Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

icra emrine istinaden usule aykırı olarak yapılan ihalenin feshi gerektiğini, taşınmazlar hakkında alınan kıymet takdir raporlarına açıkça itiraz ettiklerini, taşınmazların kıymet takdirlerinin düşük hesaplandığını, elektronik ortamda teklif süresinin 20 gün olduğunu, satış ilanına ek arttırma şartnamesinde, elektronik ortamda teklif verme tarihleri belirtilmiş olup verilen sürenin 20 günden az olduğunu, satış ilanında ve şartnamede damga vergisinin tamamının alıcıya ait olduğu belirtilmiş ise de yasal olarak yarısı alıcıya ait olup bu durumun ihaleye katılımın azalmasına sebep olduğunu, satış ilanının tirajı 50.000 in üzerinde bir gazetede ilan edilmediğini, ihalenin belirlenen saat arasında gerçekleştirilmediğini, arttırma saatleri belirlenmiş olmasına karşın geç saatte bitirildiğini, ihale tutanağında elektronik ortamda verilmiş bir teklif bulunup bulunmadığının belirtilmediğini, satıştan 1 ay önce belediye ilanı yapılmadığını ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesini istemiştir...

yılında belirlenen 9.940.918,00 TL değerin altında olan 6.888.795,00 TL üzerinden satışa çıkarılmış olmasının feshi gerektirdiği gerekçesiyle ihalenin feshine karar verilmiştir....

    vekiline usulüne uygun olarak 22/12/2021 tarihinde elektronik yolla tebliğ edildiği, davacının en geç bu tarihten itibaren yasal 7 günlük süre içinde satış ilanına ve kıymet taktirine yönelik itiraz ve şikayetlerini bildirmedikçe daha sonra bu hususları ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremeyeceği, taşınmazın muhammen bedelinin 5.066.040- TL, ihale bedelinin ise 5.775.000- TL olduğu, ihale bedelinin muhammen bedelin üzerinde olması nedeniyle zarar unsurunun gerçekleşmediği, bu nedenle davacının İİK’nun 134/8.maddesi kapsamında ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkemece ihalenin feshi isteminin hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek şikayetin reddine ve para cezasına hükmedilmesi isabetsizdir....

    Davlı kurumun cevap dilekçesinde; davacının iddiaların soyut olup hukuki dayanaktan yoksun olduğu, hale şartnamesinde taşınmazın nitelikleri eksik, belirsiz ve yetersiz olarak yazıldığından ihaleye katılım oranı çok düşük kaldığı bu hususun da ihalenin feshini gerektirdiği hususu olduğu, davalı tarafından kıymet takdirine ilişki rapor aldırıldıktan sonra itiraz edildiğini, yapılan itiraz sonucunda Akçakale İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/13 Esas sayılı dosyasında yapılan keşif sonucunda taşınmazın kıymet takdiri belli olduğu, dolayısıyla talep ve talibi etkileyecek herhangi bir husus söz konusu olmadığından davacı tarafın söz konusu taşınmazın olumlu özellikleri yazılmadığından değersiz bir yer olarak değerlendirilmiş olduğu iddiaları ve ihalenin feshi talebi mesnetsiz olup, hülasa davacının kıymet takdir raporu tebliğine ve de satış ilanı tebliğine dair tüm iddiaları hukuki dayanaktan yoksundur....

    kaynaklanan alacağın konusunun ihalenin feshi davasının konusu olamayacağı, satışa ilişkin işlem ve tebliğlerin usulüne uygun yapıldığı gerekçesiyle ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmiştir....

    Borçlunun ihalenin feshi isteminde, kıymet takdirine itiraz da etmediği gözetildiğinde zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Mahkemece istemin bu nedenle reddi yerine işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi yerinde değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.Ancak, İİK'nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir....

      Evveliyatında borçlu tarafından kıymet takdirine itiraz edilmediği de gözetildiğinde, bu durumda zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararı yoktur.Mahkemece, ihalenin feshi isteminin, zarar unsuru yokluğu nedeniyle, şikayet edenin hukuki yararı bulunmadığından dolayı reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek istemin reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.Ancak İİK'nun 134/2-son.cümlesinde; işin esasına girilmemesi nedeniyle ihalenin feshi isteminin reddi halinde para cezasına hükmolunamayacağı öngörülmüştür....

        Borçlunun ihalenin feshi isteminde, kıymet takdirine itiraz da etmediği gözetildiğinde zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Mahkemece istemin bu nedenle reddi yerine işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi yerinde değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Ancak, İİK'nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir. O halde, şikayetçinin ihalenin feshi isteminin, zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden, taşınmazın ihale bedelinin %10’u oranında olan para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....

          Borçlunun ihalenin feshi isteminde, kıymet takdirine itiraz da etmediği gözetildiğinde zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Mahkemece istemin bu nedenle reddi yerine işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi yerinde değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Ancak, İİK'nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir. O halde, şikayetçinin ihalenin feshi isteminin, zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden, taşınmazın ihale bedelinin %10’u oranında olan para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....

            Borçlunun ihalenin feshi isteminde, kıymet takdirine itiraz da etmediği gözetildiğinde zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Mahkemece istemin bu nedenle reddi yerine işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi yerinde değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Ancak, İİK'nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir. O halde, şikayetçinin ihalenin feshi isteminin, zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden, taşınmazın ihale bedelinin %10’u oranında olan para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu