Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-K A R A R- Davacı vekili, davalı kooperatifçe müvekkili aleyhine ... 1.İcra Müdürlüğünün 2001/14 ve 16 esas sayılı takip dosyalarından takip başlatılan takibe süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle takibin kesinleştiğini, ... 1. İcra Müdürlüğünün 2001/5752 esas sayılı dosyasında yapılan takibe ise süresinde itiraz edildiğini, takibe dayanak kredi sözleşmeleri altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek, takip dosyasındaki borç nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve ödenen miktarların istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili,davacının borcunu ödememesi üzerine kredi borcunun müvekkilinin bankadaki bloke hesabından alındığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının da aralarında bulunduğu şikayetçilerin şikayeti sonucu kooperatif yöneticileri hakkında ......

    GEREKÇE; Uyuşmazlık, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile imza itirazına ilişkindir. Erdemli İcra Dairesinin 2018/3509 esas sayılı dosyası incelendiğinde, 33.350,00 TL miktarlı asıl alacağın ferileri ile birlikte takibe başlandığı, takibe konulan bononun unsurlarının tam olduğu, örnek 10 ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiğine ilişkin bilgi bulunmadığı, davacı borçlunun 30.10.2018 tarihli ihtiyati haciz sırasında "borcumu kabul ediyorum, ayrıca itiraz ve şikayet süreleri dahil tüm sürelerden feragat ederim, lehime tüm sürelerden feragat ederim, itiraz ve şikayet hakkımdan feragat ederim, takibin kesinleşmesine muvafakat ederim" şeklinde beyanda bulunduğu, ardından taraflar arasında taahhüt sözleşmesi yapıldığı görülmüştür. Dava dilekçesinin 11.12.2018 tarihinde mahkemeye tevzi edildiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği görülmüştür....

    Sayılı dosyası ile başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinde müvekkiline ödeme emrinin 09.03.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, süresi içerisinde işbu takipteki borca, imzaya ve tüm faiz ve ferilerine itiraz ettiklerini, icra takibine konu bonoda müvekkilinin bilgisi dışında aval olarak gösterildiğini, müvekkilinin, davalı alacaklı ile herhangi ticari faaliyeti ve ilişkisi bulunmadığını, takibe konu bono görüntüsünde de görüleceği üzere el ile yazılmış isim, soyisim, adres ve TC kimlik numarası ve imza bulunduğunu, müvekkili tarafından takip konusu çekin hiçbir şekilde aval olarak verilmediğini ve imzalanmadığını, bono üzerinde T1 ile ilgili yerlerdeki yazılar ve atılan imzaların müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek, takibin durdurulmasına ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

    Tarafların iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, ilk derece mahkemesinin dosya içeriği ile çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, esas takibe geçilerek ödeme emrinin tebliğ edilmesi ve ilamsız takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi halinde İİK 66 maddesi gereğince takibin durdurulmasına yönelik kararda isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına göre; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde olmadığından, davacının istinaf başvurusunun HMK'nun 353- (1)-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine çek alacağından dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı davacının takibe konu çekte bulunan keşideci imzasına itiraz ettiği, kapsam ve sonucuna itibar edilen hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre takibe konu çekteki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı bu nedenle davanın kabulüne karar verildiği, kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz İİK.nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir....

    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 07/10/2009 tarihli 2009/12- 382- 415 sayılı kararında da belirtildiği üzere, herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının, tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun...

    Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, yargılama aşamasında davacıların murisinin Alzheimer hastası olduğunun iddia edilip yargılama sürüncemede kaldığını, davacıların bu durumu ispatlayamadıklarını, imza incelemesine geçilip ve takibe konu senetteki imzanın davacı murisine ait olup olmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, 30/04/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda mukayese imzalarına ihtiyaç duyduğunu, bu yüzden imza aidiyeti yönünde görüş bildirilemediğini, mukayese imza asıllarıyla birlikte dosyanın tevdi edilmesi gerektiğini belirttiklerini, taraflarınca imza asıllarının olduğu kurumların dosyaya bildirildiğini, mahkemece imza asıllarının toplanıp bilirkişi incelemesi için yeniden tevdi edildiğini, bilirkişinin mahkemeye verdiği 28/02/2022 havale tarihli rapor ile imza incelemesi yapıldığını ve davaya konu senetteki imzanın borçluya ait olup uzun süredir sürüncemede kalan davanın davacılarca haksız ve yersiz yere ikame edildiğinin ortaya çıktığını...

    HMK'nın 33. maddesi uyarınca hukuki tavsif hakime ait olup mahkemece davacının imzaya açık itirazı gözetilerek dava doğru şekilde imzaya ve itiraz olarak nitelendirilmiştir. Davalının, davacının sadece borca itiraz ettiği yolundaki istinaf sebep ve gerekçesi dava dilekçesi içeriğine göre yerinde değildir. Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz, İİK'nın 170. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı Kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerekmektedir. İmza itirazında, imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, takibe başlayarak imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir. (HGK'nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12- 259 E., 2006/231 K. sayılı kararı)....

    Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir. İlk derece mahkemesince bu esaslara uygun şekilde imza asıllarını içeren belgeler getirtilmiş, davacının imza örnekleri huzurda alınmış ve bilirkişi incelemesi sonucunda alınan bilirkişi raporu gerekçeli, kapsamlı ve hükme esas alınmaya elverişli olup, imzaya itirazın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

    ın 20/10/2013 tarihinde ölmüş olduğunu ve kendilerinin de mirasçı olmaları nedeni ile bu dosyadan borçlu konumuna geldiklerini, takibe konu edilen evraklarda alacaklının isim ve soyadının yer almadığını, aynı belgelerde borcun vaadesini içeren tarihlerin de mevcut olmadığını, takibe konu belgelerin hiçbir hukuki değerinin olmadığını, bu belgelerin rastgele herkesin yazıp düzenleyeceği mahiyette belgelerden olduğunu, dolayısıyla gerçek alacak belgeleri olmadığını, ayrıca takibe konu edilen üç adet belgede murisin imzasının da bulunmadığını, imza incelemesi ile bu durumun anlaşılacağını belirterek ... İcra Müdürlüğü'nün 2012/1142 sayılı dosyası ile borçlu ... hakkında yapılan ilamsız icra takibinde murisin ve dolayısıyla kendilerinin borçlu bulunmadıklarının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir....

      UYAP Entegrasyonu