SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bent uyarınca mahkeme gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekilde düzeltilmesine, üçüncü bent uyarınca hükmün birinci bendinde yazılı “ ... 15/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya yönelik talebin reddine, “ şeklindeki cümleden “ yasal faiziyle “ kısmının çıkarılarak yerine “ avans faiziyle” ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece; davacının, davalı lehine 02.09.2004 tarihinde ödeme yaptığı, ödemenin yapıldığı tarihte, ödediği parayı asıl borçludan geri alma hakkı bulunduğunu bildiği, eldeki davanın 02.08.2010 tarihinde açıldığı, BK'nın 66. maddesi gereğince talebin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; davalı adına müteselsil kefil sıfatıyla ödenen paranın, asıl borçlu olan davalıdan istirdatı istemine ilişkindir. Temyize konu uyuşmazlık; dava zamanaşımı süresinin, sözleşme hukuku çerçevesinde mi, yoksa sebepsiz zenginleşme kurallarına göre mi belirleneceği, buna bağlı olarak da davaya konu alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır. Davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti için öncelikle alacağı doğuran hukuki sebebin tam ve doğru olarak tespit edilmesi gerekmektedir....
Davalı borçlu ... vekili, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu,alacağın zamanaşımına uğradığını, takip konusu alacağın fon alacağı olmadığını, aciz belgesi sunulmadığını, iptal koşulları bulunmadığını, dava konusu taşınmazların muhtelif borçlar için rayiç bedelle satıldığını belirterek esas ve birleşen davanın reddini savunmuştur. Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazların iyiniyetle ve 122.950 Dolar karşılığı alındığını, dokuz yıldır davacının takip dosyasından işlem yapmadığını alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı ..., aciz belgesi sunulmadığını,alacağın zamanaşımına uğradığını, taşınmazı iyiniyetle ve rayiç bedelle aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
O halde mahkemece; yukarıda anılan yasa hükmü uyarınca zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle, İİK'nun 71/son ve 33a maddeleri gereğince borçlu hakkında icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Müdürlüğü'nün 2005/6844 sayılı dosyasında 15.08.2009 tarihinde icra takibi yaptığını, ancak icra hukuk mahkemesinin senedin vade tarihinden itibaren üç yıl geçtikten sonra takip yapılmasından dolayı icranın geri bırakılmasına dair verdiği kararın kesinleştiğini, ancak senedin zamanaşımına uğramadığını ileri sürerek takip dosyasındaki alacağın zamanaşımına uğramadığının tespitine, icra takibinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin senedi dava dışı ... Asansör San. Tic. Ltd. Şti.'ni temsilen imzaladığını, senette şahsi sorumluluğunu gerektirecek imzasının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Sayılı kararına göre: "Takip borçlusu davalının, icra mahkemesine başvurması üzerine icra mahkemesince zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle İİK 33/a maddesi uyarınca takibin geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda takip alacaklısı İİK 33/a maddesi uyarınca takibin zamanaşımına uğramadığının tespiti için genel mahkemede dava açabileceği gibi, temel ilişkiye dayanarak alacağın tahsili için de dava açabilir... davacıya öncelikle 6100 sayılı HMK’nun 31.maddesi uyarınca talebi açıklattırılıp, alacağın zamanaşımına uğramadığının tespitini mi, yoksa temel ilişkiye dayanarak alacağın tahsilini mi talep ettiği sorulduktan sonra uyuşmazlık karara bağlanmalıdır." Yargıtay kararında belirtildiği üzere, davacı alacaklının iki dava sebebine birden dayanması usulen mümkün değildir. Bu anlamda dava, ön inceleme duruşmasında belirlenen uyuşmazlık konuları ile sınırlı olarak değerlendirilmek gerekir....
Dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki ihtilâfın kaynağının, kambiyo senedi olan bono olması nedeniyle zamanaşımına uğrayıp uğramadığının ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin doğru olacağından ticarî dava niteliğinde olan uyuşmazlığın, asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 12/04/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Bu durumda mahkemece öncelikle zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin anılan madde uyarınca tespit edilerek bu madde uyarınca tespit edilecek zamanaşımına esas başlangıç tarihinden itibaren iş bu davanın 10 yıllık sürede açılıp açılmadığının araştırılarak sonucuna göre davaya konu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti gerekirken olayda öncelikle uygulanması gereken özel hüküm niteliğindeki anılan 62. madde uyarınca bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde genel hükümlere göre yapılan değerlendirme sonucu davanın zamanaşımına uğradığına karar verilerek davanın bu nedenle reddi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. 2- Ödendiği kabul edilen alacağa ilişkin dosyada bulunan belgeler, yabancı dilde olup tercümesi yapılmamıştır. Faiz ödemesine ilişkin olarak sunulan belge de davacının eşine yapılan bir ödemedir ve o belgede dahi davacı tarafın imzası bulunmamaktadır....
O halde, mahkemece yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda araştırma yapılarak davacıların taleplerinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle davacılar yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, ....03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/394 esas sayılı dosyasının TTK'nun 750. maddesi anlamında bir zamanaşımını kesen sebep olarak değerlendirilmesi mümkün olmamakla ve 08/06/2015 tarihinde sonra alacaklı tarafça zaman aşımını kesen bir takip işlemi yapılmadığından zaman aşımı gerçeklemiş olup davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davanın kabulü ile, İstanbul 14.İcra Dairesinin 2009/22919 Esas sayılı dosyasında İİK 71/2 maddesi yollamasıyla İİK 33/a maddesi gereğince davacı borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına" karar verildiği görülmüştür....