına neden olacağını, bu nedenle Yerel Mahkemenin kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte; davalının icra takibi başlatırken dosyaya sunmuş olduğu ödememe...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte imzaya ve borca itiraz niteliğindedir. 2004 sayılı İİK'nın 170. maddesinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte imzaya itiraz düzenlenmiş olup maddenin üçüncü fıkrasına göre icra mahkemesi 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. Öte yandan, İİK'nın 169/a maddesi uyarınca; borca itiraz halinde, borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat külfeti borçlulara aittir. HGK'nın 14/3/2001 tarih, 2001/12- 233 ve 20/6/2001 tarih, 2001/12- 496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır....